“Suyun üzerinde bir kentsel mahalle”, Seul, Kore, SCIFI ve Minsuk Cho

Jeffrey Inaba - mimar, yazar ve kent teoristi - şekilde görülen projeyi “ekolojik sürdürülebilirlik adı altında oluşturulan gerileyici kentsel çevrelere karşı bir tepki” olarak tanımlıyor.

Inaba ekliyor, “sürdürülebilir olduğu söylenen projeler”,çoğu kez yeterince tariflenmemiş projelere göre “daha az inceleme”ye maruz kalır. Bu durumun bilhassa zarar verici bir yan etkisi olarak sürdürülebilir gelişme, -kendilerini mimari açıdan ilerici olarak tarifleyen insanların da tam desteğiyle- Inaba’nın “gerileyici kent çevreleri” olarak tanımladıklarını üretmenin en basit yollarından biri haline gelir.

Bana göre, örneğin bir “sürdürülebilir” yüksek yapının, stilistik olarak sıradan olması, içerik olarak duyarsız olması, New York, Londra, Dubai, Miami ve benzeri yerlerde dolar milyoneri müteahhitler tarafından, aceleyle inşa edilmiş çabuk para kazandıran bir finansal proje olmaktan fazla bir şey olmaması yanına kar kalmaktadır. Fakat bina ‘yeşil’dir, bu nedenle birkaç güneş paneli olduğuna dikkat çekerek abartılı şekilde reklam yapmanın dışında kimse bir şey söylemez.

Bu doğrultuda İnaba iddia etmektedir ki, ”sürdürülebilir mimari”, neredeyse tamamının, çevrecilerin alkışları için yapıldığı, uluslararası gayrimenkul geliştirme firmalarının yöneticilerini teşvik etmek amacıyla bu firmalar için Manhattan’ın gereksiz yüksek kulelerinin çatılarına işlevsel açıdan faydasız dekoratif rüzgar tirbünlerinin kurulmasından ibaret olduğu bir noktaya gelmiştir.

Sadece kendinizi iyimser ve çevreci olarak tanımlayın ve Londra’nın merkezinde daha fazla banka kuleleri inşa edin. Inaba’ya göre, kapitalizm, hiç bu kadar iyi bir imkana sahip olmamıştı: “aslında sizin mallarınızı sizin için satmakta olan çok sayıda çevreciye sahipsiniz…”

Öyle veya böyle, günün birinde “sürdürülebilir kent”in neye benzeyebileceğini araştırmak üzere, Inaba’nın SCIFI programı ,“1980’lerin golf tesisi” tipolojisini yönlendirerek, giderek ilginçleşen mimar Minsuk Cho ile Seul, Kore’de ‘suyun üzerinde(yapılı) bir kentsel mahalle’ planlamak üzere takım oluşturdu.

Aslında, proje, bugün küresel tasarım bloglarının üstüne tuz biber ektiğini gördüğümüz “ekolojik sürdürülebilirlik adı altında oluşturulan gerileyici kentsel çevrelere karşı bir tepki”dir.

Fakat bu proje – yukarıda resimlenmiş- sürdürülebilir olmak anlamına gelebilecek gelişme hedefini gerçekten meydana getirir mi? Biz rapor ediyoruz, kararı siz verin.