Ankara’da Kuğulu’daki kavşak yapımı işi, belediye yönetimi hakkında kesin kanaat oluşumu için yeterliydi aslında.

Bir kavşak işini yönetemeyen, dört milyon insanın yaşadığı bir kenti bazı yönlerden yönetmeye talip olmuştur. Aşağı yukarı 15 yıldır da yönetim makamında…

Hemen söyleyelim: Sorun temelde.

Temel konuda sorun var: Kentli haklarına saygı!

Kente ve kentli haklarına karşı kendisini sorumlu hissetme konusunda sorun var.

Bir kişiye, “Elinize bir A- 4 büyüklüğünde kağıt alın ve (y) harfi biçiminde yeraltı ve yerüstü geçişleri olan bir düzenlemeyi çiziniz” deseniz, önce “Neden” diye sorar. “Neden buraya kavşak yapıyoruz? Ankara’nın prestijli, en ünlü, büyükelçiliklerin bulunduğu, geniş yaya kaldırımları ile rahatça yaya olarak gezintilerin yapılabildiği, tarihsel anlamı olan bir mekana tünel kazmak da nereden çıktı?”

Sorar...

Varsayalım ki, kararın doğruluk ve yerindelik boyutunu aştık.

İnsan aklı sorar; yayalar ne olacak? 25-30 cm’lik yaya yolu olur mu? Yayaların can güvenliği ne olacak?

Daha plan, proje aşamasında sorulacak sorular bunlar.

Sorulmadı.

Kazma vuruldu ve yapı, söylenen ve vaat edilenden yaklaşık 4 ay sonra bitti. Sonra anlaşıldı ki kazalar olacak.

Çankaya’dan Atatürk Bulvarı’nı kullanarak Tunalı Hilmi Caddesi’ne girecek olan motorlu taşıt sürücüleri, tünele girmeden ve kendi yönlerindeki (şeritlerindeki) yolda ilerlemeden en sağdan en sola geçiş yapacaklardır. Doğal ki, o arada kaza riskini de göze alacaklar. Kaldırımları 25-30 cm olan yol da taşıt trafiğine kapatılacak. Ya Cinnah yönüne gidecek (y) harfinin sağda kalan kanadını kullananlar ne yapacak? Onlar için açılan yol da kapatılacak. Zira Çankaya istikametine doğru Cinnah Tüneli’ne Atatürk Bulvarı’ndan giren ve İsveç Büyükelçiliği çıkışına gelen araçlar, sollarından gelen araçlarla çarpışma riski altında kalacaklar.

İnşaat bittikten sonra soruldu:
- Bu risk karşısında ne yapalım o zaman?
- Soldan gelen yolu kapatalım. Cinnah’a çıkışı iptal edelim.

Bu da ikinci iptal oluyor. Gelelim bir zihniyeti başka yönleriyle de ortaya koyan uygulamaya.

Eski TRT binasının, ABD Büyükelçiliği’nin ve cadde üzerinde de Avusturya ve Rusya büyükelçiliklerinin bulunduğu bölgedeki kavşak düzenlemesi, projede Avusturya ve Rus büyükelçiliklerinin sınırlarına tecavüz edecek şekilde hazırlanıyor.
Bu bir hata ve belediyenin onayı ile hazırlandığı da belli. Avusturya’nın izni inşaat bittikten sonra alınıyor. Ama Rusya izin vermiyor. Ama o arada kavşakların açılışı yapılıyor. Çankaya istikametinden Eskişehir yoluna sapacak araçlar, (u) dönüşü yapıp belki de geldikleri yol kadar gidecekler ve Kuğulu’dan tekrar Atatürk Bulvarı’nın öteki kısmına geçecekler. Trafik ışıklarında 30 saniye beklemenin dolar cinsinden fiyatını hesaplayan Gökçek, her bir aracın bir yıla yakındır her gün kaybettirdiği en az 10 dakikaların ve o dakikalardaki tükettiği akaryakıtın dolar cinsinden tutarını hesaplamış mıdır acaba?

Burada olan da öngörüsüzlük, plansızlık ve hukuktan yoksunluk anlayışıdır.

Kent de böyle yönetilmektedir.

Kentin ve kentlinin su sorunu da…

Kazma kültürü egemenliğini sürdürmektedir.

O nedenle hiçbir sorumluluk duyulmamaktadır.

İstifa diye bir şey siyasal kültürde bulunmamaktadır. Hatadan, yanlıştan kendisini sorumlu hissetme diye bir pratik yok.
Pişkinlik had safhada…

Öngörüsüzlük. Plansızlık.

Aynı, sorumluluktan uzak anlayışlar.

Ankaralıların işi Allah’a kalmış!