Köşe Yazısı

Hüseyin Yanar

Ödüller ve Yapıtlar: Yüzyıllar Arasında Bir Düet26 Kasım 2010
Kiliseye yaklaşırken yol kenarındaki buzlanmış pistte hokey oynayan küçük çocuklar gördüm. Ellerinde uçları dönük sopaları ve özel giysileri ve patenleri ile tel örgüleri ile çevrilmiş, köşeleri yumuşatılmış buz pistinde dönüp duruyorlardı.
Modernizmin Türbesinde: Kasımpaşalı Juhani7 Mayıs 2010
İstanbul sokakları... Bundan yaklaşık 25 yıl önce... Adamın biri, elinde eskiz kalemi, heyecanla, Eyüp civarında gördüğü mezar taşlarını çiziyor.
Mimarlık Bir Oyundur: Brighton Gazileri Üzerine11 Mart 2010
Gugenheim Müzesi yeni bitmişti. Pırıl pırıldı. Hep o Akdeniz güneşinin altında, her an değişen tonlarıyla, sereserpe uzanmıştı suyun yanına. Başka bir gezegenden gelmiş, aniden oraya konmuş gibiydi. O umursamazca savrulan çizgileri ile suyun kenarında sanki rıhtımın yanında yükselen dalgaların projesiydi.
Ötekiler11 Kasım 2009
Yılbaşı günlerinin sonrasıydı ve yaklaşık 19 yıl önceydi. Hocama, 1990 yılının başlarında yazdığım bu yazının ilk orijinal halini İngiltere'den göndermiştim. Bazı krokiler de eklediğim bu metin, 13 Ocak 1990 sayılı, İndependent Gazetesinin Pazar ekindeki P. Barker'ın makalesinde yer alan, N. Libbert'in çektiği fotoğraflardan yola çıkan bir yazıydı.
Yıldız Savaşları26 Ağustos 2009
Yetmişlerin ortalarına doğru başlayan ABBA fırtınası uzun sürmüştü. Kısa, kolay okunan ve hatırlanan ismi ile ABBA, ünlü parçaları Waterloo ile ortalığı alt üst etmiş, o yılların Eurovizyon'unu kazanarak müzik dünyasına damgasını vurmuştu.
Nihat'ın Köpeği ile Vladimir Ashkenazy Arasında6 Mayıs 2009
Kimbilir kaç yıl önce... Akademi'deki Bina Bilgisi Kürsüsü'nün, Boğaz kenarındaki pencerelerinden Üsküdar'ı gören, her gün önünden irili ufaklı gemilerin aşağı yukarı cirit attığı Boğaz'a bakan büyük odasının büyük orta masasındayız.
Kara Kutunun Sırrı4 Şubat 2009
Kara kutuyu ilk gördüğümde her yer bembeyazdı. Yüksekçe bir yerdeydi. Koyu maviye çalıyordu. Karaydı, kapkaraydı. İnce uzundu. Esrarlı bir hali vardı.
Tasarlanabilecek En Zor Mekân13 Kasım 2008
Beyaz ve siyahın renk olmadığından söz edilir. Oysa bazen bu kontrast ikilinin, çok kuvvetli renkler, hatta bütün renklerden daha da kuvvetli, güçlü renkler olduklarını, arkalarında derin anlamlar taşıdıklarını düşünürüm.
Kuitti12 Ağustos 2008
“Kuitti” Fincede kasa fişi demektir. Bu fişlerin, her gün cebimizde, cüzdanımızda dolaşan kağıt parçaları olduğunu hepimiz biliriz. Belki de kuittiler, günlük yaşamda en çok gördüğümüz, hatta en çok elimize aldığımız şeylerden biridir.
Çöp Tenekesindeki Mimarlık15 Mayıs 2008
Çöp tenekesi işe yaramayanların, umursanmadan fırlatıp atıldığı bir yerdir. Paul Klee’nin elinin hemen altında olduğunu bir zamanlar bir yerlerde okuduğum özel yeri ise buna ters bir örnektir.
