Antalya’da bugün uluslararası önemli bir kongre var. Ne Cumhurbaşkanlığı seçimi, ne politik itiş-kakış, ne laf kalabalığı.
Bugün Antalya’da hepimizin günlük yaşamını birebir ilgilendiren bir kongre var. Adı, Nehir Havzaları Yönetimi. Yani, su ve yönetimi.
Türkiye yılda ortalama 501 milyar metreküp yağış alıyor. Bunun 274 milyar metreküpü buharlaşıyor, atmosfere geri dönüyor. Denize akan, kapalı havzalara boşalan, yeraltına giden derken, tüketilebilir yeraltı ve yerüstü su potansiyeli yılda ortalama 112 milyar metreküp. Dünyada en az su tüketilen ülkelerden biri. Kişi başına yılda 1830 metreküp.
112 milyar aldatıcı bir rakam. O kullanılabilir miktarı gösteriyor. Yoksa, fiilen kullanılan sadece 40.1 milyar metreküp.
Kullanılabilecek miktarın ancak üçte biri. 40.1 milyarın 29.6 milyarı sulama, 6.2 milyarı içme-kullanmada, 4.3 milyar metreküpü de sanayide tüketiliyor. Bu rakamları DSİ’nin resmi raporundan aktarıyorum.
Aldatan nutuklar
112 milyarın sadece 40 milyarını kullanabiliyoruz, 72 milyar metreküp suyu kullanamıyoruz. Neden? Yeterli baraj, gölet yok, çevre kirliliği var, v.s., v.s.
Şimdi su alarmı veriliyor. Susuz yaz. İklim değişikliği, global ısınma, bunlar doğru. Ama, susuz yaz ve susuzluk, buna gerekçe değil.
Türkiye dünyanın bilmem kaçıncı büyük ekonomisi, Balkanların ve Orta Doğu’nun en büyüğü gibi göz boyayan, aldatıcı nutuklarına bakmıyorum ben. Bu gibi ölçülere bakıyorum.
Amerika, Kanada, Kuzey ve Batı Avrupa ülkeleri neden su zengini, çok yağmur aldıkları için mi? Yoksa, doğal varlıklarını iyi korudukları için mi?
Ormanın kıt ise, varolanı yakıyorsan, kesiyorsan, yenisini yetişmekte zorlanıyorsan, toprağını erozyona teslim ediyorsan, suyun da kıt oluyor.
Ürküten tahminler
Dünya Bankası tarafından bir araştırma, böyle giderse, on-yirmi yıl sonra, Türkiye için daha kötü bir tablo çiziyor.
Dünya Bankası’na göre, şu anda 1830 metreküp olan kişi başına tüketilen su miktarı, 2020’de 950 metreküpe düşüyor. Çok değil, onüç yıl sonra.
Aynı araştırmaya göre, Türkiye’de şu anda su sıkıntısı çeken altı havza, 2030’da 16’ya yükseliyor. Çünkü, 2030’da Türkiye’nin nüfusu 100 milyona dayanıyor. "Nüfusumuz artmalı" diyenlerin, kulakları çınlasın.
Ürkütücü tahminler. Susuzluktan kırılmaya doğru giden bir yol.
Meyve - sebze fiyatları
Susuzluğun etkisi çok yönlü.
Yeterli su olmayınca, yeterli tarımsal ürün elde edilmiyor. Bunun sonucu önce kötü beslenme ve hastalık, sonra pahalı hayat. Şimdi bile, sebze ve meyve fiyatlarında anormal artışlar var.
Bütün bunlardan dolayı, bugün Antalya’daki kongre çok önemli. Orada söylenenler, her zamanki gibi, bir kulaktan girip öteki kulaktan çıkmazsa.
Bütün yorumları forumda okuyun!Bütün yorumları forumda okuyun!