Haberler

Yıkılan Berlin Cumhuriyet Sarayı’nın Yerine Ne Gelecek?

Tarih: 29 Mayıs 2007 Kaynak: RBB Online Yazan: Alice Lanzke, Alice Lanzke Derleyen: Eylem Gülcemal

2002’de Alman Federal Parlamentosu Cumhuriyet Sarayı’nın yıkılması kararını aldı. Uzmanlar tarihi alanın kullanım konsepti olarak "Humboldt-Forum" un inşasını önerdiler. Öneriye göre müzeler, kütüphaneler ve sanat koleksiyonları ile burada dünya kültürü için bir yer yapılmalı.

Cumhuriyet Sarayı Sonrası Ne Geliyor?
Berlin’in merkezinde devasa büyüklükteki yıkıntılar karanlık bir iskelet gibi duruyor. Ve bu karanlık, kentin kendi geçmişi ile olan ilişkisinin güçlüklerini anımsatıyor.

Cumhuriyet Sarayı, Sosyalist Demokratik Alman Cumhuriyeti döneminin en önemli yapılarından biriydi. Çöken devletin diğer pek çok tanıkları gibi onun için de, tarihi bir yapı olarak korunmak yerine, yıkılmasına bir daha geri dönülmez olarak karar verildi.

Tarih Tekerrür Ediyor
Böylelikle bir kez daha Alman tarihini unutma geleneği tekrar etmiş olunuyor; burada bir zamanlar da Cumhuriyet Sarayı için Berlin Kent Sarayı havaya uçurulmuştu: tarih tekerrür ediyor.

Kent Sarayı 500’den fazla sene Berlin’in en etkileyici yapılarından biri olarak durmuştu. Bu yapıdan başlayan “Unter der Linden (Ihlamurlar Altında)” Bulvarı Brandenburger kapısına kadar uzanmaktaydı. İkinci Dünya Savaşı’nın sonundan bu ihtişamlı yapı hava saldırılarıyla hasara uğradı. 1950’lerde Demokratik Alman Cumhuriyeti rejimi bu hasara uğramış yapıyı ortadan kaldırmak istedi, yıkıntıları ortadan kaldırmak için değil sivil toplumun bir sembolünü ortadan kaldırmak için. 1973 yılında Sarayın alanında (daha sonra Marx-Engels meydanı olan) “Haus des Volkes (Halk Evi)" yapıldı. İki yıllık inşaat çalışmasından sonra “Cumhuriyet Sarayı” açıldı.

Demokratik Alman Cumhuriyeti vatandaşları saraylarını sevmişlerdi. Kültürel ve gastronomik olanaklarını önemsiyorlardı, çünkü yapı yalnızca sergi, tiyatro ve sayısız restoranlar değil aynı zamanda iki adet mükemmelleştirilmiş sahne tekniğiyle donatılmış salonu da barındırıyordu. Buralarda yalnız halk toplantıları değil konserler de gerçekleştiriliyordu, hatta bazen yurtdışından batıdan Carlos Santana gibi sanatçılar da sahne alıyordu. Böyle şanslı etkinlikler için insanlar kışın ortasında uyku tulumu ve matrazalarla gece boyunca giriş kartı kuyruğunda bekliyorlardı.

Ölü Saray
1990 sonbaharında saray kapatılır, çünkü çok ağır bir yangına maruz kalmıştır. Binanın yanan kısımlarının uzaklaştırılır, geriye yalnızca çelik taşıyıcılar, merdiven boşlukları ve çizilmiş duvarlar kalır.

Bu günlerde şehir sarayının yerindeki yeniden inşaa konusundaki tartışmalar kızışmış durumda. Saray savunucuları ve yıkılmasına karşı olanlar sarayın Alman tarihinin bir parçası olduğu için kalması gerektiğini savunuyorlar. Diğerleri sarayın yeniden inşa edilmesini istiyor, çünkü onun da Alman tarihinin bir parçası olduğunu savunuyorlar.
2002’de Alman Federal Parlamentosu sarayın yıkılması kararını almıştı. Uzmanlar tarihi alanın kullanım konsepti olarak "Humboldt-Forumu"nun inşasını öneriyorlar. Öneriye göre müzeler, kütüphaneler ve sanat koleksiyonları ile burada dünya kültürü için bir yer yapılmalı.

