Haberler

Denizin satışı ikinci bir emre kadar durduruldu

Tarih: 7 Eylül 2007 Kaynak: NTVMSNBC Yazan: Tülay Sağlam
Kemer’de sahilden 700 metre içerde 3 bin metrekarelik deniz yüzeyi bugün satılacaktı. Ancak Antalya Defterdarı, NTVMSNBC’ye Maliye Bakanlığı’nın ihaleyi durdurduğunu açıkladı. Hukukçulara, mimar ve mühendislere göre ise denizi satmak zaten imkansız.

Denizin satılacağı haberini, geçtiğimiz günlerde Antalya Defterdarı Hidayet Mat, rutin bir ihale haberi olarak kamuoyuna duyurdu. Mat, Maliye Bakanlığı’nın Antalya’nın Kemer ilçesinde atıl olan Hazine arazilerini satacağını, kıyıdan 700 metre açıkta, 3 bin metrekarelik deniz yüzeyine de, “kara manzaralı” tesis yapılması için ihaleye gidileceğini açıkladı. Ancak Antalya Defterdarı Mat, bugün yapılacak ihale öncesi bilgi almak üzere kendisini arayan NTVMSNBC muhabirine, “Maliye Bakanlığı öğle saatlerinde, ikinci bir emre kadar deniz yüzeyi ön izin ihalesini iptal etti” açıklaması yaptı. NTVMSNBC’nin görüşlerini sorduğu hukukçular, mimar ve şehir plancılarına göre; denizin satılması mümkün değil, satış yapılsaydı bile mahkemeden dönerdi.
Haberin devamı

Antalya Defterdarı Hidayet Mat, geçen hafta yaptığı yazılı açıklamada, “Kemer’de bir otelin deniz tarafında kalan bölümünde, sahilden 700 metre açıkta ve deniz yüzeyinin 2,5 metre altındaki kayalıklar üzerinde, 3 bin metrekare büyüklüğündeki bir alana, güneşlenme, seyir ve sportif amaçlarda kullanılmak üzere platform yapılması için deniz yüzeyinin satışının yapılacağını” bildirmişti.

3 Bin Metrekare Deniz 105 Bin YTL
Mat, 3 bin metrekarelik deniz yüzeyinin, 2886 Sayılı Kanunu’nun 51/g maddesi uyarınca “pazarlıkla ön izin ihale” bedelinin
Hidayet Mat

105 bin YTL olarak belirlediğini açıkladı. “Atıl hazine arazilerinin ekonomiye kazandırılması amacıyla, atıl vaziyette bulunup da el değiştiren bu taşınmazların reel sektör eliyle üretim faktörü olarak kullanılmakta olduğunu” anlatan Mat, böylelikle gelişme ve kalkınmanın itici gücünü oluşturan tasarrufun kolaylaştırıldığını vurgulamıştı.

“Deniz yüzeyinin satışı”, bugün, söz konusu alana, 1. Dünya Savaşı’nda kahramanlık gösteren Topçu Yüzbaşı Mustafa Ertuğrul anısına anıtmüze yapmak için girişimde bulunan bir firmanın, tam sonuç alacakken, alanın apar topar satışa çıkarılmasına tepki göstermesiyle gündeme geldi.
NTVMSNBC, şehir plancısı, mimarlar ve hukukçulara “Deniz satılabilir mi?” diye sordu:

Oktay Ekinci (Mimarlar Odası eski başkanı): Değil Deniz Sahil Şeridi Bile Satılamaz
Yürürlükteki Anayasaya göre bu satış olanaksız. Denizlerin, nehirlerin ve göllerin özel mülkiyete tahsisi mümkün değil. Satış yapılsaydı bile açılacak bir davayla yüzde yüz iptal edilirdi. Bırakın deniz yüzeyini, kıyıdan itibaren karaya doğru 50 metrelik şeritte dahi hem yasada hem Anayasa’da bu kural var. 80 Anayasası bu satışa izin vermiyor ama şimdi sivil anayasa hazırlığı var, belki orada bu satışı gerçekleştirecek düzenleme yapılabilir.

Dubai Prensi İsterse Denizlerini Satar
Dünyada örnekleri var, özellikle adalardan oluşan ülkelerde deniz yüzeyine platformlar kurmak gibi uygulamalar mevcut. Mesela Bakü’de deniz yüzeyinde petrol platformları var. Ancak deniz yüzeyinde turizm amaçlı tahsis ve satışın dünyadaki örnekleri ile Türkiye’deki örneklerini kıyaslamak çok da doğru değil. Çünkü Türkiye’nin hukuku başka, Dubai’nin hukuk başka.

