Kahramanlarını hiçbir zaman değişmeden görmek isteyen hayranlar için, Jean Nouvel şaşırtıcı gelecektir.
20 Sene önce Jean Nouvel, Paris’teki filigramlı çelik açıklıklarla gölge oyunları yaratan, diyaframlı güney cephesine sahip Arap Kültür Merkezi ile üne kavuştu. Birbirini izleyen yıllarda teknolojiye saplantısıyla beraber optik hilelerin kullanıldığı formlar üzerine çalıştı.
Yakın zamanda yapmış olduğu canlı renklerin kullanıldığı Barselona’da bulunan Agbar Kulesi ve anarşik karışıma sahip olan Paris’teki Quai Branly Müzesi birbirleriyle aykırılık gösteriyor. Jean Nouvel akademik yaklaşım ve akıl bulandıran eleştirilerden uzak kendini düşsel gezintiye kurallarla kısıtlanmamış bir şekilde bırakıyor.
Mineapolis’de yapmış olduğu Yeni Guthrie Tiyatrosu, 1980’lerin Nouvel’ini özleyenler için bir avunma sunuyor. Mississippi’nin kıyısından yukarıya doğru bir tepeye çıktığınızda güçlü Amerikan endüstrisinin güvenilir köklerini ve teknoloji meraklılarını yeteri kadarıyla tatmin edecek strüktürel gösterişini rahatlıkla görebilirsiniz.
Eski endüstrinin çizgilerini taşıyan alan, çağdaş yapıların bulunduğu bir cennet halini aldı. Yeni çağın görkemli ilk meyvesi olarak anılan Parthenon’a eşdeğer olarak görülen Le Corbusier’le benzerlik gösteren kompleksin yanında tahıl ambarı bulunuyor. Nehrin kenarında bulunan elektrik santralindeki su endüstriyel bir bölgenin altını kilitleyen bir sıraya doğru hücum ediyor.
Birçok şehir gibi Mineapolis de zamanla ekonomik dönüşümler gösteriyor. Uzun zaman önce şehrin un değirmenleri kapatıldı. Tiyatro binasının yanında bulunan beton dokulu vinç bölge yakınlarındaki eski antrepoların şirketleştirilmesi üzerine tarihsel anıt olarak bulunuyor. Jean Nouvel’in tasarımının ilk fikirleri şehrin başlangıç tarihine dayanıyor. Tiyatro yapısının boyutları bulunduğu alandaki komşu yapıların boyutlarıyla uyumluluk gösteriyor. Sokağın karşısındaki elektrik santralinin yığınlaşmış formu şehir merkezindeki alışveriş merkezleri ve ofis binalarından daha çok demirlenmiş gözüküyor.
Makineler ve insanlar tarafından kurallaştırılmış iktidarlı manzara Jean Nouvel’in tipik altüst edici tutumuyla terslik gösteriyor. Geceyarısı mavisi rengindeki örtüyle sarılmış bina takım elbisesi içindeki katile benzeyen yapının ön cepheside küçük ferah bir terası bulunuyor. Büyük aynalı panellerle kafeslenmiş lokantasından ışığı yön değiştirerek sunduğu şehri çevreleyen manzarayı yakalayabilirsiniz.
Jean Nouvel 53 m uzunluğundaki keskin bir açı ile biten köprü çalışmasıyla nehrin karşı tarafından bile dikkatleri üzerine çekiyor. Üzerinde açık bir teras ve bar kısmı bulanan konsol köprü işlevsellikten öte daha çok sembolik. Nouvel, insan hayatında önemli rol oynayan ve farklı yönlere dağılan birimleri yukarı çekiyor.
Ralph Rapson tarafından tasarlanan ve 1960’ların özgür düşünceli çağdaşçılığını barındıran ilk Guthrie Tiyatrosu’un 1.100 seyirci koltuğuna ek olarak 700 adet perde önü koltuk eklendi. Tiyatroseverler performans aralarında iki kat yüksekliğindeki duvarları eski oyunların afişleri ile kuşatılmış fuaye alanında sanki Guthrie’nin geçmişinden kopup gelen anıları hissedebiliyorlar. Kendinizi konsol köprü üzerinde sürüklediğinizde değişimin etkisini kolayca algılayabiliyorsunuz. Serin bir havada sizi saran çelik ve aynalı camlar sizi hafif bir esintiyle buluşturuyor. Hepimiz biliyoruz ki kendimizi bulduğumuz yer varmak istediğimiz asıl nokta.
Şehir ve hatta tiyatrolar ekonomi, politika ve yaratıcılığın gücü ile yeniden şekillenen geniş ve hiçbir zaman sabitlik gösteremeyen laboratuar görevindeler. Nadirlik, gerçekliği baştan çıkarıcı kılandır.