Haberler

Rum Yetimhanesi’ne paha biçebilir misiniz?

Tarih: 18 Ocak 2008 Kaynak: NTVMSNBC Yazan: Yasemin Arpa


1898-1899 yılları arasında yapılan Büyükada'daki tarihi Rum Yetimhanesi, dünyanın ilk çok katlı ahşap yapısı olarak biliniyor. Yapı yan bölümlerinde 6, diğer bölümlerinde 5 katlı. 1960 yılından beri kullanılamıyor.

Vakıflar Yasası gayrimüslimlere ait 1000’e yakın kıymetli malı ilgilendiriyor. Avukat Hatemi, “Büyükada Rum Yetimhanesi’ne paha biçebilir misiniz” diye soruyor, Mahçupyan da “gayri-vatandaş”a dönüştürülen cemaatlerin AİHM’e gideceğini söylüyor.

Vakıflar Yasası gayrimüslim cemaatlerin ve Avrupa Birliği’nin beklentisinin aksi düzenlemelerle yasalaşıyor. 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in 2006 yılında veto ettiği tasarı, TBMM Adalet Komisyonu’nda “aynen” kabul edildi. Önümüzdeki günlerde TBMM Genel Kurulu’ndan da geçerek, Cumhurbaşkanı tarafından onaylanıp yürürlüğe girmesi bekleniyor. Hukukçuların tasarıya yönelik tepkilerinin ana noktası, uygulamada “devletlerarası mütekabiliyet” ilkesini saklı tutmasından kaynaklanıyor. Bu ilke, başka ülke vatandaşlarına yönelik olduğundan; Türk vatandaşı olan, ancak dinleri çoğunluktan farklı, yani gayrimüslim olanlar “yabancı” olarak niteleniyor. Devletin el koyup, üçüncü şahıslara sattığı okul, ibadethane gibi sosyal amaçlı gayrimenkullerinin iadesini de sağlamayan tasarı, hukukçulara göre “hukuksuzluğa kılıf” hazırlıyor. Fener Rum Patrikhanesi ile Süryani ve Katolik cemaatlerinin avukatı Kezban Hatemi, tasarının tahmini olarak, azınlıklara ait trilyonların üzerindeki değerde 1000 gayrimenkulü ilgilendirdiğini söylüyor ve ekliyor; “Bazı şeylere paha biçilemiyor. Siz Büyükada Yetimhanesi’ne paha biçebilir misiniz?” Avukat Hatemi ve Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Etyen Mahçupyan tasarıyı NTVMSNBC’ye değerlendirdiler.


Kezban Hatemi (Azınlık cemaatleri avukatı):
Altından Kalkılmaz Boyutlara Ulaşacak

Rakam söylemek bağlayıcı olur ama, tahmini 150 milyar doların üzerinde talep var. Bazı şeylere hiç paha biçilemiyor. Siz Büyükada yetimhanesine değer biçebilir misiniz? Yeni Vakıflar Yasası, T.C vatandaşı olan cemaatlerin, sadece farklı dinden olan cemaatlerin hayri ve sosyal kurumlarına ve onların sorunlarına hiçbir çözüm getirmiyor. Dolayısıyla sayıca sınırlı olan AİHM’e giden davaların, şu andan itibaren şu andan itibaren çok daha fazla olacak ve işin içinden çıkılmaz, altından kalkılmaz boyutlara varacağı kanaatindeyim. Vakıflar Kanunu’nun Adalet Komisyonu’ndan bu haliyle çıkması beklenen bir olgu. Ama cemaatların beklentisine cevap verecek bir kanun değil. Neden değil? Çünkü, yasaya ve hukuka aykırı olarak uygulamalar kanuni hale geldi. Sadece yeni mal edinmeleriyle ilgili bazı kolaylıklar getirmiş olsa da eski hukuki statüye, eski hukuki kaos ve karmaşaya yeni bir düzenleme getirmedi. Mazbutaya alma (el koyma-zapt etme) devam ediyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün vesayeti devam ediyor.

Yabancı Değil, Osmanlı'dan Gelmiş TC Vakıfları
Meclis’te AK Parti içinde de aydınlık ve net bir görüş hakim değil. CHP’nin muhalefeti; bugün MHP ile de Adalet Komisyonu’nda birleşti, biliyorsunuz. Yabancı sayıyorlar bunları, oysa yabancı değil, TC vakıfları bunlar. Osmanlı İmparatorluğu’ndan bugüne gelmiş vakıflar; yeni kurulmuş vakıflar da değil. Sözkonusu gayrimenkuller cemaatlare, dini ve hayri kurumlara ait. Okul gibi sosyal kurumlara ait binalar. Hukuk devletinde bunların tartışması dahi olmamalı. Bu kavram kargaşası üzerine yanlış tarihi birikim, önyargılar, bir de at gözlükleri eklenince işte böyle bir kaos yaşıyoruz. Bunların düzeltilmesi lazım. Daha önce Avrupa Birliği’ne ilişkin bir komisyon kurulmuştu ve Prof. Hüseyin Hatemi cemaat vakıfları hakkında bir tasarı hazırlamıştı. O şekliyle çıkmadığı müddetçe bu problemlerin çözülmesine imkan yok. Bu ihtilaf devam edecek. Cemaatler taleplerinde ısrar edecek, başka da hiç bir alternatif olmayacaktır.

