Haberler

Son Yüzyılın En İyi Konser Salonlarından Birisini Koolhaas Tasarladı

Tarih: 13 Nisan 2005 Kaynak: New York Times Çeviren: Şevin Yıldız Editör: Nicolai Ouroussoff

Çok az insan Rem Koolhaas’ın düşünsel niteliğini sorgular: Koolhaas çok uzun zamandır mimarlık dünyasının en cüretkar düşünürlerinden biridir. Yakın zamanlarda biten konser salonu projesi Casa da Musica Rem Koolhaas için bir ilktir. İlk kez düşünsel gayret, duyusal güzellikle birarada var olmuştur.

Porto’nun tarihi semti ve düşük gelirli çalışanların oturduğu mahalle arasında konumlanan bina, 1300 kişilik oturma kapasitesi, prova salonları ve Porto Ulusal Orkestrası’na ait kayıt stüdyoları ile göze çarpıyor. Keskin hatlarla kesilmiş betonarme formu ve ana konser salonunu oluşturan dikdörtgen kutuyla bu yapı, Koolhaas’ın şimdiye kadar yarattığı en kışkırtıcı yapı.

Projenin kütlesel ve heykelsi nitelikleri, kaçınılmaz olarak Casa da Musica ve Frank Gehry’nin Guggenheim Müzesi arasında bir kıyaslamayı da beraberinde getirecektir. İkisi de aslında uzun süredir düşüşte olan endüstriyel kentleri canlandırmak amacıyla yapılan planlamanın bir parçası ve ikisi de görkemli birer ustalık örneği.

Ama eğer Gehry’nin başyapıtı dizginlenemez bir id’i patlatıyorsa, Koolhaas’ın eseri daha kendi içine dönük – duygusal ve psikolojik gerilimlerle titreşen- bir deneyim. Sizi daha derin, bilinçsiz bir deneyime çekmek ister gibi, sürprizlerini yavaş yavaş açığa çıkarır. Tasarımındaki özgünlük açısından Casa da Musica, Gehry’nin Walt Disney Konser Salonu (2003) ve Scharoun’un Berlin Filarmoni Salonu ile beraber son yüzyılın en önemli konser salonlarından.

İşin garibi bu proje insani bir ihtiyaca yönelik bir arayıştan türemiştir. Bu ihtiyaç; oda veya hücre mekan diye isimlendirilebilir. Birkaç yıl önce bir müşterisi Koolhaas’tan Rotterdam’ın banliyösünde bir konut tasarlamasını istemişti. Koolhaas tarafından tipik bir “Hollandalı Kalvinist” olarak nitelendirilen müşteri, düzen konusunda takıntılıydı ve çok temiz hatlara sahip, fazlalıksız bir yaşama mekanı istiyordu. Mimar da bu isteğe kesilmiş bir beton blok ve içinden bir kütle çıkarılarak oluşturulmuş bir boşluk tasarlayarak cevap vermeye çalışmıştı. Boşluk ailenin yaşama alanı, boşluğu çevreleyen mekanlarda gündelik dağınıklıkları emen alanlar olarak düşünülmüştü.

Tam Rem Koolhaas’ın bu konser salonu için yarışmaya girdiği dönemde, müşteri projeyi iptal etti. Bu tasarımı bir kenara koymak yerine Koolhaas ölçeği büyüttü ve yeni işleve göre adapte etti. Çekirdek kısım ana performans salonu olurken, onu çevreleyen alanlar da fuayelerden, prova salonları ve ofislerden oluştu. Ölçekteki bu uç değişim, tekil bir müşterinin isteklerini daha dinamik bir kamusal deneyime dönüştürdü. Ama bütün bu değişimlere rağmen tasarımın temel noktaları aynı kaldı: rasyonel bir biçimde düzenlenmiş çekirdek alan ve ona dinamizm katan, kaotik sosyal ve ruhsal kuvvetler.

