Haberler

Yeni Gelenler için İstanbul’un Emlak Karmaşasında Bir Yardımcı

Tarih: 22 Ağustos 2007 Kaynak: Herald Tribune Yazan: Susanne Fowler Çeviren: Dila Sel, Şebnem Şoher

Boğaz’daki hızla büyümekte olan İstanbul kenti oryantal gizemiyle yüzyıllar boyunca batılıları büyülemiştir. Bugünün ziyaretçileri daha çok geçip giden turistler olsa da, bazıları Avrupa ve Asya’nın uçlarında yer alan bu yorucu fakat bir o kadar da moda şehirde kalmak isteyecek kadar etkilenebiliyorlar.

Bu yeni sakinlerin elbette kalacak bir yere ihtiyaçları var. Bir çoğu İstanbul’un eski Avrupalı bölgelerinin mimarisi ve hayat dolu kafe tarzından etkileniyorlar ve son derece “egzotik duyulan” Cihangir, Galata ve Tophane gibi bölgelerde kendilerine daire arıyorlar.

Ancak yasadışı inşaatlar ve takip edilmesi imkansız mülkiyet belgeleriyle sarılmış bu kentin labirentlerinde yön bulmak için yardım gerekiyor. Tam da bu noktada Kezban Mert gibi gayrimenkul uzmanları devreye giriyor.

39 yaşındaki Mert, 17 yıldır burada kişilerle emlak eşleştirme işini sürdürüyor. Müşterilerinin içinde düşük bütçeli Türk öğrenciler de var, görece daha varlıklı olan ve tercihen deniz manzaralı birer dilim tarih satın almayı uman yabancılar da... Son zamanlarda, tüm Dünya’nın Türkiye’ye çevrilmiş gözleri nedeniyle gayrimenkul fiyatları yüksek ve satışlar oldukça yavaş. Mert yine de kaderinin başarılı olmak olduğunu düşünüyor. “Allah yardım eder.” diyor.

Antik kentte modern bir iş kadını olan Mert geleneksel Türk alışkanlıklarını, zehir gibi satış üslubuyla birleştirmeyi başarıyor. Takım sandığı, cep telefonu, internet ve iyi tavırlardan oluşuyor. Başında, resmi olarak seküler olan bu ülkede kimileri tarafından politik bir jest olarak algılanan renkli, ipek bir başörtüsü taşıyor. Ancak Mert bu aksesuarı kendi İslam inancıyla ilişkili kültürel bir ifade olarak görüyor.

Kezban Mert, bu 15 milyonluk kalabalık kentte, Pazar hariç her gün, satış bölgesinin düzgün olmayan kaldırımlarında hızlı hızlı yürüyor. Depremler ve terör saldırılarının yanı sıra, askeri darbeler ve mali krizlerle sarsılan bir ülkenin istikrarsızlığının metaforu olabilecek bir bölge olan Cihangir çevresindeki tepelik bölgelerde iş gerçekten de inişli çıkışlı.

Mert’in faaliyetleri akış halinde. Avrupa Birliği, katılım müzakerelerini başlatmayı kabul etmeden önce dahi emlak fiyatları artmıştı ve sürecin Kıbrıs ve insan hakları gibi çeşitli sorunlarla sekteye uğramasına karşın bir düşüş yaşanmadı. Gündemdeki popüler bir Türk-Ermeni yazarın katledilmesi olayı ise belirsizliğe bir madde daha eklemiş oldu.

Mert, Beyoğlu’na odaklanmış durumda. Beyoğlu Taksim Meydanı’ndan Galata Kulesine dek uzanan, çok uzun süre Hıristiyanlar ve Musevilere ev sahipliği yapan tarihi bir semt. Beyoğlu aynı zamanda yoğun bir eğlence bölgesi. Mert’in ofisi gösterişli bir teras lokantasının arkasına neredeyse saklanmış ve bir Katolik Kilisesi’yle bir elektronik müzik kulübünün arasına sıkışmış. İçeride, büyük elektrikli bir ısıtıcı soğuğu uzaklaştırıyor. Hardal rengi duvar kağıtları soyuluyor ve floresan aydınlatma mekandaki her şeye yeşilimsi bir renk veriyor. Hem sabit telefonu hem de cep telefonu sürekli çalıyorlar. Telefonu Türkçe cevaplıyor, Türkçe kendisinin tek dili. “Çok güzel bir daire,” diyor arayana. “Çok temiz. Hiç sorunsuz. İkinci Katta. Son derece güvenli.”

Masasının arkasındaki duvarda, modern Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün cama çizilmiş bir resmi ve yaklaşık 20 anahtarı üzerinde barındıran ahşap bir plaka yer alıyor. Karşı duvarda ise, sertifikalı bir emlak komisyoncusu olduğunu gösteren çerçevelenmiş belgeler asılı.

Mert telefon görüşmeleri arasında sütlü neskafesini içiyor ve durmadan gelip giden ziyaretçilerle konuşuyor. Bu ziyaretçilere 44 yaşındaki uzun boylu ve kalın bıyıklı bir adam olan kocası Mehmet de dahil. Kendisi marangoz olarak çalışıyor ve yakında emekli olmayı umuyor. Üç çocukları var.

