Dijital fotoğraflar kendilerini sıkı sanatseverlere dahi beğendirebilmek için teknolojiden sonuna kadar yararlanıyor. Yeni teknoloji bir teknoloji ile dijital fotoğraflar, yağlı boya resim gibi görünüyor ve izleyicisinin ruh halini algılayarak, tarz değiştirebiliyor. Örneğin, izleyici mutsuz ve sıkıntılıysa renkler karamsarlaşıyor ve fırça darbeleri daha agresif olurken, mutlu bir izleyiciye resim daha yumuşak ve sakin renklerle görünüyor. Dijital fotoğrafların yağlı boya gibi görünmesi sayesinde de üzerine ‘estetik’ yorumlar yapılabiliyor.

Resmin çerçevesinde izleyicinin yüzünü fotoğraflayan bir dijital kamera bulunuyor. Bu kameranın çektiği fotoğraflar bir bilgisayar programı tarafından analiz ediliyor ve izleyicinin ruh haline dair veriler oluşturuluyor. Bilgisayar programı izleyicinin ağız ve dudaklarını, yüz hatlarını, göz kapakları ve kaşlarının durumuna göre önceden girilen ruh hali tanımlarını eşleştiriyor. Bilgisayar, bu verileri dijital resme işliyor ve böylece izleyici kendi ruh haline paralel bir resimle karşılaşıyor. 

İnteraktif Sanat Eseri 
Araştırmayı yürüten İngiltere’nin Bath Üniversitesi’nden John Collomosse, yeni teknolojinin interaktif dijital sanatlar alanında yeni bir yöntem olduğunu ve gelecekte birçok kullanım alanı olacağını vurguluyor. Collomosse, izleyicinin ruh halinin tespit edilmesinde, psikolojik önermelerle sanat tarihinden binlerce resim ve figürden oluşan bir algoritma oluşturduklarını ifade ediyor.

Psikolojik veriler estetik anlamda fırça darbelerinin koyuluğu, yönü ve kalınlığı-inceliği gibi resmi sanat eserine dönüştüren estetik unsurlarla eşleştirildi ve bir veri tabanı meydana getirildi. Collomosse, dijital resimleri interaktif sanat eseri olarak tanımlıyor.