Bir Oda21 Şubat 2008
Bu yazıyı oda seçimlerinden önce kaleme almıştım. Acıların üzüntülerin içinden rengarenk bir sanat çıkaran, kendi halindeki dost bir sanatçıyı uzaklardan bu sütunlarda gündeme getirmek istedim. Sonunda yazıyı tekrar okuduğumda hala devam eden tartışmalar, kan revan içinde kalmış umutları ile Tarja’nın Odası'nı hatırlattı.
İzler13 Aralık 2007
Çöldeki mekanların sırlarını Mohammed’den (Sherzad) öğrenmiştim. Beraber paylaştığımız odada ilgi çekici bir doktora çalışması yapıyordu. İngiltere’deyken kumun yer değiştirmesinin mekana olan etkisini, mekanı nasıl farklılaştırdığını araştırıyordu.
“K”lar Arasında: Vucut Dili Üzerine18 Ekim 2007
Kurtköy... Kendi dilini konuşmaya başlayan, belki de kendi dilini yeni yeni öğrenen bir yer. TEM ile Pendik arasında, İstanbul’un hem uzak, hem de yakın bir köşesindeki bir dünya...
Anadolu Eğik Açılılık Geleneğinde Türk Evi16 Ağustos 2007
Eğik açılar, açılı duvarlar, açılı çizgiler, yollar bir başkaydı. Özeldi. Tek defaya özgüydü. Uzun yıllar, lise ve öncesinde, bir zamanlar Rumlar’ın, Türkler’in hatta Ermeniler’in birlikte olduğu sahil kasabası Gemlik’teki ortam...
José ve Ustası14 Haziran 2007
José gelmiş. Kısa adı TAİKKİ’de, Sanat ve Tasarım Üniversitesi’nde bir konuşması var. José yakın dostum, sevgili Eymen Homsi’nin ustası. Şu anda Hong Kong’daki Çin Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nde proje hocalığı yapan Eymen, Ohio, Kolumbus’daki Devlet Üniversitesi, Austin E. Knowlton Mimarlık Okulu’nda...
Biracı ile İşkembeci Arasında Kentin Bir Anı: Boşluğun Anlamı Üzerine19 Nisan 2007
Burası Helsinki’nin tam ortası. Kış günleri, hafta sonları açık olmayınca, sanki bütün kentin ışıklarını söndürdüğü, kentin adeta oturma odası olan, beş altı katlı, tarihi alışveriş merkezi, Stockmann’ın ana girişinin çaprazındaki alan. Üçgene benzer bir yer. Tanımlanması zor tuhaf bir boşluk.
Babamın Ceketleri: Sanat ve Mimarlık Arasındaki Çizgi Üzerinde Kaarina Kaikkonen8 Şubat 2007
Onu önce ceketleriyle tanıdım. Erkek ceketleriydi. Yüzlercesi, binlercesi bir aradaydı. Farklı renkleriyle yanyana gelmişlerdi.
Çok Tanrılı Mimarlık: Yeraltı Dünyası Üzerine5 Ekim 2006
Kayaların altındaki neredeyse bir insan boyu beton yarıktan içeri girdiğimde, basık kubbeli ana mekanda Marcello’nun ünlü obua konçertosundan bir bölüm çalıyordu. Işık biraz uzaktaydı. Bir sürü insan vardı siluetleriyle. Fuaye loştu. Aydınlığa doğru yürürken granit kayalara bitişik bir sürü mum, duvara bıraktıkları koyu izlerin önünde yanıyordu üst üste.
