Geçen hafta karımla Eyüp'e gittik. Ebu Eyyub El-Ensari Hazretleri'nin türbesini, Eyüp Camii'ni ziyaret ettik. Teleferikle Piyer Loti'ye çıktık. Çay içtik. Haliç'i seyrettik. Çevre yemyeşil, erguvanlar mosmor, manzara bütünüyle nefisti.
İstanbul'da yaşayanlara, İstanbul'a yolu düşenlere tavsiye ederim. Bir gün Eyüp'e gidiniz.
Yolları düzgün. Toplu taşıma araçlarıyla da, özel araçla da kolayca ulaşılıyor.
Eyüp, İslam dinini ilk kabul edenlerden ve 668 - 669 İstanbul kuşatmasında ölen Ebu Eyyub El-Ensari'nin gömüldüğü sanılan semtin adıdır.
Burada üzerinde "Kabr-i Eba Eyyub" yazılı bir taş bulununca, Fatih Sultan Mehmed'in emriyle bir türbe ve yanına da bir cami yaptırılmış.
1458 yılında yapılan ilk cami yıkılınca, III. Selim zamanında tanınmış devlet adamlarından Uzun Hüseyin Efendi bugünkü camiyi 1798-1800 yıllarında inşa ettirmiş. 1458 yılında yaptırılan, daha sonra eklemeler gören Ebu Eyyub El-Ensari türbesi bu caminin avlusuna bakar.
Çevre düzenlenmiş
Eyüp'te caminin ve türbenin hemen arkasında çevre duvarı içinde bir imaret vardır. Bundan yaklaşık iki yüz yıl önce III. Selim'in annesi Mihrimah Sultan tarafından kurulduğu söylenen bu imaretten her öğle vakti çevredeki bin fakire sıcak yemek dağıtılır. Yemekler, kurban eti hayırseverlerin bağışlarıyla alınan erzakla hazırlanır. İmaret Vakıflar İdaresi'nce yönetiliyor.
İmaretin kapısında bağışları makbuz mukabili kabul eden bir büro var.
İmaretin arkasında bir kurban yeri vardır. Belediye şimdilerde kurban yerini düzenlemiş, modern bir kesimhane yaptırmış. İnananlar, hayır için kurban kesmek isteyenler burada kurban kestirerek, etini imarete bağışlayabiliyor.
Caminin önündeki meydan düzenlenmiş. Güzel bir havuz yaptırılmış. Meydanda dolaştık. Dini yayımlar satan barakalarda alışveriş yapanları seyrettik.
Sonra yeni yaptırılan teleferiğe bindik. Kişi başı 1.3 YTL ödedik. Teleferik bizi Piyer Loti kahvesinin önüne çıkardı. (Teleferiğin bizi çıkardığı mezarlığın üzerindeki tepenin ismi "Eyüp Sultan Tepesi". Piyer Loti, kahveye ve kahve çevresine verilen isim.)
Asıl adı "Julien Viaud" olan Fransız deniz subayı (1850-1923), Türkiye'de Aziyade isimli bir evli hanımla yaşadığı gönül macerasını "Pierre Loti" imzasıyla kâğıda dökünce ünlenmiş. Esas ismi unutularak, "Pierre Loti" adı öne çıkmış. Bir süre Eyüp'te oturan Pierre Loti, mezarlıkların tepesinden Haliç'e bakan kahveye sık sık uğradığından, bu kahve ve de kahvenin bulunduğu semt daha sonra "Pierre Loti" adıyla ünlenmiş.
Haliç'in görünümü etkileyici
Pierre Loti'nin yıkık dökük haldeki kahvesinin ahşap binası 1964 yılında ünlü "etnograf"ımız Sabiha Tansug Hanımefendi'nin gayretiyle onarılmış. Çevre düzenlemesi ve yollar yapılmış. Pierre Loti Kahvesi'nin ahşap binası, eski haliyle korunuyor. Bakımlı. Kahveye bitişik binada Ferhat Çokbilen'in kitabevinde Pierre Loti'yle ilgili kitaplar, resimler, kartpostallar, hat sanatçılarının elinden çıkmış hat eserleri satılıyor.
Çay bahçesinde tesadüfen tanıdığımız Belediye Başkanı Ahmet Genç ve yardımcısı Yaşar Özgül ile sohbet ettik. 1994 yılında Refah Partisi'nden Başkan seçilen Genç, daha sonra Fazilet Partisi'ne ve nihayet AKP'ye katılmış.
Başkan Ahmet Genç, belediye bütçesinin 54 milyon YTL olduğunu 14 milyon YTL personel gideri dışındaki 40 milyon YTL'nin yatırım için kullanıldığını anlatıyor. 400 bin kişinin yaşadığı Eyüp'te kişi başına düşen yeşil alanın 12 metrekare olmasıyla övünüyor. Başkan Yardımcısı Yaşar Özgül, Eyüp'te Piyer Loti'ye her yıl 120 dolayında Fransızın kahve içmeye geldiğini söylüyor.