Haberler

Cennet değil, dünyanın en eski ve görkemli tapınak kompleksi

Tarih: 28 Temmuz 2006 Kaynak: Radikal Yazan: Nermin Bayçın
'Tapınaklar Dağı' Göbekli Tepe, Almanya'da yayımlanan ünlü Der Spiegel dergisinde 11 sayfa yer aldığından bu yana yoğun ilgi görüyor. Şanlıurfa'daki, kökeni 11 bin 500 yıl öncesine kadar giden bu tarihöncesi yerleşim, haziran ayında Türk basınında da Spiegel'in haberinde olduğu gibi 'Cennet bulundu' diye, Âdem-Havva adlarının bolca anıldığı haberlere konu olmuştu.

Kazı başkanı, Alman Arkeoloji Enstitüsü'nden Dç. Klaus Schmidt ise bu konuda hayli dertli. Dünyanın en eski tapınaklarının ve heykellerinin bulunduğu Göbekli Tepe'nin yanlış bir üne kavuşmasından kaygı duyuyor. Bu ay başında yıllık kazı programı için Şanlıurfa'ya dönünce tanıdık, tanımadık pek çok kişi karşısına çıkıp 'cenneti' bulduğu için kendisini tebrik etmiş. Avcı-toplayıcı toplulukların yonttuğu büyük dikilitaşlarla dolu bu 'tapınım merkezi' ona göre de emsalsiz, ancak 'cennet' değil. 1. derece sit alanında kamulaştırma çalışmaları tamamlanmak üzere. Ardından bölge ziyaretçiye açılacak. Schmidt, bize bilimsel bakış açısıyla 'Göbekli Tepe'yi anlattı.

Der Spiegel'deki yazıda aktarıldığı gibi Göbekli Tepe, Eski Ahit ve efsanelerde geçen Aden'le yani cennetle ilişkilendirilebilir mi?
Yazı, iki kitaptan alınan bilgilerden oluşturulmuş bir kurgu. Biri, cenneti İran'da bir yerde konumlandıran sanat tarihçisi David Rohl'un 'Efsane' adlı kitabı. Diğeri, benim, 2006 Ocak ayında Almanca yayımlanan Göbekli Tepe'yle ilgili kitabım. 11 yıllık kazı sonuçlarını aktardığım kitabımda, Âdem ile Havva ya da cennet üzerine herhangi bir şey yok. Ancak yazıda, Rohl'un görüşleri ve arkeolojik buluntular bir araya getirilmiş. Söz konusu yönlendirmelere ve yarattığı yanlış gündeme katılmıyorum.

Der Spiegel, sizden görüş aldı mı?
Evet. Ama sorular, kazılarla ilgiliydi. Cennet bağlamından hiç söz edilmedi. Her şeyden önce, bir arkeolojik kazı, cenneti aramak için yapılmaz; bu arkeologların alanı değil.

Ama konu, Türkiye kamuoyuna 'Cennet bulundu' diye yansıdı...
Sanırım yazının Türkçe versiyonunda kullanılan talihsiz başlıklar bunda etken. Haberin ardından, özellikle yerelde, cennet bağlamı yoğun bir şekilde öne çıkarıldı, ötesi, bu benim iddiam olarak algılandı. Bu nedenle, temmuz başında bir basın açıklaması yaparak, yerel basına ulaşmaya çalıştım.

Göbekli Tepe, avcı toplayıcı dünyasına ilişkin bugüne dek bilinenleri altüst etmesiyle öne çıkıyor. Nedir bunlar?
Yerleşik ama henüz tarıma geçmemiş son avcılardan, yaklaşık 11 bin 500 yıl öncesinden bahsediyoruz. Göbekli Tepe kazılarına dek, yabani av peşinde koşturarak yaşamını sürdürmeye çalışan bu grupların gelişkin bir kültüre sahip olabilecekleri, anıtsal, görkemli bir mimari yaratabilecekleri bilinmiyordu. Bizi şaşkınlığa uğratarak, karşımıza beklenmedik bir sosyal organizasyonla, beklenmedik tapınak sistemleriyle çıktılar. Boyları beş metreye varan ve ağırlıkları on tonu bulan dikilitaşların, çok yetkin bir stili yansıtan üzerlerindeki yabani hayvan kabartmalarının ve sembolik dil motiflerinin eşi benzeri yok.

Dünyanın en eski heykeltıraşlık eserleri ve tapınakları diyebilir miyiz?
Evet, insanoğlu tarafından inşa edilen en eski ve en büyük tapınaklar. Aynı şekilde, büyük boyuttaki en eski heykeltıraşlık eserleri.

İngiltere'deki, her yıl binlerce turisti çeken ünlü megalitlerden (Stonehenge) ne kadar eski?
Yaklaşık 7 bin yıl.

Göbekli Tepe tapınakları nasıl yapılmışlar?
Her biri, daireye yakın yapılar. Ortalarında iki tane, büyük T-biçimli dikilitaş var. Bu yapıların iç ve dış duvarlarına, yüzleri büyüklere dönük, daha küçük dikilitaşlar yerleştirilmiş. Yapılar, kendi zamanlarında bilinçli olarak yumruk büyüklüğündeki taşlarla kapatılmış, yani gömülmüş. Beş metreye varan muazzam bir dolgu söz konusu. Bu şekilde dört tapınak sistemi ortaya çıkardık. Dikilitaşların sayısı da 50'yi geçti.

Kaç tapınak kompleksi daha bulmayı öngörüyorsunuz?
Jeomanyetik yüzey taramalar sonucunda 15-20 sistem belirledik. Kısacası, Göbekli Tepe, muazzam bir 'tapınaklar dağı' niteliğinde, 'taş devri kabilelerinin' çeşitli törenler düzenledikleri 'Olimpik buluşma' yeri olarak karşımıza çıkıyor.

Neye ya da nelere tapınıyorlardı peki, ana tanrıça var mıydı?
Dikilitaşlar insan formunda stilize edilmişler. Atayı simgeliyor olabilirler. Üzerlerine aslan, domuz, tilki ve yılandan kertenkele ve kuşa, çevrelerindeki hemen her hayvanı betimlemişler. Ritüel amaçlı yapıldıkları belli. Göbekli Tepe'de ana tanrıça kavramına dair bulgular yok. Egemen olan erkeklik sembolleri.

Bu yapıların hepsini kazmayı düşünüyor musunuz?
Hayır. Bir bölümünün, daha yeni teknolojilere ve sorulara sahip olacak gelecek kuşak arkeologlara bırakılması gerekiyor. Ama kazmayacağımız alanları georadarla ölçüp üç boyutlu olarak belgeleyeceğiz.

Kazı yöntemleriniz nasıl?
Modern teknik ve yöntemler. En ufacık bir izi bile gözden kaçırmamak gerekiyor. Göbekli Tepe'nin dolgusunu inşaat hafriyatı gibi hızla kazıp atamazsınız. Ayrıntılı toprak ve tortu analizleri yapıyoruz.

Göbekli Tepe ne zaman açılacak?
Ziyaretçiye her zaman açık. Ancak derinlikleri nedeniyle tehlike arz eden kazı alanları içine ziyaretçiyi yöneltemiyorduk. Ama geldiğimiz aşamada gerekli düzenlemeleri yapabileceğiz. Bir yandan da kazıları genişleterek sürdüreceğiz. Şanlıurfa Müzesi'nde sergilemek üzere tapınakların modellerini, bazı dikilitaşların da orijinal boyutlarında kopyalarını yapmayı planlıyoruz.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.