Son dönemde, kamusal pek çok yapının yenilenmesi ya da yeniden inşa edilmesi gündeme geldi. Yaklaşık iki yıl önce Eğitim Bakanlığı, yeni ilk öğretim yapıları yapılacağını açıkladı. Ardından Türkiye’nin çeşitli kentlerinde inşa edilen ya da edilmesi tasarlanan Adliye Sarayları ortaya çıktı. Bu süreç boyunca İstanbul Deniz Otobüsleri, deniz otobüsü ve vapur iskelelerini yenileme çalışmalarını sürdürdü. Tüm bu plan ve uygulamaların ortak noktası, herkesin kullanımına açık aynı zamanda herkesin zaman zaman kullanmak durumunda olduğu bu yapıların mimari niteliklerinin "Türk Mimarisi'nden izler taşıyan", "Osmanlı-Selçuklu Tarzı", “Türk kimliğine uygun” gibi kalıplarla tanımlanıyor olmaları.
Çok tartışılan büyük ölçekli kentsel dönüşüm projelerinde de benzer tasarım kararları sözkonusu. TOKİ’nin Sulukule’de yıkılacak yaklaşık 600 konutun yerine yine “klasik Osmanlı mimarisine uygun” iki ya da üç katlı apartmanlar inşa edeceği açıklandı. Kentin geleceği için kritik bir karar olan müze-kent projesi de gündemdeki yerini koruyor. Projenin bir bölümü, yarihi yarımadada yapılacak yıkımları ve yine geleneksel unsurların günümüz koşullarıyla kesip-yapıştırmak yöntemiyle bir araya getirildiği yeni projelerin tartışılmadan tamamlanıp kent yaşamına dahil edilmesini kapsıyor. Kültür ve Turizm Eski Bakanı Erkan Mumcu, bu projeyle hedeflerinin “yeniden üretilmiş değerlerle İstanbul’u dünyanın ilgi odağına koymak” olduğunu söylüyor.
Kentsel tasarım ve tekil yapı ölçeklerinin yanısıra, şehir mobilyalarında da üzerine “geleneksel” kostüm giydirme faaliyetleri gerçekleştirildi. 2006 yılının yaz aylarında başlayan trafo yenileme çalışmaları, bir çok ilginç manzara yaratarak günlük hayatımızın birer parçası olmaya devam ediyorlar.
Kamusal Mimarlıkta Muhafazakarlık
Takip