FX Networks kanalı için Ryan Murphy tarafından yaratılan, Miami’deki bir grup estetik cerrahı ve çevresinde gelişen olayları konu alan ve bir süredir ülkemizde de gösterilmekte olan Nip/Tuck dizisi, hem orijinal konusuyla, hem karakterleriyle, hem de sahnelerinin mekansal özellikleriyle dikkat çekici bir yapım. 2004, 2005 ve 2006 yıllarında birçok Emmy Ödülü kazanan, aynı zamanda 2004 ve 2005 yıllarında Golden Globe’da da çeşitli ödüller alan dizinin sahne tasarımcısı Ellen Brill’le Nip/Tuck’ın sahne tasarımları üzerine görüştük.

Melis Göker: Uzun süredir iç mekan ve sahne tasarımları yapıyorsunuz. Peki yeni bir sahneyi tasarlarken başlangıç noktanız neresi oluyor?

Ellen Brill: Yeni bir sete başladığımızda genellikle senaryo elimizde oluyor. Yapımcılarla ön çalışma toplantıları yaparak onların kafasında mekan veya çevrenin görünümüne dair neler olduğunu öğreniyoruz. Bu bilgileri edindikten sonra düşüncelerimizi görsel bir mekana aktarıyoruz.



MG: Nip/Tuck’ı tasarlarken Minimalizm Akımı’ndan yararlandığınızı görüyorum. Nip/Tuck’ta anlatılan hikayeyle minimalizm akımı arasında nasıl bir bağlantı kuruyorsunuz? Neden minimalizmi tercih ediyorsunuz?

EB: Minimalizmi kullanmamızın asıl sebebi karakterlerin geçmişlerini çok basit, yalın bir şekilde vererek ilginin karakterlerin üzerinde yoğunlaşmasını sağlamak. İlginin geçmişlerine veya başka yönlere kaymasını engellemek. Aynı zamanda karakterlerin hayatlarının aslında ne kadar boş olduğunu vurgulamak istiyoruz. Ben minimalizmi seviyorum çünkü minimalizm sayesinde maddeler arasında boş alanları da görme şansın oluyor. Bu çok kafa açısı bir değişim oluyor ve kurguyu büyük ölçüde gereksiz görüntülerden temizlemeye yardımcı oluyor. Amerika’daki çok fazla televizyon programında minimal öğeler kullanılmıyor ve biz başka bir girişimde bulunmuş olmaktan dolayı mutluyuz.

MG: Nip/Tuck’ta yer alan neredeyse bütün karakterlerin derin ve gizemli bir geçmişi var. Siz bu geçmişleri göstermekte veya gizlemekte sahne tasarımının ne gibi etkileri oluyor?

EB: Sahneleri tasarlarken karakterlerle ilgili pek fazla bilgi vermemesine özen gösteriyoruz çünkü izleyicinin nasıl yaşadıklarına bakarak karakterlerin kimliğine dair çok fazla fikir üretmesini istemiyoruz. Etrafta nadiren aile fotoğrafları veya dağınıklık oluyor. Aynı zamanda renk seçeneklerini sınırlı tutarak renklerin çoğunu tekrar tekrar kullanıyoruz.



MG: Hikaye boyunca mekanlar sabit kalmıyor, bir değişime uğruyor, yeni mekanlar eklenebiliyor. Peki hem bu denli statik hem de bu kadar hareket halinde olan, hem hiç iz taşımayan hem de güçlü bir alt metine sahip olan bir hikayeyi tasarlamanın zorlukları neler?

EB: Biz diziye yeni sahneler eklemeyi çok seviyoruz çünkü bazı karakterlerin gelişimlerini, nereye gittiklerini göstermek istiyoruz. bunun yanında aslında yeni fikirler ve yeni teknikler kullanarak sabit kalmak oldukça eğlenceli. Dizinin mekanları aslında oldukça özel ama biz bu özelliği yeni mekanlar ekleyerek sürekli taze tutmak istiyoruz. Dizinin mekansal görünümü karakterlerle beraber gelişmek ve büyümek zorunda. Eğer bunu gerçekleştiremezsek herkes sıkılmaya başlar.

Ellen Brill Hakkında
Uzun yıllar moda tasarımı yaptıktan sonra UCLA İç Mekan Tasarımı Bölümü’nde iç mimarlık okumaya başlayan Ellen Brill 4 yıllık eğitimi sırasında birçok iç mimarlık bürosunda çalıştı. Renkler ve dokular özel uzmanlıkları arasında olan Ellen Brill 1991’de eğitimini tamamladıktan sonra bağımsız bir filmin sahne tasarımı departmanında çalışmaya başladı. Ve bir hafta içinde filmin sahne tasarımcısı oldu. Bu filmden sonra da sahne tasarımı yapmaya devam etti.
Sahne tasarımlarıyla 3 adet Emmy Ödülü kazanan Ellen Brill Nip/Tuck’ın yanı sıra 24, Arrested Development, the Bernie Mac Show, Entourage ve My Wife and Kids gibi dizilerin ve televizyon programlarının da sahne tasarımını üstlendi. Ellen Brill aynı zamanda Amerika Sahne Tasarımcıları Topluluğu’nun da bir üyesi.