Antalya'nın Lara sahilleri ikinci kez tahsise çıkmaya hazırlanıyor. Metrekaresi 3 lira gibi komik bir rakamla verildiği için iptal edilen tahsis ihalesinin yeniden yapılacağı bizzat Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç tarafından açıklandı. Oysa biz Antalyalılar bu iptalin paranın azlığından değil, Antalya kamuoyunun bu tahsise karşı çıktığı için iptal edildiğini sanıyorduk. Asıl sebebin bu olmadığını, üstelik hükümetin bu konuda kararlı olduğunu da gördük.

Şimdi yıllar öncesine, turizmin ilk başladığı 1980 yılının ikinci yarısına dönmek istiyorum. O dönemde Türkiye'nin ilk entegre turizm projesi Antalya'nın Kemer ilçesinde uygulanmıştı. Önce bu bölgeye 20 bin yatak kapasitesinin ihtiyacını karşılayacak altyapı getirildi, ardından otel ve tatil köylerinin planları yapılarak araziler tahsise çıkarıldı. Turizm pek cezbedici bir yatırım olmadığından dönemin hükümeti bedava arazi tahsis ettiği gibi yatırımın yüzde 75'ine kadar da kredi verdi. Sonuçta bugün Beldibi'nden başlayarak Tekirova'ya kadar uzanan tatil beldeleri ortaya çıktı.

Ancak turizm sektörü şimdi öyle değil. Büyüme potansiyeli ve kârlılığı yüksek önemli sektörlerden biri haline geldi. O yüzden bedava tahsis dönemi de bitti. Parayı veren düdüğü çalıyor. Düdüğün sesi çok güzel ama çalandan çalana fark ediyor.

Lara bölgesinde bugünlerde iki ayrı sorun var. Birincisi tümüyle Turizm Alanı ilan edilen Lara bölgesinde, -hatta yıllardır konut olarak kullanılan bölgelerle ormanlık alanlarda bunun içine girdi- planlama yetkisi yerel belediyelerden alınarak Kültür ve Turizm Bakanlığı'a verildi. Otel yapmak isteyen biri mevzi imar planı yaptırıp bunu bakanlığa sunuyor ve bu plan onaylanınca yerel belediye, Muratpaşa yatırımcıya inşaat ruhsatı vermek zorunda kalıyor. Bu nasıl bir iş. Hani planlama yetkisi merkezden alınıp, yerel yönetimlere verilmişti. Hiç değilse planı onaylama iki imza ile olsun; yani hem bakanlığın, hem de yerel belediye veya büyükşehir belediyesinin... Bunlar olmadığı sürece rantın zirve yaptığı bölgelerde dedikodular da eksik olmaz.

İkinci büyük sorun ise 3 bin 500 dekarlık Lara kumsalının tahsise çıkarılması. Tahsis bir amaç için yapılır. Yani bu bölgenin hangi tesise ihtiyacı varsa buna göre bir plan yapılır ve bu planın hayata geçirilmesi ihaleye çıkarılır. Bu 3 bin 500 dekar alana diyelim 3 otel, bir tatil köyü, temalı park, eğlence merkezi, plajda bungalovlar, soyunma kabinleri yaparsınız ve bunun planını çizerek bu planı ihaleye çıkarırsınız. Oysa Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın tahsis kararı böyle değil. Kulak biraz ters tutuluyor gibi. Nasıl mı?

Şimdi bakanlık bu 3 bin 500 dekar alanı bir firmaya veriyor. Ve aynen şöyle diyor "Sen buraya turizme yakışır bir şeyler planla, ama planı ben onaylayacağım. Ondan sonra inşaata başla, yaptıklarını işlet, devret, kiraya ver..."

Antalyalı'ya ve sivil toplum örgütlerine bu konuda görüş soran yok. Haydi sormadınız; Antalya Büyükşehir Belediyesi ile bu bölgenin bağlı olduğu Muratpaşa Belediyesi'nin durumu ne oluyor? Haydi bu kentte yaşayanları sormuyorsunuz belediyeleri de mi yok sayıp, masa başında kararlar veriyorsunuz?

Bu olmaz. Lara Antalyalılar'ındır ve başka da Lara yoktur. Burada ne yapılacağının kararını bu kentin sahipleri karar versin. Bunu da bizlere çok görmeyin...