Haberler

Antalya surlarının trajik yıkım öyküsü

Tarih: 22 Ağustos 2007 Kaynak: Akşam Yazan: Mustafa Kozak
Suna İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü Müdürü Arkeolog Kayhan Dörtlük, Antalya’da 1930’lu yılların başında sur duvarlarının hikayesini trajik bir yok ediliş öyküsü olarak nitelendirdi. Surların yıkılışıyla ilgili belgelere ulaşan Dörtlük, bu konudaki belgeleri Taç Vakfı’nın ‘Türkiye’de Risk Altındaki Doğal ve Kültürel Miras’ başlığını taşıyan anı kitabında yayınladı. Kayhan Dörtlük, makalesinde surların “Şehir meltem almıyor” gerekçesiyle yıkıldığını söyledi. Ancak bu yıkımın gerçek nedeninin meltem olmadığını belirten Dörtlük, “Antalya’nın şehir surlarının yıkılış, trajik bir yok ediliş öyküsüdür. Dönemin belediyesi, şehir meltem alamıyor diyerek insan sağlığını gerekçe gösterip surları yıktırmaya başlıyor” dedi. Dönemin müze müdürününü yıkıma engel olamadığını ifade eden Dörtlük, “Antalya Müzesi’nin kurucusu Süleyman Fikri Bey de kentin binlerce yıllık surlarının yıkılmasına bir müze müdürü olarak engel olamıyor. Belediye bu yıkım işini de Çingene Hasan lakaplı birine veriyor. Çingene Hasan Mermerli’deki surları yıkarken taşların altında kalarak hayatını kaybediyor” diye konuştu. O dönemde yıkım olaylarını yerinde incelemek üzere Antalya’ya Asarı Atika (Eski Eser) Müfettişleri gönderildiğini bildiren Dörtlük, “Dönemin tanınmış Arkeologlarından Aziz Ogan ile Remzi Arıktan oluşan bu müfettişler, bir rapor hazırlıyor. Aziz Ogan Perge Antik Kentinin ilk kazılarını yapan Prof. Dr. Jale İnan’ın babasıdır. Remzi Arık ise Anadolu Selçukluları konusunda uzmanlığıyla tanınan Prof. Dr. Oluş Arık’ın babasıdır. Bu iki müfettişin hazırladığı raporda, Antalya kasaba surlarının muhtelif devirlere ait olduğu ve üzerlerinde Selçuklu kitabelerinin bulunduğu için çok önemli olduğu belirtiliyor” dedi.

Arkeolog Kayhan Dörtlük, raporda belediyenin sağlıklı modern bir şehir bahanesiyle yıktırmaya karar verdiği bu surlardan satmak üzere taş ve arsa elde etmek istediğine de dikkat çekti. Dörtlük sözlerine şöyle devam etti: “Raporda belediyenin ‘Meltem alamıyoruz’ iddiası da tarihi Hadrianus Kapısı’nın önüne inşa edilen evin fotoğrafı gösterilerek çürütülüyor. Aziz Ogan ile Remzi Arık tarafından düzenlenen raporlardan aldığımız pasajlar Türkiye’de kültürel mirası koruma sorunlarının aradan geçen süreye rağmen yazışma dili dışında pek değişmediğini gösteriyor.”

Perge Taş İçin Yağmalandı
Öte yandan Antalya’nın Aksu Beldesi’ndeki Perge antik kentindeki birçok tarihi eserin de geçmişte taş temin etmek için yıkıldığı öğrenildi. Sahibi olduğu arazisinin altından tarih fışkıran Adnan Çoban, şu addiada bulundu: “Eskiden tuğla olmadığı için taş çok değerliydi. Köylüler, bir ev yapacağı zaman gelip tarihi eserleri yıkıyordu. Tarihi eserlerde kullanılan taşlar, yontuluk olduğu için ev yapmaya da çok elverişliydi. Bu yüzden her ev yapan Perge’deki tarihi eserleri yıkıyordu. Bu bölgedeki köy evlerinin neredeyse tamamı Perge’nin taşlarıyla inşa edildi. Hatta Aksu’daki Öğretmen Lisesi bile Pergenin taşlarından yapıldı.”

Antik çağdan kalma eserlerin bir başka binada yapı malzemesi olarak kullanılması konusu aslında binlerce yıl öncesine dayanıyor. Her gelen medeniyet kendisinden önceki döneme ait yapıların malzemesini kullanıyor. Arkeoloji dünyasında buna devşirme malzeme adı veriliyor.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.