Haberler

“Ulaşım Alt Yapıları ve Zamanın Yeniden İnşası” Üzerine Düşünmek: Urban Lab 2007 (2)-Lüksemburg

Tarih: 20 Temmuz 2007 Yazan: Aslı Kıyak İngin

Lüksemburg Urban Lab deneyimini aktarmaya, Ayça’nın bıraktığı yerden 2007 Haziran ayında katıldığım Urban Lab 2 atölyesi üzerinden devam edeceğim. Luksemburg bu sene Avrupa Kültür Başkentliliği ile birlikte 3 ayrı başkent ünvanına sahip, global bir kent olmaya çalışan, bunun yanısıra küçük ve neredeyse 80.000 yerleşik nüfuslu bir kent. Farklı bir kent üzerine düşünmenin, üretmenin çekiciliğinin yanısıra; atölye, bir Avrupa Kültür Başkenti (AKB) ön deneyimini ve önümüzdeki 10. İstanbul Benali’nin kuratörü Hou Hanru’nun yaklaşımını birebir deneyimlemeyi sağladı.

Nasıl Bir Kent? 
 
Fotoğraf: Inkyeong Kim

Atölye ve AKB sürecinin daha iyi anlaşılabilmesi için öncelikle “nasıl bir kent?” sorusunu yanıtlamakta fayda var. Fransa, Belçika ve Almanya gibi 3 önemli ükenin ortasında yer alan Lüksemburg’un kendisi ile aynı isme sahip başkentindeyiz. Derin vadiler ve bunu çevreleyen tepelik bölgelerin birbirine köprülerle bağlandığı Lüksemburg özgün topografyası ile bir çok Avrupa Kenti’nden farklılaşıyor. Birbirinden topografik, dönemsel ve işlevsel olarak ayrılmış bu bölgeler arasında; aşağı ve yukarı bölümlere sahip ortaçağ dönemine ait tarihi kent merkezi; gar ve çevresini içine alan ve bazı endüstri yapılarını da içeren bölge; son 20 yıldır kurulmaya çalışılan ve hala yapım aşamasında olan yeni kent merkezi: Kirchberg; ve bu bölgelere ek olarak merkez çevresinde yer alan konut alanları bulunuyor.

Lüksemburg bu sene Avrupa Kültür Başkenti ünvanını almış olmakla birlikte, aynı zamanda hem ülkenin başkenti ve hem de Avrupa Birliği’nin de Brüksel ve Strazburg’dan sonra 3. başkenti. Ülke 20. yy’da çelik endüstrisi ile zenginleşiyor ve 1951’de kurulan ve bugünkü AB’nin temelini oluşturan Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğunun da ilk kurucu 6 üyesinden biri. Bugün sayıları azımsanmayacak Portekiz ve İtalyan ağırlıklı göçmen profili bu dönemde kente geliyor. 1980’lerde Çelik Endüstrisiyle kazanılan güçlü konum ardından ülke ekonomisinin yönü Avrupa Birliği Kurumları ve Uluslararası Finans Merkezi olma yönünde değiştiriliyor.


Kirchberg
Fotoğraf: Aslı Kıyak İngin

Avrupa Birliği’nin hukuk ve finas ile ilgili kurumların yer aldığı Kirchberg, aynı zamanda uluslararası finans merkezinin konumlandığı bir yer. Çalışanlara uygulanan vergi indirimi, yaratılan yeni çalışma imkanları ve mesafelerin yakınlığı sayesinde bölge gündüz yoğun bir kullanıma ve çevre ülkelerden gelen emek hareketine sahip. En uzak sınır kasabasının bir saaatlik mesafede olduğu düşünülürse, araba, tren veya otobüslerle sınıra ulaşmak zor değil. Ayrıca bu hareketi desteklemek için yeni açılışı yapılan hızlı tren hattı ve yoğun uçak trafiği de mevcut. Son yıllarda bu hareketli nüfusu bölgede tutabilmek için yeni sosyal donatılar: konutlar, avrupa okulları, spor tesisi gibi yapılar inşa edilse de Kirchberg ve hatta tarihi kent merkezi de dahil, geceleri ve haftasonları boşalıyor ve sessizleşiyor.

