Haberler

Perret'nin yeniden kurduğu kent

Tarih: 12 Şubat 2007 Kaynak: Cumhuriyet Yazan: Prof. Dr. Ümran Bulut
Garanti Galeri'de17 Mart'a kadar izleyebileceğiniz sergi, mimarları, kent planlayıcılarını yakından ilgilendiriyor. Peki, ya bizleri, İstanbul'da oturanları da ilgilendiriyor mu? Kesinlikle evet. Hem de kendisine özendirterek yapıyor bunu.

Sergide Le Havre tanıtılıyor. Kentin kuruluşunun 1517'ye dayandığı belirtilip tarihi ve ticari yönlerine dikkat çekiliyor. İkinci Dünya Savaşı'nda şiddetli bombardımanla neredeyse yıkılmasından sonraki yeniden kurulma süreci ele alınıyor. Perret Atölyesi'ne, grup çalışmasına duyulan gereksinim övgüyle anlatılıyor.

Le Havre'a verilen önem
Görseller ve yazılı açıklamalar gelişmeleri izlemenizi kolaylaştıracak düzeyde sunuluyor. Büyük fotoğraflar, planlar, krokiler, çalışmalar hep eskiyi ve yeniyi gösteriyor. Le Havre'a verilen önem, sevgi, tarihi koruyarak çağdaş anlamda neler yapılması gerektiğini öğretiyor. Belgelere bakakalan gözler, Mekân ve Anıtlar, Kentsel Donatılar ve Yapısal Klasikçilik Avangard Donatılar gibi birçok başlık altında özetlenen öyküyü okumaya doyamıyor.

Galerinin sıcak ortamında evinizde gibisiniz. Kent sağınızda solunuzda, siz de incelemeye koyuluyorsunuz. "Orası Fransa'da bir yermiş, olsun" deyiverip düzenli bir kent kurmuş olanlara, tarihe saygıyla yaklaşanlara imreniyorsunuz. Durun, izlemekte olduğunuz filmde bakın ne deniliyor: "Evet, Le Havre bunu hak ediyordu, burasının ışığı güzeldir, izlenimcilik bu kentte doğmuştur." Şimdi siz de İstanbul'un özelliklerini sıralayıverin üst üste... Tabii ki "Ne acı, nasıl da hoyratça kullanılıyor bu kent, hâlâ kötü gidişe dur diyen de yok üstelik!" diyorsunuz. Kentimiz yaşanılamaz bir yer olmaktan kurtarılmalı isyanını için için yaşamaktasınız.

Sergide bir şeyi dikkat çekici bulmalısınız. Le Havre'ın eski bir liman kenti olarak yeniden kurulması için sadece bir grup görevlendiriliyor. Kent adalara, parsellere bölünüp başkalarına planlatılmıyor. Auguste Perret "Le Havre'ın yeniden inşası atölyesi" ni kurup işe girişiyor. Mimarlardan oluşan kent tasarımcıları parsellerin özgürce planlanmasını engelliyor ve 'kent' i planlıyor. Ne hoş, ne imrenilecek bir şey!

İstanbul'a gelince...
Serginin sonundasınız, gene kendi kentinizi düşünüyor; İstanbul'a da böyle özen gösterilseydi, buradaki yapılaşma da sadece kenti kent yapabilmeyi amaçlayan bir anlayışla gerçekleşseydi kim bilir nasıl bir İstanbulumuz olurdu, diyorsunuz. Dolmabahçe Sarayı'nın arkasına otel yapılabilir miydi? Haydarpaşa Garı yeni kent tasarımında böyle mi konuşulurdu? Ve diğerleri... Kıyılardaki yapılar, tepelerine binen yeni halin yükünü taşıyacağına eskisi gibi incecik örülmüş bir dantel gibi buluşurdu denizle derken diğer -tarihi dokusunun incitilmemesi gerektiğini bildiğiniz- kentlerimizi anımsayarak ayrılıyorsunuz sergiden .

İçinize su serpebilir mi bilemem, ama Oktay Ekinci 'nin "Mimarisiz Planlamaya Yargıdan Ders..." başlıklı yazısını okuyun.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.