Koolhaas binanın tek başınalığını vurgulayarak başlıyor. Yapı, göz alıcı bir kumaş parçasının üzerinde duran bir mücevher gibi, yumuşak pembe travertenden bir altlığın üstünde yükseliyor. Belli noktalarda, bu traverten meydanın çevresine dağılmış irili ufaklı yapıları – otobüs durağı, cafe, yeraltı otoparkının girişi gibi - örtmek için kıvrılıyor. Bu görüntüsüyle traverten bir halı gibi, çevredeki yapılar da halının altına süpürülmüş elemanlar gibi duruyorlar.

Sokağın çarprazındaki parktan görünen haliyle adeta biçimsel bir zarafet sergiliyor. Yine de etrafında dolaşırken, binanın eğimli duvarları bizim perspektif duygumuzu bozuyor ve binanın boyutlarını algılamamızı engelliyor. Diğer açılardan, kesikli biçimi de orantısız bir biçimde dışarı fırlayarak, tüm yapının dengesini bozuyor.

Her zamanki gibi Rem Koolhaas burada da, Porto’nun modernist geleneğinden, 1970’lerin jenerik alışveriş merkezlerine kadar birçok faktörden etkilenmiş. Binanın dıştaki kontrollü zarafeti , içinde dolaştıkça kendini yavaş yavaş gösteren binalarıyla ünlü yerel mimarlar Álvaro Siza ve Eduardo Souto de Moura’ya işaret ediyor. Ama bu beton kabuk aynı zamanda bir maske, içindeki zengin ve yaratıcı deneyimi dışardan saklayan boş bir konteyner gibi.
Girişten kendinizi içeri atar atmaz, sizi lobiye götüren dar bir merdiven görürsünüz. Merdivenin hemen yanındaki bir yarıktan şehrin sıra evlerini görebilmek mümkünken, vestiyerin hemen arkasındaki duvarda da şehrin videoya çekilmiş panoramik görüntüleri yanıp söner. Beklenmedik hazları müjdeleyen ikinci bir merdiven de birkaç kat boyunca devam eder ve sonra ana konser salonunun arkasında kaybolur. Ağır betonarme kirişler, sıkışma duygusunu daha da artırır.

Ana salon oldukça hiperrasyonel görünüyor. Geleneksel normlara göre akustik olarak dünyanın en iyi konser salonları ayakkabı kutusu şeklinde olduğundan, Rem Koolhaas da bize bir ayakkabı kutusu vermiş. Buna benzer olarak oturma yerleri de bir meclis sırası gibi, basit tekrarlayan sıralardan oluşuyor. En heyecan verici olan da salonun başında ve sonunda bulunan inanılmaz büyüklükteki, ondüle cam panellerdir. Kıvrımlı perdeleri anımsatan bu levhalar, dışardaki şehrin görüntüsünü çarpıtarak yansıtır ve konser salonundakilerin kendilerini hayal meyal bir biçimde şehir görüntüsünün içinde hissetmelerini sağlar.

Ama bunlar aynı zamanda Rem Koolhaas’ın bütün şehirleri canladıran, yasak köşelere ve sosyal sürtüşmelere duyduğu sevgiye işaret ediyor. Çeşitli fuaye katlarında aşağı inerken, sanki şehrin içerisinden kopartılıp getirilmiş birçok odayla karşılaşırsınız. Örneğin bir V.I.P odası burjuvazinin avlularında çokça görülen mavi-beyaz seramiklerle kaplanmıştır. Daha yukarıdaki bir toplanma alanı ise eğimli bir cam çatı tarafından kapatılır, bu çatı zaman zaman açılarak uzaktaki şehir ve Atlantik Okyanusu manzarası içeri alınır.

Bina içindeki bunun gibi parçalar, bir zamanlar Modernist gündemin merkezini oluşturan estetik saflığa karşı Rem Koolhaas’ın başkaldırısını yansıtır. Çağdaşı birçok mimar gibi, Koolhaas da bu tip bir saflığın bir baskı unsuru olduğunu düşünüyor. Geçtiğimiz on yıllar boyunca, Koolhaas modernistlerin yok saydığı karmaşık sosyal, psikolojik ve ekonomik gerçeklerin peşine düşmüştür. Porto’daki konser salonu ile de bu vizyonunu yansıtan mükemmel bir ifade yakalamıştır.

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.