2007 Avrupa Kültür Başkenti Lüksemburg
Ana hatları ile Lüksemburg kentini tanımladıktan sonra, bu noktada iki farklı dönemde AKB seçilen bu kentin her iki süreçte de nasıl seçildiğine ve bu süreçleri nasıl değerlendirdiğine bakabiliriz. Lüksemburg 1995’te ilk olarak AKB seçildiğinde, kültür kurumları ve etkinlikleri bakımında oldukça yetersiz bir noktada ve kültür başkenti ünvanını da bu eksikliklerini gidermek adına kullanıyor. Bu süreçte bu amaçla inşa edilen ve bugün de faaliyetlerini sürdüren bir çok kültür kurumu Casino Lüksemburg, National Theatre, Kent Tarihi Müzesi gibi yapılar da kente kazandırılmış oluyor.


2007 AKB Sembolü “Mavi Geyik”
Fotoğraf: Aslı Kıyak İngin

2007’ye gelindiğinde ise Lüksemburg, çevre bölgesi ile birlikte AKB olarak tekrar seçiliyor. İlkinden farklı olarak çevre bölgede kültürel işbirliklerini ve birbirine entegrasyonu hedefleyen çalışmalara ve etkinliklere ağırlık veriliyor. 2007 AKB sembolü olarak “mavi geyik” seçilmesinin ardında çevre bölgeleri de içine alabilecek ve ortaklaşa sahiplenilebilecek ulusötesi bir sembolün olması yatıyor. Kent ve çevre bölgelerde karşınıza çıkan mavi geyik levhaları, o bölgede bir AKB etkinliği olduğu bilgisini veriyor ve kentteki AKB sürecini vurguluyor.


“All We Need” Sergisi
Fotoğraf: Aslı Kıyak İngin


Lüksemburg 2007 AKB ölçeği ve süreciyle İstanbul’a da önemli ipuçları veriyor. Kendisi ile AKB süreci hakkında görüştüğümüz AKB iletişim sorumlusu Valerie Quilez ‘in belirttiği gibi süreç boyunca özerk bir çalışma ekibi olarak, belediyeden bağımsız ve yanyana durarak çalışmalarını yürütüyorlar. Sadece bütçe konusunda belediyeye bağlılar. Bu süreçte çevre bölge ve sınır ülkeleriyle birlikte çalışma alışkanlığı geliştirdiklerini, bunun da farklı ülke bürokrasileri ve farklı AKB sahiplenişleri sebebiyle çok da kolay olmadığını dile getiriyor. 500 proje ve ve buna bağlı 5.000 etkinliğin çok farklı yaş ve hedef grubunu içerecek çeşitlilikte olduğunu dile getiren Quilez etkinliklerin merkez ve çevre bölgelere dağıldığını da bildirerek, bu sayede AKB hedefleri arasında yer alan % 05’lik kültürel etkinlik katılımını da %20’lere çekebildiklerini ekliyor ve son 5 sene içerisinde inşa edilen Flarmoni Binası, Modern Sanatlar Müzesi gibi kültür yapılarının da AKB sürecine önemli katkıları olduğunu söylüyor.

2007 AKB kapsamında Trans(ient) City Projesi
2007 AKB sürecine baktığımızda etkinlik sayısının çokluğu, devamındaki yıllarda bu ortamın nasıl sürdürülebileceği sorusunu gündeme getirdiğimizde aynı zamanda stratejik ve uzun soluklu projelerin kent için de önemi ortaya çıkıyor. Bu tür projeler arasında endüstriyel mirasın kültür aracılığı ile dönüşümünü destekleyen projeler olduğu gibi, içinde yer aldığımız Trans(ient) City Projesi de böyle bir yaklaşıma sahip.


