Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Restorasyon Anabilim Dalı’nca düzenlenen “Koruma Söyleşileri” dizisinin ilk toplantısı Emre Arolat'ın sunduğu “Brüksel Kraliyet Antreposu Renovasyonu”ydu.

Emre Arolat, Brüksel Kraliyet Antreposu Renovasyonu projesinin teklif aşamasından başlayarak, tasarım ve uygulama aşamalarını dinleyicilerle paylaştı.

Arolat öncelikle Brüksel’e gidişini, böyle bir konunun bir tasarımcı tarafından nasıl ele alınması gerektiği ve binanın detaylarına bakış açılarını içeren yaklaşık iki saatlik bir toplantının ardından projeye ilgili yatırımcı ve diğer yetkililerle yapılan görüşmesinden bahsetti.

Emre Arolat, böylesine bir renovasyon projesine bakış açısını ve bir mimarda uyandırdığı heyecanı en sade dille şu şekilde anlattı:

“Böylesine bir toplantının ardından sunuş için 3 – 4 haftalık bir süre düşünürken oldukça acelesi olduğunu söyleyen işverenin üç aylık bir sürenin yeterli olup olmayacağını sorması sürpriz oldu. Fakat biz 21. Günde sunum için hazırdık. 56.000 m²’lik bu büyük yapı oldukça kentten bir yerde konumlanıyor. Binanın çok hüzünlü, terkedilmiş bir hali ve bina üzerinde zamanın izlerini barındırıyor. İçine girdiğinizde müthiş bir yapıyla karşılaşıyorsunuz. Ortasından trenin geçtiği, yükleme ve boşaltmaların yapıldığı depoların bulunduğu, üstü tamamen kapalı bir yapı. Binaya baktığınız zaman o dönemin endüstri yapılarının ruhunu taşıdığı gibi birtakım özgün detaylar da içeriyor. Sonraki aşamada binanın bütün parçalarını tek tek ele almaya başladık. Binanın gerçek morfolojisini, yapılma biçimini, yapılma yönelimlerini, o dönemde bulunan malzeme ve onun kullanılma, inşa edilme, yanyana getirilme, birbirleriyle birleşme biçimleri gibi yapısalcı bir damardan yapının içine girdik. Bu bakışın ardından binanın başka türlü yapılamadığı için böyle yapılmış diyebileceğim kadar pradmatist bir yönelimi de olduğunu söyleyebilirim. Sonunda şu noktaya geldik, bu yapıda ana kurguyu etkileyen yapılar ve aksesuarlar diyebileceğimiz ikincil elemanlar var. Bunlardan birini çıkarınca yapının ruhunu farklı bir noktaya atılacağını gördük ve bunun üzerinde ele aldık.



Bu yapı insan hareketinden değil tren hareketinden oluşuyor. Bizim tasarımımızda ele alacağımız kayar platformlardan oluşan bu tür yapısal bir hareketin sürdürülebilirliği sağlayacağını söyledik. Yapıya 100 yıl önceki itibarını vermek yerine bugünkü kimliğini ve bütün o yaşanmışlık izlerini koruyarak sıhhi bir şekilde ele almanın mümkün olup olmadığını araştırdık ve mümkün olduğunu iddia ettik. Bu noktada tasarımcının neyle nasıl baş edeceğini en başta belirlemesi lazım. Bu noktada tasarımcı olarak neye inandığınız da oldukça önemli. Eski yapıya bakarken 1/1 hatta 2/1 ölçekle yapıya bakabilmek lazım.

Hazırladığımız sunumu binanın içinde yapmak istedim. Sunumu anlattığım zaman kabul gördü ve bunun üzerine birkaç prototip istendi. Fakat uygulamaya baktığım zaman bambaşka bir şeyle karşılaştım. Tren yolu için önerdiğim rampaların nerdeyse tamamıyla tren yolunu kapladığını ve boşluklara da camlar konulduğunu gördüm. Fakat Brüksel’deki Koruma Kurulu’na gittiğimde bunun kabul edildiğini gördüm. Yapı bittiği zaman bizim hiç tasvip etmediğimiz bir şekilde olmuştu. Bize ise bu süreci izlemek düştü. Fakat açılış törenine gittiğim zaman herkes yapıyı çok beğendiğini söyleyerek beni tebrik etti ve yatırımcı gayet memnun oldu.

santralistanbul’da gerçekleştirdiğimiz bir diğer renovasyon projesinde ise yapıyı istediğimize yakın bir şekilde yaptık ama yatırımcı bu binayla hiçbir zaman barışmadı.”

Emre Arolat, Brüksel Kraliyet Antreposu Renovasyonu ile ilgili deneyimlerini ve tasarımla ilgili görselleri dinleyicilerle paylaşmasının ardından soruları cevaplayarak sunumunu tamamladı.

Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Restorasyon Anabilim Dalı’nca düzenlenen "Koruma Söyleşileri" 20 Mayıs 2008 tarihinde saat 13:00'de YTÜ Alpay Aşkun Salonu'nda Cengiz Kabaoğlu'nun "Kapadokya Sarıca Kilisesi Restorasyon Projesi" sunumuyla devam edecek.