Haberler

Bir Ada: Dakka

Tarih: 14 Temmuz 2006 Kaynak: Worldview Çeviren: Semah Akdoğan, Zeynep Güney
Bütün şehirler birbine benzer fakat kendi aralarında farklılık gösterir. Üçüncü Dünya ülkelerinde görülen küreselleşmenin belirtilerini içeren Dakka şehri dünyanın en dinamik hidrolojik sistemlerinin arasında konumlandığı gerçeğine sırtını dönemez. Dakka, 2003 Dünya Gazeteer Birliği tarafından dünyanın en kalabalık 10 şehri içinde yer aldı. Dakka hiçbir zaman suyun çocuğu olduğunu unutmayacak.

1950’lerin sonlarına doğru Dakka, geniş yeşil alanları, görkemli ağaçları, su kanalları ve şehrin kalbine doğru ilerleyen sandallarla su üzerinde gerçek bir yeşil şehir olacağına söz verdi. Kayıtsızlık ve beceriksizlikle geçen 40 yıl sonrasında Dakka şu anda çevresel bir dönüm noktasının içinde. Arazinin yasal olmayan yollarla kullanımı açık alanları, su yollarını, sulak alanları ve Buriganga Nehri’ni mahvediyor ve gelecek 20 yıl içerisinde Dakka yaşayanlarını büyük bir ekolojik felaket bekliyor.

Dakka’nın 10 dakika uzağına gidip bütün şehri kuşatan su kanalları ve taşkın ovalarıyla arazinin gerçekliğini anlatan su yaşamını belirgin bir şekilde görebilirsiniz. Bengal deltası su ve toprağın kimyasal birleşiminin şaşırtıcı örneklerinden birisi. Güçlü nehirler, sağanak yağmur kasırgaları ve tufanlar ile karakterize edilen manzara boyunca uzanıp gidiyor. Her sene popülasyonun ilerlemesinin asıl sebebi bölgenin verimli alüvyon topraklarına sahip olması.

Şehir, deltanın benzersiz jeolojik ve çevresel koşullarına cevap verebiliyor mu? Görünen şu ki, delta bölgelerindeki şehirler, Bengal’den Burma’ya ve hatta Vietnam’a uzanan bir alanda pirinç kültürünü yaşatıyorlar. Yapı bilimi bu alanlarda binaların su ve yeşillik içinde müstakil olarak konumlanmasını öneriyor.



Louis Kahn’nın Sherebanglanagar’daki göl, meyve bahçeleri ve yeşil parklar arasındaki Parlemento Binası, Bengal şehrinin en modern görünüşü. Parlament Binası’nın mimari olarak anıtsal duruşu, Kahn’nın Bengal manzarasına su ve yeşilliğe nasıl farklı yönlenmeyle fonksiyon vermesinin başarılı çalışması. Kahn’nın baskın düşüncesinden biri de binaların arazi üzerinde nasıl kendilerine yer bulduğu üzerineydi. Kahn, “kaz ve yükselt” çalışmasıyla yapıların farklı yollarla biraraya getirilmesinin su mimarisine modern bir yorum getireceğini düşünüyordu.

1973 yılında Bangladeş Hükümeti Kahn’a Parlemento Binası’nın kuzeyinde ek olarak 2000 hektarlık alana eğlence tesisleri, belediye binaları, konutların ve çarşı alanlarını içeren bir proje önerisi sunmasını rica etti. Suyun dinamiğine karşı savunmasız ve hafif eğimli arsada halkın yaşama alışkanlıklarını araştırabilceği bir çalışma olanağına sahip olabilmek Kahn’ın ilgisini çekti. Kahn çalışmasını konut ve alışveriş birimlerini kapsayan su mimarlığının köprü ve aktarım noktalarıyla gelişimi olarak görüyordu. Kuru havalarda kanallar aracılığıyla yapılacak olan sulamanın aynı zamanda yapılarla araziyi birbirine mimari unsur olarak bağlayacağını düşünüyordu. Kahn’ın başlangıç eskizlerine bakıldığında su seviyesine yakın konumlanan köprünün kuru ve yağışlı havalarda diğer yapılar içinde rıhtım işlevi görüyordu. Kahn’ın 1974 yılında ani ölümüyle beraber Dakka şehri için “su mimarlığı” projesi gerçekleşemedi.