Trans(ient) City Projects
Urban Landmars/ Kent Nirengileri
Xu Tan / Jiu Yue Jiu De Jiu
Fotoğraf: Banu Tomruk


2007 AKB Lüksemburg kapsamında yer alan ve Hou Hanru kuratörlüğünde yürütülen Trans(ient) City Projesi 3 alt başlıktan oluşuyor: Urban Landmarks/Kent Nirengileri, Community Life/Toplumsal Hayat ve Urban Lab/Kent Atölyeleri. Herbir başlık kentteki geçicilik kavramı üzerine kurulu olsa da aslında diğer AKB etkinliklerinden farklı olarak kentin kendisi ve geleceği üzerine açılımlar yapıyor. Bu noktada Toplumsal Hayat Projeleri; kentin terk edilmiş ve izole olmuş alanları için yeni bir hayat sunmaya ve yerel toplulukların kültürel vizyonlarını genişletmeye çalışırken; Kent Nirengileri de kentin kilit noktalarında gerçekleştirilen bir seri mimarlık ve sanat projesi ile ve bu yoldan geçici bir kent nirengisi yaratılmaya çalışılıyor.

Kent Atölyeleri de kente farklı ve yeni bakışlar sağlayacak 3 haftalık bir buluşma ortamında, kentin sahip olduğu verileri değerlendirerek, geleceği için yeni açılımlar oluşturuyor. Kentin üniversitesi yok denecek kadar küçük ve yeni. Bu noktada “Urban Lab” eksikliği hissedilen üniversite ve genç-dinamik düşünce ortamını, geçici olarak kentte yaratmış oluyor.


Trans(ient) City Projects
Urban Lab 2 / Kent Atölyesi
Fotoğraf: Aslı Kıyak İngin

İçerik olarak Urban Lab 2: Ulaşım Altyapıları
02-23 Haziran’da gerçekleşen Urban Lab serisinin 2.cisinde belirlenen başlık “Transport Infrastructures” yani “Ulaşım Altyapıları” idi. Başta çok teknik gibi gelebilir, ama atölye içinde konu daha kavramsal bir boyutta ele alındı. Bu üst başlığa, FCJZ Çinli Mimarlık Ofisi “Re-construction of Time” yani “Zamanın Yeniden İnşası” adıyla başka bir başlık daha ekleyerek konuya farklı bir açılım sağladı.

 
Fotoğraf: Aslı Kıyak İngin

Mimari ofis tarafından altı çizilen çerçeveye bakıldığında; Günümüz kentleri hareket, hız ve verimlilik üzerine kurulu. Teknolojik gelişmelerin kent içi ve kentler arası zaman ve mekan boyutunu değiştirildiği bu ortamda, ulaşım altyapı sistemlerinin kalitesi de programa uyumu ve hızı ile ölçülüyor. Bu noktada bu hareket sistemleri nasıl ortak bir kent deneyimine ve kamusal mekana dönüşebilir, başkalaşabilir? Ulaşım alt yapılarının tek amacı dakiklik ve verimlilik midir? Soruların ardından, atölye ile ulaşım alt yapıları üzerinden kentte gecikmeler, geçici organizasyon modelleri ile geçici müdahaleler yaratarak, yeni kent deneyimlerine ulaşılması ve potansiyellerin ortaya çıkarılması hedeflendi. Bu yaklaşımda “Gecikme” negatif anlamıyla değil daha çok kente yeni deneyimler kazandıran bir araç olarak ele alındı. 

 
Fotoğraf: Aslı Kıyak İngin

Kuşkusuz brief ile verilen “gecikme” kavramı üzerinden Lüksemburg’a baktığımızda bir metropol kentinde yaratacağı etkiden çok farklı bir karşılığa sahip olacağını görüyoruz. Büyük kentlerde gecikmeye kimsenin tahammülü yokkken, Lüksemburg’da zaten mevcut durumda gecikmeler yaşanırken bu durum sistemi kullananları çok da rahatsız etmiyor. 