Etyen Mahçupyan (Agos Genel Yayın Yönetmeni):
Buna Hukuksuzluk Bile Deneme
z
Bir kere bu yasa kalıcı bir yasa olamaz. Bu mesele bu yasayla yönetilemez. Problemler devam edecek demektir. AİHM’e gidişler devam edecek demektir. Çünkü üçüncü şahıslara geçen mallarla ilgili hiçbir şey yok yasada. Devlet el koyuyor, el koyar koymaz satıyor, sattıktan sonra da, beni ilgilendirmez diyebiliyor. Buna hukuksuzluk bile denemez, başka kelimeler bulmak lazım. Onun için de AİHM’e gidişler devam edecek. Tek tek maddeler olarak baktığımız zaman cemaat vakıflarının alanını biraz genişleten imkanlar var. Fakat buna rağmen geçmiş hukuksuzluğun üstünü kapatacak maddeler de var. O zaman bunun çalışabilmesine pek olanak kalmıyor. Şu anda öyle bir noktaya geldi ki, ortada duruyor dememek de lazım. Çok kötüydü biraz daha az kötü oldu sadece.

Cemaatler Bu Yasayı Beklediler
AİHM’e açılmış değişik cemaatlerden 4-5 dava var. Cemaatler, davaları doğrusu bu yasa için bekletiyorlardı. Bilerek beklediler. Bu yasa hakikaten doğru dürüst bir gelecek vaadetmiyorsa ve cemaatler haklarını geri alamayacaklarsa o zaman önümüzdeki bir-iki yıl içinde çok sayıda vakıf AİHM’e gidecektir.

Rant ve İdeoloji
Bazı şeyler görüntüde herhangi bir sınırlama getirmiyormuş gibi görünüyor. Fakat nasıl uygulanabileceğini düşünmeye başladığınız anda, o zaman niye öyle yazıldığı anlaşılıyor. Bence buradaki kritik nokta, devletin bu meseleyi mümkün olduğunca hak ettiği biçimde çözmek istememesinden kaynaklanıyor. Bir mala el konduğu zaman ve o süreçte nasıl baktılar, denildiğinde bu ikisini; rant ve ideolojiyi görebiliriz. Bir tür rant sistematiğinin parçası olarak düşünenler de muhtemelen vardır. Aynı zamanda bir ideolojiye de oturuyordur. Zaten rantı meşrulaştıran şey ideolojidir.

Gayrimüslimler Gayri-Vatandaşa Dönüştürülürse
Dolayısıyla Türkiye’de böyle bir ideoloji olduğu sürece, yani Türkiye’de milliyetçiliğin gayrimüslimleri vatandaşlığın dışına ittiği bir sistem, bir anlayış olduğu sürece, gayrimüslimler gayri-vatandaşlar haline dönüştüğü sürece, bir takım insanların da o gayrimüslümlerin mallarına el koymaya yönelik bakışlarının hayata geçme şansı artıyor.

Kent Merkezinde Olan Kıymetli Arsalar
Hepsini bir araya getirdiğimiz zaman kabaca 1000 küsur maldan bahsediyoruz. El konulanlar, bir de munzam hale getirilenler, yani kullanılamadığı için kendiliğinden devlete verilmesi gerektiği şeklinde bir hukuki kılıf içinde alınanlar var. Ayrıca bunların içinde önemli miktarda tabii Rum cemaatine ait olanlar var. Çünkü onlar zaten gittikleri için bir anda orda da bir boşluk doğmuştu. Şimdi bu 1000 küsur maldan söz ediyorsak şunu öngörmek lazım, bu mallar geçmişten kalan mallar olduğu ölçüde genellikle kent merkezlerinde var olan arsalardan bahsediyoruz. Dolayısıyla kıymetlerinin hiç de az olmayacağını varsayabiliriz. Tam olarak bunun ne olduğunu kimse bilmiyor.

En Fazla Rum, En Az Yahudi Cemaati Etkileniyor
Bu durumdan en fazla etkilenen Rum cemaati, en az etkilenen de Yahudi cemaati. Çünkü Yahudiler devletle daha iyi ilişkiler yürütmeyi temel almış durumdalar. Devlet genellikle onlardan, yurtdışında özellikle başka bir takım fonksiyonlar talep edebiliyor. Bu sayede daha mülayim bir ilişki biçimi var Yahudi cemaatine karşı. Rumlar da buradan gittikleri ve burada insan kalmadığı için, mazbut vakıf haline dönmüş. Vakfın yöneticisi yoksa, bunlar mazbutaya alınıyor ve bir süre sonra da Vakıflar Genel Müdürlüğü onu yönetiyor.

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.