Haberler

Otomobil Parkı Olmadan Bina Yapmak Bu Çağda Bir Belediye Suçudur

Tarih: 7 Aralık 2007 Kaynak: Cumhuriyet
Sadece sürünmekle, terlemekle, stres altında yaşamakla kalmıyorsunuz. Toplumun kendi kendini idare etme aczinin ifadesi olan davranışlara dolanmış insanlar çaresizlikten, kızgınlıktan, üzüntüden, tıkanmışlıktan ve kendileri gibi insanların hoyratlığından ne yapacaklarını şaşırmış bir halde boyuna yakınıyorlar. Fakat inatçı bir dayanıklılıkla, tevekkülle bu kargaşa ortamında, bu şikâyetlerle birlikte yaşıyorlar.

Bağlarbaşı'nda bir hastaneden çıkıp karşı kaldırımdaki eczaneden, besbelli acil bir durum için, ilaç almaya giden bir hemşire gördüm. Kıyafeti onun hemşire olduğunu kanıtlıyordu. Yeşil ışık yanınca yürümeye başladı. Kırmızı ışıkta üzerine gelen arabayı görünce şoföre kırmızı ışığı gösterdi. O insan ayısı da eliyle bir işaret yaparak ve malum bir sözle de kaygısızlığını ve terbiyesizliğini vurgulayarak geçti, gitti.

Kuşkusuz bu sahneyi İstanbullular biliyorlar. Bu iğrenç bir egoizm, insana ve yaşamına karşı çok açık bir saygısızlık gösterisidir. Fakat bu davranış sadece iki kişi arasında bir sürtüşme değildir. Bunun arkasında ortalama bir arabada 1.5 kişi taşıyan otomobil trafiğini azdıran bir politik karar var. Bu kargaşa kentte yol yapmayı tek görevi sayan bir sorumlu idare, trafik suçlarını kontrol etme olasılığının sınırlılığı, otomobil satıcısının satışı arttırmaktan başka bir amacının olmaması, sürücünün ehliyetini gerekli bilgiyi elde etmeden belki de sadece para vererek alması, dolayısıyla hiçbir trafik kuralını bilmemesi, cehalet, örgütlenmemişlik, vurdumduymazlık, kabadayılık, saygısızlık gibi pek çok kişisel ve toplumsal rahatsızlığı yansıtıyor.

Bu kural dışılık trafikle ilgili bütün davranışlarda var. Bunların başında İstanbul'un uygar bir kent olmadığını gösteren ve en göze batanı kent yollarını kaldırımlar dahil çekirge gibi istila eden, kentin insandan çok otomobile ait olduğunu kanıtlayan bir araba istilasıdır. Parking hem belediyenin, hem de halkın kentlileşememiş olduklarının ortak damgasını taşır. Ana ulaşım yolları bile bu işgalden kurtulamaz. Arabalar park edilmeyeceğini güçlü bir ifade ile emreden belediye ikaz levhaları altında park ederler. Fakat bunu ihlal eden sadece bir araba değildir. Birkaç tane de değildir. Bütün yol boyu parktır. İkinci derecede sayılan, dar fakat daha az kalabalık olduğu varsayılan yollarda iki taraflıdır. Yani bu yollar yol değil, otomobil parkıdır. Haritada yol gibi gösterilmesine inanmayınız.

Çıldırtan Kural Dışılık
Bu en açık, en saygısız kural ihlali İstanbul ulaşımını kördüğüme çeviren ve insan sağlığını tehdit eden, yılda binlerce insanın yaşamını yitirmesine neden olan, ve insan yaşamından zaman çalan, insanları direksiyon arkasında çıldırtıp, birbirine düşman eden bir kural dışılıktır. Arabaların kaldırım işgali bu davranışın katmerlisidir. Bir İstanbul ve Türkiye peyzajı klasiğidir. Bu insan yaşamına açık ve tehlikeli bir tecavüzdür. Bıçak çıkarmaktan daha ağır bir suçtur. Kaldırımı otomobiller işgal edince, otomobil yolu ile yaya yolu birbirine karışmış demektir. Onun için zaten trafik kurallarına uymamakta şoförden farklı olmayan yayalarla, otomobiller tehlikeli bir sarmaş dolaş içinde birbirlerinin gözünün içine bakıp kızgın ricalarla İstanbul yollarını bit pazarına çevirir. Yaşamlarını da tehlikeye atarlar.