 
Fotoğraf: Aslı Kıyak İngin

Lüksemburg’da, hükümet ve belediye, ulaşım konusuna önem vererek yatırımlar yapıyor. Bu konuda açılan yarışmalar, yapılan vizyon toplantıları ve halkın davet edildiği proje tanıtım toplantıları bunun bir göstergesi. Haziran ayında açılan hızlı tren bu değişimin sinyallerini veriyordu. Yeni açılacak istasyon binası, tramway projesinin tekrar hayata geçirilmesi ve yeni yapılacak kent asansörleri de bu stratejinin bir parçası. Tüm planlanan bu ulaşım projelerine bakarak kent gerçekten böyle bir altyapıya ihtiyaç duyuyor mu diye sorguluyoruz. Bu noktada atölye kapsamında ele alacağımız projelerde yeni bir ulaşım alt yapısı önermekten çok, mevcut ulaşım altyapıları üzerinden kente neler katabiliriz diye düşünmeye başlıyoruz.

Atölye Süreci ve Yöntemi

Atölyeden Çalışma Detayı
Fotoğraf: Inkyeong Kim


Her Urban Lab atölyesinde olduğu gibi uluslararası bir mimarlık ofisi genel çerçeveyi ve atölye içeriğini oluşturuyor. Urban Lab 2’de Agence FCJZ adlı Çinli Mimarlık Ofisi Urban Lab 2’nin içeriğini belirledi ve takip etti. FCJZ Çin’deki ilk özel mimarlık bürosu olarak 1993’te kurulmuş, çok farklı ölçeklerde ve konularda çalışmalar yürütüyorlar.


FCJZ Mimarlık Ofisi’nden Yung Ho Chang
Fotoğraf: Aslı Kıyak İngin

Kurucularından olan ve atölyenin son haftasında bize katılan Yung Ho Chang, aynı zamanda MIT Mimarlık Bölümü’nün de başkanı. Mimarlık Ofisi dışında, projenin bu dönem atölyede yürütücüsü, Domus Akademi’den Virginia Giandelli-Maurizio Bortolotti oldu. Bu dönem atölyeye katılan okullar: Fransa’dan L’École Supérieure d’Art et de Design de Reims, İtalya’dan Domus Akademi, İstanbul’dan İstanbul Bilgi Üniversitesi Tasarım Kültürü ve Yönetimi Sertifika Programı ve Sahne ve Gösteri Sanatları Yönetimi Bölümü, Berlin’den Bauhaus Kolleg oldu.


Domus Akademi’den Virginia Giandelli
Fotoğraf: Aslı Kıyak İngin


Atölye başlangıcında Trans(ient) City Projesi hakkında Hou Hanru; atölye başlığı ve çerçevesi ile ilgili FCJZ Mimarlık Ofisi adına Juan Du bir konuşma yaparak süreci başlattılar. Ardından atölye başlıkları üzerinden ve Lüksemburg ile ilgili ilk gözlemler ardından tartışmalar başladı. Mimarlık Ofisi sürecin başında ve sonunda atölyeye gelerek, diğer zamanlarda ise internet üzerinden süreci ve projeleri takip etti, kritiklerde bulundu. Bizler Domus Akademi’den gelen yürütücümüz Virgina Giandelli ile kenti, çevre bölgeleri, sınırları gezerek, kenti ve ulaşım sistemini anlamaya ve deneyimlemeye çalıştık. Bu arada kent tarihi müzesi, yeni merkez planlama ofisi ile görüşme ve kent vizyonu toplantılarına katılarak kentin kendi iç işleyiş ve bilgilendirme ağına dahil olduk. Böylece kenti verilen üst başlık ve çizilen çerçeve altında değerlendirmeye, belli kavramlar oluşturmaya başladık. Bu kavramları gruplayarak, ortaya çıkan 3 ana başlık altında, herkes kendi başlığını ve grubunu seçti.

