Yurdun dört bir yanından gelip de dün Ankara'nın Sıhhiye Meydanı'nı dolduran mühendisler, mimarlar, şehir plancıları kanıtladı ki, yağmur rahmetmiş. Yağmur şiddetlendi onlar coştular, yağmur coştu onlar kala-balıklaştılar. Sıhhiye meydanı son yılların en görkemli kalabalığıyla ıslandı. En görkemli ve en "senfonik" kalabalık... Her düşünceden insan vardı alanda, ama yalnızca TMMOB pankartları dalgalandı, yalnızca belirlenen sloganlar atıldı. Biz izlenim yazmak üzere meydandan ayrılırken, hala alana akıyordu mühendisler.

"Nükleer santral istemiyoruz" diyerek, "Deprem değil rant politikaları öldürür", "Tersaneler özelleştirilmesin", "Toprağımız yabanılara satılmasın", "Genetiği değiştirilmiş organizmalara hayır", "Kürt sorununa barışçıl çözüm", "Kendi ülkemizde mülteci olmayacağız" diyerek yürüdüler. Herşeyi satılığa çıkaran iktidarın artık mesleklerimizi; doktorluğu, mühendisliği de yabancılara peşkeş çekmesine hayır diyerek yürüdüler.

Öğrenci mühendisler, turuncu flamalı Jeo - Genç'ler, EMOGenç'ler, yani gençleri bütün odaların, enerjilerini katarken kalabalığa, TMMOB'nin yarın da güçlü olacağının kanıtı gibiydiler.

Şimdi aralarında yürüyemeyen biri, namus ve dürüstlük timsali Elektrik Mühendisi Hasan Balıkçı, Sıhhiye Köprüsü'ne "Yalnız Değilsin" denilerek asılmış kocaman pankartından kocaman kabarmış bir yürekle bakıyordu arkadaşkarına, gözlerinde yalnız olmamanın gururu ve keyfiyle. Sinop'ta Karadeniz'in aldığı Soner, Öner ve Güneş de arkadaşlarının arasındaydı dün, nükleere inat yürüyorlardı hep birlikte.

Emeğe, insanımıza, üyemize, yaşama, mesleğimize, ülkemize sahip çıkıyoruz diyen 280 bin üyeli TMMOB, bu ülkenin yüreği aynı inançla çarpan her vatandaşı için moral oldu dün. Sıhhiye Meydanı gökten yağan rahmetle ıslanırken, aşağıda en sağır hükümetlere bile taleplerini duyurmaya kararlı binlerce mühendis toplanmıştı.