Fransız çizgi roman ustası Charles Berberian, İstanbul’da trafiğin ortasında beklerken ışığın yansımasının kendisine “muhteşem” kelimesini çağrıştırdığını belirterek, “İstanbul’un ne kadar muhteşem bir şehir olduğunu düşündüm. Paris de çok güzel ama orada trafikte beklerken ne kadar muhteşem bir şehir olduğunu düşünmüyorum” dedi. Fransız Kültür Merkezinde gerçekleştirilen ve Fransız çizerlerin İstanbul’u anlattıkları eserlerinin yer aldığı “Dupuy&Berberian İstanbul’da” sergisi kapsamında Türkiye’ye gelen Berberian, her zaman büyük kentleri çizdiklerini belirterek, “İstanbul’u doğu ile batı, geçmişle gelecek arasında ortak bir buluşma noktası” olarak niteliyor.

Işığın mimariye yansıması
“Kültürlerin karışımında, Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti olarak da bir kültürün, bu toprakların, Akdeniz Bölgesinin çok önemli bir simgesi” diyen Berberian, çizimlerini yaparken geniş perspektifi olan alanları tercih ettiğini ifade ederek, “Balıkçı gibiyim. Nasıl balıkçı, oltasına avının düşmesini bekler, ben de bir şeyin oltama takılmasını bekliyorum. İstanbul’da geçişin çok olduğu Galata Kulesi, benim çizim yapmaktan çok keyif aldığım bir yerdi” diye konuşuyor.

Charles Berberian, İstanbul’da ışığın yansımasının kendilerini çok etkilediğini dile getirerek, şunları söylüyor: “İstanbul’daki ışığın, mimariye ve insan yüzlerine yansıması bizi çok etkiledi. Bu nedenle, bu etkiyi verebilmek için İstanbul’da üçüncü bir renk daha kullandık. Işık, İstanbul’da bizi şaşırtan, etkileyen bir faktördü. İstanbul’a geldiğimizde trafiğin ortasında beklerken, ışığın yansıması bana ‘muhteşem’ kelimesini çağrıştırdı ve İstanbul’un ne kadar muhteşem bir şehir olduğunu düşündüm. Diğer kentlerde aradığımı İstanbul’da buldum, burası kültürlerin kesişme noktası. Asya ile Avrupa’nın buluşma noktası. Mimarideki bu 19. ve 20. yüzyılı bir araya getiren yapı sayesinde...”

Philippe Dupuy da, İstanbul’un hem büyük hem de liman kenti olduğunu, İstanbul’u diğer şehirlerden ayıran en belirgin özelliğin ise “vapur” olduğunu belirterek, “Diğer şehirlerde deniz o kentleri çevreliyor, ancak İstanbul’da deniz, kentin bir parçası. Burada en iyi örnek vapurlar. Vapurun toplu taşıma aracı olarak kullanılması, onları şehrin ayrılmaz bir parçası haline getiriyor. İstanbul’da gemilerin giriş çıkışı ve hareketliliği beni çok etkiledi” dedi.

Çizilecek çok şey var
Daha önce hiçbir kentten bu kadar çok çizimle ayrılmadıklarını ifade eden Dupuy, şunları kaydetti: “İstanbul için hazırladığımız kitap, diğer kentler için hazırladığımız kitaplardan iki kat daha büyük. Buna rağmen bu gelişimde, daha çizecek çok şey olduğunu ve bir önceki yolculukta pek çok şeyi kaçırdığımı fark ettim. Çok fazla şey hâlâ çizilmemiş olarak duruyor. Çünkü çok önemli bir tarih var, hareketlilik var bu kentte.”