Haberler

En İyi Mimari

Tarih: 30 Mart 2007 Kaynak: MSNBC Yazan: Cathleen McGuigan Çeviren: Zeynep Güney

Berlin Reichstag Kubbesi - Norman Foster, Fotoğraf: Axel Schmidt

Galler Prensi’nin Londra Ulusal Galerisi’ni, “çok sevilen bir arkadaşın yüzünde gaddarca çıkan çıban”a benzeyen bir eklentiyle mahvetmesinin üzerinden 20 yıldan uzun bir süre geçti. Charles ilk çarpışmayı kazanmıştı –tasarım tamamen bozulmuştu- ama savaşı kaybetti. O sövüp sayarken, Richard Rogers’ın paslanmaz çelik Lloyds Bankası Binası, Londra’daki diğer kapalı, havasız ofis kulelerinin arasından tıpkı ışıl ışıl bir uzay gemisi gibi yükseldi. Prensin beğenileri, Rogers’ı ve onun hem İngiltere’deki hem de kanalın karşısındaki başarılı meslektaşlarını etkisizleştirmek amacıyla, Thatcher dönemi postmodern tasarımların arttırılması için talimat vermiş olsa bile mimarlık gelişmeye devam etti.

Bugün tasarımcılar, Avrupa’nın en sık görülen ihracatı haline geldi. 500 kişilik ekibiyle Londra’daki merkezinde Kazakistan’dan Çin’e kadar düzinelerce proje üzerinde çalışan Norman Foster kadar dünyaya açılmış olmasa da, Frank Gehry’nin sadece Amerikalılar arasında bile, çağdaş mimarlık alanında, Avrupalılara göre daha büyük bir etkisi olduğu olduğu ortada. Çin’de önemli işler alan başka tanınmış firmalar da var, 2008 Olimpiyat Stadyumu’nu hazırlayan İsviçreli takım Herzog & de Meuron ve büyük CCTV binasını yapan Hollandalı mimar Rem Koolhaas gibi. Günümüzde; Londra’dan Zaha Hadid, Paris’ten Jean Nouvel ve Gehry gibi mimarların yapılarının yer aldığı, planları Ocak ayında yayınlanan, Abu Dhabi’deki eşi benzeri görülmemiş kültür bölgesi, önde gelen Avrupalı tasarımcıları cezbediyor.

Bu mimarların küresel işlerde gösterdikleri yetenek ve deneyim, muazzam bir yatırımla destek buldukları Avrupa’da gelişiyor. Havalimanlarından, tren istasyonlarına, (Rogers’ın Madrid’deki yeni Barajas Terminali, Nicholas Grimshaw’ın Londra’daki Waterloo İstasyonu) köprülerden (bu köprülerden bir kısmı Santiago Calatrava’nın lirik mühendisliğiyle inşa edildi) kültür merkezlerine kadar (Renzo Piano'nun Roma’daki tasarımı; Parco della Musica veya Nouvel’den Paris’teki yeni Musée du Quai Branly) dünyanın birçok kentinde hayal bile edilemeyecek kadar radikal tasarımlara Avrupa’da hükümetler kucak açıyor. Yerel halk da, Foster’ın şişman ve yuvarlak Büyük Londra İdare binası veya Peter Cook’un Graz’daki mavi Kunsthaus’u gibi değişik yapıları beğeniyor görünüyor. Aynı zamanda radikal projeler üzerinde çalışmak Avrupalı mimarlar için, yeni malzemeleri ve son teknolojiyi kullanabilecekleri riskli ve bir o kadar da eğitici bir deneyim sağlıyor.

Amerika’nın tersine, genç ve az tanınmış Avrupalı tasarımcılar burada sık sık düzenlenen tasarım yarışmalarında ve en çok talep edilen işlerde kendilerini gösterme fırsatı yakalıyorlar. (Avrupa’daki bu yarışmalarıdan biri sadece 40 yaşın altındaki tasarımcılar için düzenleniyor) Rogers da bu sayede büyük bir çıkış yapma şansı bulmuştu. Rogers ve ortağı Renzo Piano, 1971 yılında 681 mimarı geride bırakarak, acemice, rengarenk Pompidou Kültür Merkezi’ni Paris’te inşa edebilmişlerdi. Dağılmaya yüz tutmuş tarihi bölgede tartışmalı bir sonradan görmelikle yerini alan Pompidou, bugün tıpkı eski bir dost gibi, eskiyle yanyana yaşayan yeni Avrupa’yı temsil ediyor.
Konuyla İlgili Linkler
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.