- Borders/Sınırlar
- Connections/ Bağlantılar
- Cultural Transportation / Kültürel Ulaşım

Birlikte yapılan tüm bu tartışmalar bütün grupların ve projelerinin ortak bir dil bütünlüğünde olmasını sağladı. Grup çalışmaları ardından bu kavramlar daha özel proje başlıklarına dönüştü.

- Golf the City
- ECC Border Police / AKB Sınır Polisi
- Bridgecity / Köprü Kent

Grup Çalışmaları sırasında Mimarlık Ofisi ile iletişimi blog sayfası üzerinden sürdürdük. Yapılan çalışmalar her gün bloğa aktarılarak, çalışmanın ve sürecin günlüğü tutuldu. Mimari Ofis ile messanger üzerinden kritik aldık. Bu yöntem teknolojik bir avantaj ve iletişim aracı olsa da yer yer yanlış anlamalar sebebiyle uzayan diyalog metinlerine dönüşebildi.

Urban Lab 2 - Projeler
Her grup projesini iki temel başlık olan “ulaşım altyapıları” ve “zamanın yeniden inşası” üzerinden geliştirerek kent için yeni deneyim alanları yarattı.

Golf The City 


UrbanLab 2007 İnternet Sitesi

Oyun, değişim, peyzaj, çeşitlilik, çok dillilik, katılım, gibi kavramlardan yola çıkılan bu projede, kent mekanı bir golf alanı olarak görüldü ve kullanıma sokuldu. Proje, beklenen gecikmeyi kenti gezerek ve kullanarak bir deneyim anı olarak yaratmaya çalıştı. Kentin algılanması için sunulan alternatif yolla, Kent bir oyun alanı ve golf labarutuvarı olarak görüldü ve kent golfünün kuralları Lüksemburg kentine uyarlanmaya çalışıldı. Öncelikle algıları değiştirmeyi hedefleyen bu yaklaşımda, kent ile ilgili farklı kullanım ve algılara sahip kişiler arasında ortak kültürel bir kimlik ve payda oluşturulmaya çalışıldı. Bu yaklaşımla kentteki zaman algısı da değiştirilmiş oldu. Farklı bölgeler, topografyalar ve noktalarla insanlar arasında ilişkilerin kurulması hedeflendi. Bu sistemde her oyuncu kendi rotasını oluşturabiliyor ve Kent içindeki panellerden bilgi alabiliyor. Hazırlanacak web-google map üzerinden rotalar belirleyebiliyor ve ekleyebiliyor.

ECC Border Police


UrbanLab 2007 İnternet Sitesi

Bu projede, Lüksemburg’un Belçika-Arlon, Almanya-Trier, Fransa-Thionville sınır noktalarında işlevsiz kalmış sınır yapılarını değerlendirerek Lüksemburg’da çalışan ve komşu ülkelere geri dönen 120.000 kişiyi hedefleyen bir gecikme yaratılmaya çalışıldı. Günümüzde bu sınır ve kontrol noktaları artık eskisi gibi herhangibir gecikme ve yavaşlatma yaratmıyor. Bu noktada AKB Sınır Polisi adı altında yeni bir sistem devreye sokularak, kontrol noktalarında yavaşlatma ve dolayısıyla gecikme sağlanıyor. Sınır Polisinin rastgele durduğu arabalara 2007 AKB Lüksemburg bilgisi ve broşürleri veriliyor, yeni etkinlikler bildiriliyor. Dinlemek ve beklemek istemeyenlere de arabalarına yapıştıracakları mavi geyik sembollü bir etiket belli bir meblağ karşılığında veriliyor. Bu çalışmada mevcut ulaşım altyapısı olarak sınır noktaları ve arabalar ele alınırken, AKB ile de ilişki kurulması hedeflendi ve bu konuda bir farkındalık yaratılması için sınır noktalarında kısa süreli gecikmeler yaratılmaya çalışıldı. İsteyenler de para karşılığında bu gecikmeye maruz kalmadan, ama AKB etiketini de arabalarının camında taşımak suretiyle sürece katılıyor.