Tasarım Dünyasının Cinleri Arasında: Daniel’in Aşçısı15 Haziran 2006
Fredan Murkina bizim büronun sokağına yakın, meydanın yanından geçen ana caddenin üzerindeki küçük kafeteryanın ya da diyelim küçük ayak üstü uğrak yerinin, lokantanın adı. İçinde biri dört, diğeri ikişer sandalyeli dört masa, seramik döşemeleri üzerindeki dört küçük halı, masaların yanında sıradan metal bir elbise askısı, girişin biraz ilerisinde sağda, bulvar gazetelerinin kat kat dizildiği gazetelik, hemen yanında dondurma bankosu, Frederik Caddesi’ne bakan mütevazi bir vitrin, ön ve yan kenarı yukarıdan dönen 15 santimetrelik eskimeye yüz tutmuş hardalımsı fırfırlı perdeler ile girişin üzerinde açıkta florasan ışık bantı yer alıyor.
ALA’nın Hikayesi: Yerellikten Global Okyanusa Yolculuk23 Mart 2006
Fin dilinde, Türk dilinde olduğu gibi aynı anlama gelen, benzer formda yazılan bir sürü kelime vardır. Buna karşın, bir sürü de aynı biçimde yazılan ama farklı anlamlara gelen kelimeler ile karşılaşılır. Örneğin patikka bizdeki patika kelimesiyle benzer anlamda kullanılır.
Kiasma ile St Henry'nin Kilisesi; Fin Ahşap Sergisi Üzerine Yorumlar*7 Aralık 2005
Helsinki’ye taşındığımızda Kiasma yeni bitmişti. Arkasında da derin tartışmalar bırakmıştı. Tatil günlerinde Kiasma’nın giriş katındaki yeni açılan internet odasına giderdik. Orta boşluk ekseninin uzantısında, gireni sanki yukarı doğru savrulan, insanı kentin gürültüsünden alıp sergilere, başka bir dünyaya götüren rampası, hareketli duvarları, daha henüz tamamlanmamış mekanlarının rengarenk hali, buzlu sarkan torba gibi lambaları, özgün detayları ilgimizi çekiyordu.
Päivi ile Sofi’nin Dünyası: Hayal ve Gerçek Arasındaki Mimarlık1 Aralık 2005
Päivi Jääskeläinen Finli, bayan bir mimar. Yeni kurduğumuz atölyenin bir üyesi. Päivi ve biraraya geldiğimiz farklı ülkelerden ve farklı disiplinlerden diğer tasarımcı arkadaşlarla birlikte bir platform oluşturmak istiyoruz. Kendisi ile ortak bir yanımız, ortak bir hikayemiz daha var.
Baltık Kıyısında Mimarlıkla Köşe Kapmaca: Agu Külm’ün Tuvaleti2 Eylül 2005
Agu Külm bir Estonyalı. Bizim büronun hemen karşısındaki sokakta arkadaşlarıyla paylaştığı bir mimarlık bürosu var. Bazen öğle yemeklerinde beraber oluyoruz. Geçenlerde bir Estonya dergisinde yayınlanan projesi üzerine konuştuk. Dört yıl önce evlerinin bahçesinde yaptığı ilginç tasarımının detaylı hikayesini dinledim kendisinden.
Türk ve Fin Kırmızısı: Starlık Üzerine18 Temmuz 2005
Uzun bir süre önce okuduğum "Benim Adım Kırmızı" adlı romanı hala hatırlıyorum. Polisiye tarafının ötesinde, geleneksel kahramanlarının modern bir gözle yorumu, kör olan minyatür ustalarının, çıraklarının yaşamları ve birbirleriyle ilişkileri, minyatür sanatı ile mimarlık bağlantısı, perspektif, eskiz yapmak, çizmek üzerine bende düşündürdükleri ile dikkatimi çekmişti.
Yıldız Savaşları
Yetmişlerin ortalarına doğru başlayan ABBA fırtınası uzun sürmüştü. Kısa, kolay okunan ve hatırlanan ismi ile ABBA, ünlü parçaları Waterloo ile ortalığı alt üst etmiş, o yılların Eurovizyon'unu kazanarak müzik dünyasına damgasını vurmuştu.
Köşe Yazısı Arşivi
Dönem içindeki köşe yazarlarının listesi aşağıdadır. Yazısını okumak istediğiniz yazarı listeden seçiniz. Bütün yazarların listesini görmek için buraya tıklayınız.