Berlin Sarayı’nın yeniden inşasının gerekçelendirmelerinden biri de Berlin’in kentsel mekanda artık daha fazla tarih yaşatması gerekliliği idi. Burada gözden kaçırılan ise eski Demokratik Alman Cumhuriyeti vatandaşlarının hafızalarındaki bir tarihin kayıplara karışacağı.

Oysa ki, daha önceki yapılan hatadan ders alınabilir ve güç ilişkilerinin ideolojik kavgalarından uzak durulabilinirdi. Neden bu sarayı koruyarak çelik beton yapının parçaları Humbold-Forum’un bütünlüğüne entegre edilemiyor? Böylelikle uzak ve yakın geçmiş arasında kurulacak bir köprü yaraları kapatabilirdi. Para, zaman ve mekan kazanılabilirdi, ancak ne yazık ki bu öneri bir muhatap bulamadı.

2004 yılında sanatçılar bu yapının “geçiş süreci kullanımı” için izin aldılar. Burayı bir halk sarayı olarak kullanmayı önerdiler. Binanın devasa çelik taşıyıcıları ve boş salonları ile sergiler, tiyatro gösterileri ile sanatın ortak oyunu ziyaretçileri büyülüyor.
Bazılarının yıkıntı romantikliği ile dalga geçmesine karşın, bu geçiş kullanımı şunu gösterdi ki; saray ölü cansız bir yıkıntıdan ibaret değil.

Berlin’deki Boş Alan
Alman Federal Parlamentosu, gelecekteki sarayın finansmanı sağlanana kadar yıkım sonrası için geçiş dönemi kullanımı olarak yeşil alan kullanımı öngörmüştü. Şimdi ise geçiş dönemi kullanımı olarak Sanat Merkezi kullanımı da planlar da mevcut.

Berlin Sarayı Destekleme Derneği ise bir yandan halkın bağış isteğini harekete geçirmek için orada Humboldt-Forum’un konsepti içerisinde yer alacak bir tema parkı yapılması için sıkıştırıyor. Çünkü tahminlere göre yeni sarayın inşası için gerekli olacak olan para 1,2 milyon Euro civarında. Bu paranın büyük bir kısmı bağışlardan, kamu-özel ortaklığı prensibi ile gerçekleştirilmeli.

Bunun başarılıp başarılamayacağı şu anda bir muamma. Berlin’in kalbinde olan sarayın yerinin finansal belirsizlik yüzünden bir boş alan olarak durması tehlikesi var. Finansman garantilense bile Saray’ın açılabileceği ilk tarihi uzmanlar 2020 olarak tahmin ediyorlar.

Sanat Merkezi ya da Sanat Merkezi?
Tıpkı bir ay manzarası etkisi yaratıyor, Cumhuriyet Sarayı’nın omurgasının önünde yıkılarak açılmış olan alan. Karanlıkta hayaletimsi bir hissiyatı var buranın ama Constanze Kleiner ve Coco Kühn’ün talepleri doğrultusunda, çok yakında geçici bir sanat merkezi olacak olan ışıklı bir küp süsleyecek.

Şans Eseri Saray Alanı
26 Nisan’da eski müzenin önündeki kemer altında, bu sanat merkezinin nasıl görüneceğini gösteren sanal bir sanat eseri gösterildi. Yalnızca iç kısımdaki sergi alanında çağdaş sanat sunan değil, aynı zamanda dış kısımdan da benzer bir çağdaş sanat gösterisinin yapılabileceği köşeli bir kutu. “Sanat merkezi ile buradaki boşluğu geçici bir süreliğine işgal edeceğiz,” diye açıklıyor Constanze Kleiner.