Otomobil parkı olmadan bina yapmak bu çağda bir belediye suçudur. Böyle bir binada oturmak bir aptallıktır. Trafiğe tahsis edilmiş bir yolda üç izden ikisini park yapılmasını görmemezlikten gelmek bir idari suçtur. Bu yolu trafik yolu saymak bir körlük, bir kendini aldatmadır. İstanbul'da belediyelerin sorumluluğu ile halkın sorumluluğu aynıdır. Çünkü ulaşımdan şikayet edenle edilen aynı halktır.

Burada en zor durumda olan kuşkusuz belediye başkanlarıdır. Onlar günlerinin 2.5 saatini yolda geçiren insanların yaşadığı bir trafiği 'iyi çalışıyor' diye savunmak zorunluluğunu hissederler. Onlar ulaşım uzmanlarını değil gökdelen sahiplerini, yüksek apartman müteahhitlerini dinlerler. Oysa yüksek yapı ve otomobil, dünyanın her eski kentinde bir musibettir.

Dünyada uygar denilen ülkeler, otomobil ve gökdelen virüsünü dünyaya pompaladıktan sonra, kendi ülkelerinde bunu kontrol edecek çareleri İkinci Dünya Savaşı sonrasında, özellikle Avrupa'da, kontrol etmeye çalıştılar. Metro bu kentlerin olmazsa olmaz ulaşım aracı oldu. İstanbul'un 300 km belki de daha fazla olması hesap edilen metrosu 20 km'yi daha geçememiş, 200 km kıyısı olan şehirde deniz ulaşımı devede kulak. İstanbul trafiği bu yazının başında anlatıldığı gibi, hemşirenin canına tecavüz edip arkasından hakaret eden milyonlarca insanla dolu. Uygarlığın uzakta olduğunu biliyoruz da canımıza kast edilmesine nasıl razı oluyoruz? Bu vurdumduymazlık da kesin bir cehalet göstergesi değil mi?

Enerji Girdabı Üçlü
Yüksek yapı - otomobil - parking üçlüsü bir enerji girdabı ve insan düşmanı bir ortamdır. Dünyanın hiçbir ülkesinde çaresi bulunmamıştır. Sadece eski Avrupa bunu sınırlayabilmiştir. Kapital pazarları olan kentler uluslararası korporasyonların ara terminalleridir. Onlar Dubai'deki balıkçı köyünü Manhattan'a döndürür. Ve aptal üçüncü dünya insanlarına çağdaşlık simgesi olarak yuttururlar. Büyüyen, kalabalıklaşan kent ekonomileri gelişen ülkelerin politikacıları için, ideolojisi ister komünist, ister Müslüman olsun, tükenmez bir kazanç kaynağıdır.

Kutsal kitaplardaki cennet imgelerinin varlığına karşın bu metal ve cam yeni dünya cenneti olarak sunulmaktadır. Dünyanın para cambazları dünyanın cahil milyarlarına bu cennetin reklamını coca-cola ilanı gibi satıyorlar. Bu kara deliklerde dünyanın kalan enerjisi insanlarıyla birlikte tüketilmektedir. Ve kılıfın altında ahlaksızlık, hoyratlık ve gerçek hastalıklar saklanmaktadır.

Her m2'si altın olan bu şehirde belediye metro yapmak için para bulamıyormuş? İstanbul trafiğinin tıkanıklığı yüzünden hergün kilometrelerce metro yapmış gibi para ve enerji tüketiyor ve insanların yaşamını tehlikeye sokuyoruz. Şehirde onlara oy veren sıradan milyonların hatırına biraz uzun vadeli hesap yapamaz mı bu sorumlular?
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.