Haberler

Aman Rehavete Kapılmayalım

Tarih: 19 Şubat 2008 Kaynak: Akşam Yazan: Nedim Atilla
EXPO delegelerini uğurladık. Küçük bir değerlendirme yapalım. Cumhurbaşkanı Alsancak Garı’nda gerçekten de iyi düşünülmüş bir dekorda yemek verdi; Türkiye’de iletişime ait tüm resmi kurumların bağlı olduğu Devlet Bakanı’ndan, Sağlık Bakanı’na, Kültür Bakanı’na kadar bütün yetkili ağızlar “Devlet Güvencesi” verdi. Özetle çok iyi ağırladık ve istediklerini verdik delegelere

İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş’ın içine kartvizitini de koyarak Cumhurbaşkanı ile tokalaşan delegelerin resimlerini tek tek kendilerine takdim etmesi çok iyi bir jestti. Bazı delegeler iki gün sonra bile “Hani benim resmim?” diye İzmir Ticaret Odası görevlilerinin peşine düşmüşlerdi. Adam hayatında kaç defa bir Cumhurbaşkanı’nın elini sıkabilir ki?

İzmir için devleti ve kenti yönetenler, odalar ve sivil toplum kuruluşları tek yürek oldular, “EXPO’yu en iyi biz yaparız” dediler... Kemeraltı esnafı her zamanki gibi en iyi sınavı verdi. Ağırlama gerçekten iyiydi. Bergama’daki otların; Kemeraltı’ndaki sahleplerin, gemideki boyozların gevreklerin tadı damaklarında kalmıştı. İşin kültür boyutu da idare ederdi. Sabancı’daki gösteri üzerine uzun uzun konuşuruz, Türkiye’nin Renkleri gösterisi Lirik Tarih’in küçüğüydü. Zaten Lirik Tarih Çeşme’de en iyi şekilde yansıtılmıştı daha önce. Sonraki yemekte delegenin biri bana “Soprano aniden nereye gitti?” diye sordu, selamlamada da kendisini görememiş. Biz de bilemedik Işın Karaca’nın nereye kaybolduğunu, umarız sağlık problemi yoktur.

Bunların hepsi iyi hoş, elbette eleştirilecek işler de var ama şimdi bunları söylemenin de, yazmanın da zamanı değil. Sadece bazı İzmirlilerin hem Alsancak Garı’nda hem de “Türkiye’nin Renkleri” gösterisinde konuk ağırlamaktan bîhaber olduklarını gördüğümüzü belirtelim, geçelim. Bir de girişte neden herkese davetiye sorulmadığını soralım. Şimdilik bu kadar yeter.

Bu iş bitti mi?
Yerel medyada da “bu iş bitti havası” hakim. Hatta “iğne çuvaldız” misali biz bile “galiba kazandık” demeye başladık. Biraz yükselip yukarıdan olaya bakma zorunluluğu var şimdi. Bugünler “rehavete kapılmayalım” diye düşünmenin zamanıdır.

Evet Almanya Eski Başbakanı Schröder’in Türkiye lehine yaptığı konuşma delegasyon üzerinde olumlu etki bırakmıştır, Pakistan başta olmak üzere birçok delege İzmir’den yana oy kullanacağını açıklamıştır. Yunanistan Başbakanı daha önce zaten açıklamıştı. EXPO’yu organize eden Uluslararası Sergiler Bürosu (BİE) Genel Sekreteri Loscertales’in her zaman olduğu gibi , konuşmasında İzmir’e övgüler yağdırması da Mart sonunda kazanma umutlarımızı iyice artırmıştır.

Ama örneğin Merkel’in Başbakan olduğu Almanya bize mi oy verecektir, yoksa Sarkozy’nin lideri olduğu Fransa mı? Venezuela delegesi ile Devlet Başkanı Chavez’in sözlerinin çelişkisini zaten geçen hafta içinde yazmıştım. Küçük ülkelerin çifter mavi boncukla gezdiği, hem bize hem de İtalyanlar’a “Oyumuz size” yazan mektuplar bıraktığını “çok yetkili” bir ağızdan duyduğumu söylemeliyim.

Evet bugünler “rehateve” kapılmama günleridir. Kalan yaklaşık 40 günlük sürenin iyi değerlendirilmesi gerekir. İzmirliler, Milanolulardan bu işi daha çok istediklerini ortaya açık net koymuşlardır.

Sözü Reşat Kutucular’ın şu paragrafı ile noktalayayım. Çünkü Perşembe günü de ben Milano’nun neler yaptığını yazacağım: Bir hafta önce de artık Nobel ödüllü olan Al Gore, Milano’yu dünyanın çevreye en dost kentlerinden biri olarak tanımlamıştı, BİE delegelerinin ziyareti sırasında. Dünya böyle bir dünya. İsimler önemli. Önemli isimlerin verdiği mesajlar da öyle. Sizin Nobel ödüllü edebiyatçınız, acaba İzmir için ‘’Ege’nin Doğu tarafındaki en aydınlık kentlerden biri’’ dedi mi? Kendisine soran oldu mu? Bunu demese bile başka bir kelam eder miydi? Edecek olsa ettirirler miydi? Etse homurtular yükselir miydi, nereden çıktı bu, diye? Kafamız karışık bizim. Küresel köyde düşmanı, dostu ayıklama telaşındayız henüz.”

Belediyeye bisiklet önerisi
Geçen hafta yazdığımız ve desteklediğimiz “Bisiklet de ulaşım aracıdır” başlıklı yazımıza çok destek aldık. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Yavuz Anacak’ın bu konuda bir önerisi var:

Lyon, Viyana ve Barselona’da gördüğüm uygulama şöyle: Belediye bisiklet kullanımını yaygınlaştırmak ve kent halkını bisiklet kullanmaya teşvik etmek için şehrin çeşitli noktalarına - büyük meydanlar, metro istasyonu çıkışları vs. bisiklet istasyonları kuruyor. Bu istasyonlar yaklaşık 10-15 bisikletin park ettiği bildiğimiz bisiklet park alanı. Ama bisikletler park demirlerine bir noktadan manyetik bir güç ile bağlı çekip almak olanaksız. Yan tarafta bir kredi kartı standı var. Buraya kredi kartını sokuyorsun ve bisikletlerden birisinin manyetik kilidi açılıyor. Monitörde de örneğin “git 5 numaralı bisikleti al” gibi bir yazı çıkıyor. 5 numaralı bisikleti alıp gidiyorsun. Bu bir kiralama yöntemi. Kredi kartından depozit olarak 200-300 euro gibi birşey çekiliyor. Bisikleti istediğin kadar kullanabilirsin. ilk 1 saat bedava. Yani bir saat dolmadan bisikleti teslim edersen depozitini geri alıyorsun o kadar. Sonraki saatler de saati 1 euro. En çok 10 saat kullanabiliyorsun. Bu süreyi aşarsan fiyat artıyor vs. Dahası bisikleti aynı noktaya bırakman gerekmiyor. Örneğin Konak’taki bir noktadan aldığın bisikleti Üçkuyular’a teslim edebiliyorsun, Bisikletlerde sepet ve bağlama zinciri mevcut. Belediye sepet ve tekerleklere reklam da alarak masrafları azaltmış. İzmirde bu olmaz mı? En azından fuarın içinde, Kordon ve Mustafa Kemal sahil yolunda, Karşıyaka-Bostanlı arasında, Ege Üniversite Kampusu içinde yapılamaz mı?”
YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.