Medeniyette Dönüm Noktası

Hiçbir şehirde form ve fonksiyonlar sabit kalamazken, bir şehrin inşaat ve gelişim süreci dikkatle ele alınmazsa, kentsel hayatın merkezini oluşturan kalite değerleri yok olabilir. Bu durumda kentin başına gelebilecek en kötü şey, kent uygarlığının erozyona uğraması olacaktır. Hergün Dakka halkı adeta, yapım, gelişim ve ilerleme adına, bu medeni bozulmanın izlerini artırıyor. Bir şehir inşaat yoluyla da tahrip edilebilir, bu kentsel gelişimin çelişkisidir. Bu hatalı gelişim hiçbir yerde Dakka’da olduğu kadar aşikar değil.

Yan yana, üst üste inşa edilen yapılar bir kent oluşturmuyorsa, ne oluşturur? “City (kent)” kelimesi, “kentli” ve “medeniyet” anlamlarına gelen bir latin kelimesi olan “civitas”tan türemiştir. Kent, farklı milliyetlerden, ırklardan ve toplum kategorilerinden insanları bir yere çekerken, farklılıkların ve karışıklığın tanımlandığı bir yer haline gelir. Bu durumda kentin en önemli ihtiyacı, bu farklılıkların ayıklanmış ve sıralanmış, medeni bir ifadesidir. Kent, bir insanın, diğer insanlarla beraber, kişisel ve manevi olarak, insanlık onurundan ödün vermeden, zorlanmadan doyuma ulaşabileceği bir yer olmalıdır. İyi tasarlamış bir yerin en net ifadesi kozmopolit şehirdir. Fransız filozof Jacques Derrida bunu “sığınak şehir” -kesintisiz bir yayın ağı içinde, insanların konut hakkını, iş fırsatlarını, rekreasyon ve yaratıcı aktivite olanaklarını garanti eden bir yer- olarak tanımlıyor.

Dakka’nın Medeniyetteki Dönüm Noktası Ne?

İlk olarak, Dakka’nın bugünkü kırılmalarının ve gelecekteki kalkınma söylemlerinin nasıl olacağına dair tutarlı bir görüş yok. Birçok Dakkalı’nın manevi ve pratik ihtiyaçlarını karşılayan gerçek bir planlama yok. İyi bir nazım planının oluşturulabilmesi için, günceliğini kaybetmiş, ilgi uyandırmayan imar mevzuatı ve kanunları karmaşasının aşılması gerekiyor.

İkinci olarak, Dakka’nın idaresindeki enstitülerin işlevsizliği planlamadaki krizi daha da kötüleştirmiş.

Üçüncüsü, Dakka’nın korkunç trafiği. Sokakların işleyişi, bencil, disiplinsiz ve tehditkâr kent hayatının canlı bir örneği.

Dördüncüsü, kentteki fabrikalardan, otomobillerden ve diğer egzos gazlarından kaynaklanan hava kirliliğinin neredeyse bir felaket boyutunda olması. Dakka halkının ve yetkililerinin umarsamazlığı ve ekonomik çıkarların çevresel kaygılara hakim olması, bu durumu tetikliyor.

Beşincisi; açık alanlar, kamusal alanlar, sulak alanlar ve parklar, bir insanın ciğerleri gibi, kentin en önemli birimleridir ve yetkili mercilerin ortaklığı, özel çıkarların idaresi ve hırslarının etkisiyle bir bir yok oluyorlar.

Altıncı olarak, eğer yaya kaldırımları, bir kentin atalarının, insani koşulların temeli hakkındaki düşüncelerinin ve o kentin medeniyetinin en önemli işaretiyse, çok az yaya kaldırımı olan Dakka’da halkın çoğunda saygı ve medeniyet kavramı yok demektir.

Son olarak bir şehir halkına esin kaynağı olabilmeli ve asgari geçim düzeyi açısından kasvetli bir ortamdan çok daha fazlasını sağlamalıdır. Neden hayalgücü, ilham ve yaratıcılık gibi kavramlar nazım planı kanunları arasında önemli bir yer bulmasın? Neden Dakka “iyi bir yer”, bir “ütopya” olmasın?
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.