Dubai’de denizler prense ait ve prens isterse denizleri de adaları da satabilir. Türkiye’de hukuk ve Anayasaya göre denizler ulusun ortak malıdır ve satılamaz. Bu satış gerçekleşseydi ve açılacak davalarda hazine haklı çıkıp, satış yargıdan dönmeseydi, Türkiye’de denizlerin parsel parsel satılmasının da önü açılırdı.

Prof. Mete Tapan (İTÜ Öğretim Görevlisi): Ekolojik ve Coğrafi Açıdan Sağlıklı Değil 
Turizmi teşvik gibi yasalarla dolgu alanlarında bir takım binalar yapılabiliyor ve inşaatlar için izin verilebiliyor ama denizlerin satılması kavramı genel ilke olarak doğru değil. Eğer buralar doldurulup dolgu alanı haline getirilecek ve bazı turizm aktiviteleri olacaksa bu ekoloji ve coğrafya açısından sağlıklı değil ama çok zorunlu hallerde böyle şeyler yapılabilir. Yani eğer yapılması muhakkak zorunlu ise ve başka da alan yoksa belki denizle dolgu yapılabilir ama satılamaz.

Osman Aydın (Mimarlar Odası Antalya Şube Başkanı): Kara Bitti Sıra Denizlere Geldi
Anayasa gereği denizi satamazlar. Biz şube olarak ilk satış yapılsaydı Kıyı Yasası ve Anayasa gereği dava açacaktık. Kıyı Yasası’nda değişiklik yapılması da gündemde. Bu değişiklikler ile denize inşaat da yapılmasına çalışılıyor. Bundan önce Kıyı Yasası’nın yönetmeliğine denize yapı yapılması ile ilgili madde eklenmek istendi ama dava açarak bu maddeyi iptal ettirdik. Anayasa bunların önündeki en önemli engel. Bunun için Anayasada yapılacak değişiklikler ile ilgili de sivil toplum örgütleri olarak ciddi girişimlerimiz olacak. Yani kara bitti, kıyılar bitti, sıra denize geldi. Bu bir danışıklı dövüştür. Muhakkak bir turizm yatırımcısının talebi ile olmuştur. Ama sivil toplum kuruluşları olarak bizler bu satışa zaten engel olur, izin vermezdik.

Ahmet Turgut (Şehir Plancıları Odası eski Başkanı): Kültürel ve Benlik Erezyonu
Bu büyüklükteki bir alan 3621 sayılı Kıyı Kanunu hükümlerine göre kullanılamaz bir alandır. Ben olaya sadece şehircilik açısından bakmıyorum, bir kültürel ve benlik erozyonuna uğradığımızı düşünüyorum. Dünyanın değişik kentlerinde bunun örnekleri var ama her şeyi paraya çevrilebilir, alınıp satılabilir bir değer olarak algılamamak gerekiyor. Yani her değerimizi satılabilir, kiralanabilir bir meta gibi görmemek gerekiyor. Oraya simge gibi bir anıt müze projesi düşünülmüştü ancak apar topar satışı gündeme getirildi. O anıtın turizm değeri belki daha fazla olur. Kaldı ki Antalya sahil bandında turizm için değerlendirilecek o kadar yer var ki..


Prof. Fazıl Sağlam (Maltepe Üniversitesi Öğretim Üyesi): Hiçbir Şekilde Satılamaz
3621 sayılı Kıyı Kanunu çok açıktır; kıyılar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Yani deniz yüzeyinin satılması mümkün değildir ve hiç bir şekilde özel mülkiyete konu olamaz.

Bakanlıktan "Durdurma Emri" Geldi
Antalya Defterdarı Mat ise, bilgi almak için kendisini arayan NTVMSNBC muhabirine sürpriz bir açıklama yaptı. Mat, “Maliye Bakanlığı’ndan bugün öğle saatlerinde bir faks geldi ve deniz yüzeyi ön izin ihalesi, ikinci bir emre kadar iptal edildi. Biz de şimdi Bakanlığın kararını bekleyeceğiz” dedi.

Kıyı Kanunu’nun 5. maddesindeki düzenlemeye göre kıyılar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır ve herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açık. Kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Anayasanın 43. maddesindeki düzenlemeye göre de kıyılar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır, hiç bir şekilde özel mülkiyete konu olamaz.

Türk Medeni Yasası’nın 715. maddesindeki düzenlemeye göre de, sahipsiz yerler ile yararı kamuya ait mallar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır ve hiçbir şekilde özel mülkiyete konu olamazlar. Yararı kamuya ait sular kimsenin mülkiyetinde değildir, hiç bir şekilde özel mülkiyete konu olamaz.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.