1994 yılında Berlin Eyaleti Breitscheidplatz’daki devlet sanat merkezini tasfiye etmişti, Eleştirmenler boşluğun bu zamana kadar doldurulmadığının farkındalar. Kleiner’e göre sarayın meydanında planlanan bu alanın yeri tam bir şans oldu: “Gerçek şu ki, başka hiç bir yer, tartışmaları yeni bir sanat merkezine doğru güçlü bir şekilde teşvik edemezdi.”
Saray alanında sanat! Kleiner ve Kühn bu konuda deneyimliler: 2005 yılı sonunda, iki hafta içerisinde Cumhuriyet Sarayı’nın kalıntıları arasında, Berlin’li çağdaş sanatçılar ile “Beyaz Küp Berlin” isimli üst düzey ve ilgi çekici bir sergiye damgalarını vurmuşlardı. Bu proje üzerine iki bayan da 2007’den 2009’ a kadar duracak, saray alanında geçici bir sanat merkezi düşüncesine vardılar. “Beyaz Küp Ltd”yi kurdular ve Viyanalı mimar Adolf Krischanitz’i sanat merkezinin çizimi için görevlendirdiler.

Doğu ve Batı Arasında Bir Halk
Tabi ki bu öneri bu seçkin alan için yapılmış tek çizim önerisi değil. Daha geçen sene Berlin’li mimarlık bürosu Graft, “Monopol” isimli bir sanat dergisinin daveti üzerine “Bulut” isimli uluslararası sansasyon yaratacak organik bir model bir sundular. Halatlardan ve ağlardan kurulmuş olan bu Sanat Bulutu bu alanda buluşan iki kutbu Doğu ve Batıyı sembolize etmekteydi. "Monopol’u temsil eden başyazar Ingolf Kern’e göre bulut tarzında tasarlanmış bina daha iyi bir çizim: Graft modeli sadece sanat değil aynı zamanda kent ve mimarlık anlamında tamamen yeni bir form çalışması. Böylelikle Berlin’de mimarinin nasıl olabileceği de gösteriliyor. Bunlar yalnızca farklı çizimler değil, aynı zamanda farklı konseptler” tespitinde bulunuyor Kern. Beyaz Küp Ltd.’nin tasarımını kötülemek istemiyor, şüphesiz bir sanat müzesi tutucu bir sorumluluk anlamına geliyor. “Resimleri ve heykelleri gösterebilmek için, uygun tesis tekniğine ve havalandırmaya sahip olmanız gerekir. Bunu Beyaz Küp’te henüz ciddi bir biçimde göremedim,” diyor.



“Sanat Bulutu ile Berlin’in aynı zamanda uluslararası düzeyde bir sanat şehri olarak ne sunabileceği gösterilmeli. Böylelikle şehir sarayının planlanan geçici kullanımı sonrası bulutları dünyanın etrafına göndererek sanat merkezi Berlin’in büyükelçiliği gibi çalışacak. Los Angeles ile çoktan görüşüldü ve aynı zamanda dış ilişkiler müdürlüğü de destekleyeceğini beyan etti,” diyor Kern.

Berlin Senatosunun Seçim Eziyeti
Hangi tasarımın yarışı kazanacağına Berlin Senatosu karar verecek. Temelde niyet ile ilgili bir anlaşma olmasına karşın, yetkili kültür işleri sekreteri André Schmitz öncelikle üç tane koşul belirtti: Humbold-Forum’unun inşasının başlamasına kadar müddet verilmesi, Berlin Eyaletine hiçbir finansal yük bindirilmemesi ve çağdaş sanatına yönelik açık bir şey başarılması. Finansal yönden bakıldığı zaman “Beyaz Küp” konsepti önde görünüyor: Geleceğin Berlin’i Vakfı inşaat masraflarının 850.000 Euro’ya kadar olan kısmını üstleneceğini garantiliyor, aynı zamanda sergileme ve performanslar için finans planı da.

Bu ifade ile Constanze Kleiner kararın Sanat Küpü yönünde olup olmadığını yine de söylemek istemiyor, “uygulanabilirlik karar verecek” diyor. Bu uygulanabilirliği Ingolf Kern sanat bulutu için de görüyor. Tamamen farklı bir toplam da olsa, finansmanın gelecek aylarda belli olacağına emin. “Uzlaşmamız çok önemli, ancak şu anda bunu görmüyorum,” diyor Kern. Şimdi Berlin Senatosu, hangi tasarımın daha iyi olduğuna karar vermeli.

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.