Bridgecity


Fotoğraf: Aslı Kıyak İngin

Bu projede, kentteki ulaşım altyapıları üzerinden deneyim yaratılmasına çalışılırken gecikme yaratmak yerine; mevcut zamanı ve ulaşım altyapılarını değiştirmeden, algı ve deneyimlerin nasıl değiştirilebileceğine odaklanıldı. Kentin imajında, akılda kalan en önemli sembollerden biri olan “köprü”, bağlantı üst başlığının kentteki karşığı olarak ele alındı. Metafor olarak kullanılan “köprü” kavramı, hem bu kentteki fiziksel köprü fazlalığına hem de kurumlar, insanlar ve mekanlar arasındaki kopuklukları işaret ediyordu. İnsanlarla insanlar, mekanlarla mekanlar, mekanlarla insanlar, biribirinden kopuk bölge ve toplulukları bir araya bağlayacak bir köprüye ihtiyaç vardı. Ulaşım alt yapıları üzerinden bu nasıl çözülebilirdi? Grup, aynı zamanda bu yolda geliştirecekleri projenin gerçekleşebilir boyutta ve basitlikte olmasını; yapılacak çalışmanın en azından ilk adımlarının kentten ayrılmadan gerçekleştirilmesini ve kentten gelecek tepkilerin de bir şekilde görülmesini hedefledi. İnsanlara ulaşım altyapılarının aynı zamanda bir bağlantı aracı olduğu gösterilmeye çalışıldı. Farklı bir çok bölgeyi bir hat üzerinde bağlayabilen, toplu ulaşım aracı olarak çok farklı grupları aynı anda içeren “otobüsler” üzerinde duruldu. Bir buluşma noktası, bağlayıcı ve “hareketli köprü” olarak otobüsler...

Üç adımdan oluşan projenin ilk adımı grafik ağırlıklı bir kent kampanyası idi ve insanları otobüsün anlamı üzerine düşündürmekti. Bu amaçla bir slogan geliştirildi: “it’s not a bus, is a moving bridge” yani “Bu bir otobüs değil, yürüyen bir köprüdür”. Bunun için kentte bizlere verilen poster alanları kullanıldı ve minik etiketlerle bu kampanya desteklendi. Projenin ikinci adımı her otobüs hattı için ayrıca geliştirilecek ve iki haftalık seriler halinde yayınlanacak “çok amaçlı ve etkileşimli bir kart” oldu. Bu kartın bir yüzü bulunduğu hat boyunda yer alan bazı anıtlar, nirengiler, önemli binalar, etkinlikler, hikayeler, dükkanlar, otobüs durakları ve insanlar hakkında bilgi verirken; kartın diğer yüzünde, geri bildirim bölümüne yeni tavsiyeler, hikayeler, kent dedikoduları yazılabiliyor ve kart aynı zamanda bir kartpostal işlevi de görebiliyor. Bu kartın o hat boyunca tüm bu geçici, değişen, sabit bilgileri kapsayabilen bir hikaye üzerinden basit anlaşılır, dostça ve karikatürsel bir anlatımı söz konusu. İsteyen bu doğrultuda kendi hikayesini oluşturabilir ve bu hikayeler bir sonraki sayıda yayınlanabilir. Üçüncü adım da bu kartın kentteki hayat çizgisi. Otobüs durağındaki kutulardan alınan kartın, otobüste okunması, kişisel eklemelerin yapılması, bırakıldığı noktalarda başkalarının alıp bunu paylaşması, hatta kartpostal olarak başka bir kente atılabilmesi. Böylece kartın kentte izlediği yol da köprü kurmak için başlı başına bir araç olabiliyor.

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.