Mert, kendisine komisyon borcu olan bir müşteriye ulaşmaya çalışıyor. Tekrar arıyor, ancak şansı yok. Kafasını sallayıp uzaklara doğru bakarak,“Telefonunu kapatmış.” diyor. Duvarda asılı olan resmi bir vergi planına göre aylık kira bedelinin bir yıllık karşılığını ya da satış gelirinin %6’sını alması gerekiyor. Ancak bu bile pazarlığa açık. İnatçı müşteri, Mert’e 2.500 YTL, yani 1.742 Dolar borçlu. Üstelik bu fiyatı pazarlık yaparak 4500 YTL’den düşürmeyi başararak elde etmiş. Resmi asgari gelirin yaklaşık 238 Dolar’a karşılık geldiği bir ülkede toplam geliri fazla olsa da, ortaokul eğitimi olan Mert için kayıp hatırı sayılır miktarda.

Fakat şimdi, yeni bir müşteri geliyor ve üniversite öğrencisi olan iki yeğeni için kiralık daire aradığını söylüyor. Mert, tam aradıkları şeyin onda olduğunu söylüyor ve iş yerinden, kendi ofisinin “kiralık” afişleriyle kaplanmış, bir kaç blok ötedeki apartmana doğru yola çıkıyorlar. Tek odalı, mobilyalı ve merkezi ısıtmalı dairenin kirası aylık 1.000 YTL. İçeride, buzdolabının kapağını açıyor. Dolabın yeni olduğunu ve gayet iyi çalıştığını söylüyor. Banyo, küçük olmasına karşın yeniden fayans kaplanmış. İçinde bir de çamaşır makinesi var ve hala fazladan ardiye mekanı kalıyor. Yatak ve oturma odalarının camlarında parmaklıklar var. “İyi ve güvenli,” diye ekliyor. Apartmandan hafif bir kanalizasyon ve gaz kokusu yayılıyor. Müşteri mekanı seviyor ancak kararın yeğenlerine ait oldugunu söylüyor ve indirim istiyor. Dışarıda el sıkışılıyor. Küçük semtin tüm sıcaklığıyla birbirilerine abi-kardeş şeklinde hitap edip ve tekrar görüşecekleri konusunda anlaşıyorlar. Karanlık çöküyor, Mert normalde sabah 9’dan akşam 6’ya kadar çalışıyor ama o gece kaçırdığı komisyonu almak umuduyla geç saate kadar kalacak. Saatini tekrar kontrol ediyor, ancak hala cevap yok. Mert içini çekiyor ve asistanından herkes için kahve getirmesini istiyor.

“Burada çalıştığım 17 yıldan beri mahalle çok değişti” diyor Kezban Mert. “Burası uyuşturucu ve travestilere alışkın bir bölge ama çevre oldukça düzeltilmiş durumda artık daha güvenli ve çok daha güzel. Benim müşterilerimin yaklaşık %50’si Türk %50’si yabancı olarak ayrılıyor.”

Mert, mal sahibinin genelde yabancıları tercih ettiğini, çünkü onların Türkler’den daha fazla para ödediklerini ve kiranın arttırılmasına izin verdiklerini ekliyor. Yabancıların özellikle cumbalı pencereleri olan, geniş girişli, eski seramiklere ve özellikle manzaraya sahip tarihi detayları olan eski binaları istediğini ancak Türkler önceden bunları gördükleri için, bu detayları çok fazla önemsemediklerini ve daha çok temiz binalar istediklerini belirtiyor Mert.

Enflasyon bütün milletleri olumsuz etkiledi. Resmi Türkiye Hükümeti, Ocak ayında enflasyon oranının % 9.9 olduğu belirtilirken, mülk fiyatları mal sahiplerinin düşüncelerine göre artıyor ve karşılaştırlabilir değerlerle bir bağlantıları yoktu.
Büyük bir gayrimenkul şirketi olan TURYAP, İstanbul’daki apartman fiyatlarının geçen yıla göre %120 arttığını belirtiyor. Fakat çeşitli nedenlerden dolayı piyasadaki gerçek durumu değerlendirmek zor. Vergiden kaçmak için Mortgage sistemi ile alımı değil de nakitle alım tercih edilmesi bu nedenlerden biridir. Türkiye Merkez Bankası’na göre yabancılar, 2005 yılında Türkiye’ye gayrimenkul için 1,8 milyar Dolar yatırdılar. Ancak bu nakit satışın hesapları değildi. Diğer tahminler, grafiği 4 milyar Dolar’a kadar yükselttiler. Türkiye Büyük Millet Meclisi mortgage sistemini modernize etmeye çalışırken gazeteler yıllık %25 faiz oranında finansal destek sunan banka ilanlarıyla doluydu. Bu da açıkça peşin para ödemek isteyen alıcları ve düşük vergileri engelledi.

Mert’in kendi evi ise, mütevazı ancak sokaklarda futbol oynayan çocukların ve pencereden bakkala ekmek getirmesi için bağıran komşularla dolu bakımlı bir Cihangir apartmanı. Aile, iki yatak odası ve bir banyosu bulunan ve toplam 73 metrekare olan bu daireyi 15 yıl önce 2.500 YTL'ye satın almış şu anda aynı daire 170.000 YTL'ye satılabilir. Ama Mert öyle bir niyeti olmadığını söylüyor.

Ofisinin arka tarafında, televizyonda Adana’da okula gitmek yerine pamuk toplamayan bir gencin aylık 50 YTL aldığına dair bir haber yayınlanıyordu. Saat akşam 8’i geçerken Mert yorgun gözüküyordu ve sahibiyle ödenmemiş komisyonu konuşmak için barı ziyaret etmeye karar verdi.

Para kazanmanın bazen kolay bazen de çok zor olduğunu belirten Mert, şöyle diyor: “Sakin kalabilmek için yeterince kendine güveniniz olmalı. Sabırlı olmalı ve kısmetinize güvenmelisiniz.”

YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.