Haberler

Kütüphaneler başkenti İstanbul

Tarih: 1 Nisan 2008 Kaynak: Radikal Yazan: Serdar Katipoğlu
İstanbul'da üniversite, halk, belediye, özel konu gibi çeşitli türde toplam 250 kütüphane var. Bunlar içinde yapımı sürenler tamamlanmalı, eskimiş olanlar yenilenmeli, cazip olmalı.

Avrupa Komisyonu İstanbul, Pecs (Macaristan), Essen-Ruhr (Almanya) kentlerini 2010 yılı için Avrupa Kültür Başkenti ilan etti. Bu üç kent bu amaçla sanat ve kültür ağırlıklı plan ve projelerini hayata geçirmeye başladılar. Pek çok oluşum, kurum, sanatçı, uzman gibi biz kütüphaneciler de İstanbul'un Avrupa Kültür Başkenti olma sürecini izlemeye başladık. Aynı zamanda aktif olarak da bu süreçte yer almayı düşündük.

Girişim Grubu, İstanbul 2010 misyonunu belirtirken, kültür ve sanat altyapıları başlığında İstanbul'un yeni kütüphanelere gereksinimi olduğunu özellikle vurguluyor. İstanbul 2010 sunumunun web sayfasında da "İstanbul'da, kütüphanelerden sanat ve kültür merkezlerine, müzelerden, sergileme ve eğitim imkanlarına kadar, sanat altyapılarının yaygınlaştırılmasına yönelik projelere destek verileceği" belirtiliyor.

Geçen yıl, kütüphane haftası açılış konuşmasında Kültür ve Turizm Bakanı, İstanbul Kütüphanesi'nin kurulacağı bilgisini verdi. Hemen ardından Nisan ayında İstanbul Arkeoloji Müzesi Kütüphanesi'nde Bakanlık tarafından bir toplantı düzenlendi. Bu toplantıya başta kütüphaneciler ve kütüphaneci dernekleri olmak üzere müzelerden, mimarlar odasından, üniversitelerden ve yerel yönetimden konuyla ilgili uzmanlar katıldı. Toplantıda, Rami Kışlası'nın yerine yapılacak İstanbul Kütüphanesi'nin koleksiyon içeriğinden teknolojisine ve özellikle mimarisine kadar gayet ayrıntılı bir tartışma yapıldı.

Böylece kültür başkenti İstanbul, kütüphaneler başkenti olma yolunda da ilk somut adımı atmış oldu. İstanbul 2010'un web sayfasında elektronik kaynak olarak bulunan "İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkent Master Planı"nın Artistik Programın Ana Hatları başlıklı bölümünde "İstanbul Kütüphanesi: 250 yıllık Rami Kışlası, halk kütüphanesi ve kültür merkezi olarak geliştirilmek üzere İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne devredilmiştir" bilgisinden sonra da, 2 Kasım 2007'de çıkan "İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Hakkında Kanun"da da, İstanbul Kütüphanesi ve Kültür Merkezi programda yerini yasal olarak almış oldu.

Buraya kadar yaşanan gelişmeler genel olarak olumluydu. Fakat bundan sonraki sürecin yeterli hızda olmaması, içeriğinin ayrıntılanmaması ve dolayısıyla kültür sektörüne de tam ve açık olarak yansıtılamaması olumsuzluk ya da olumsuzluğun başlangıcı gibi algılanıyor.

Süre giderek daralıyor. Yukarıda alıntı yaparak gösterdiğimiz "kütüphanelerin" yapılması, kütüphanelere yatırım yapılması ve yine İstanbul'a bir merkez niteliğinde "İstanbul Kütüphanesi"nin kurulması anlayışları kütüphanecileri, 2010 yöneticilerini ve yerel yönetimi her şekilde motive edecek unsurlardır, stratejik hedeflerdir.

Bu sürece, sadece bürokratik olarak alınan kararların yerine getirilmesi ve uygulanması olarak bakılmamalı. Altyapı çalışması gibi düşünülmemeli. İstanbullu enformasyon uzmanları, kütüphaneciler, kütüphaneci dernekleri bu süreçte yer almalı.

İstanbul'un belleği
İlk olarak, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Kanunu'nda belirtilen İstanbul Kütüphane ve Kültür Merkezi'nin yapımına ivedilikle başlanmalı. Fakat bu bir inşaat süreci olmamalı ve böyle algılanmamalı. Bunun için ulusal düzeyde bir mimarlık yarışması açılmalı. Yarışma ile ilgili süreç bir entellektüel ortama dönüştürülmeli ve toplumla tamamen paylaşılmalı. Bu kütüphane, İstanbul'un en önemli kültür belleği simgelerinden biri olmalı. Mimarlık için de kendini aşan bir yapı olmalı. İkincisi, çeşitli ölçeklerde, farklı içeriklerde, teknolojik donanımlı yeni kütüphanelerin yapımına başlanmalı. Şu anda İstanbul'da, üniversite, halk, belediye, özel konu gibi çeşitli türde toplam 250 kütüphane var. Bunlar içinde yapılmakta olanlar hemen tamamlanmalı, yıpranmış olanlar hemen yenilenmeli, ayrıca tüm kütüphaneler eski veya yeni yapılmış olsun içerik ve teknolojik olarak toplumun her sosyal katmanını kendine davet edecek cazibeye kavuşturulmalı.

Bu arada Nisan ayının başında kutlayacağımız 44. Kütüphane Haftası kapsamında belediyenin iki yeni kütüphane açması olumlu olmakla birlikte, bunların 2010 programı ile ilişkilendirilmesi daha anlamlı olacaktı. Stratejik hedefler belli ama anlaşılıyor ki bir program sorunu var. Program netleşmeli ve günü yakalamalı. Bugün İstanbul dünyada güncel sanatın yapıldığı, sergilendiği öncü kentler arasında yer alıyor. Örneğin Bienal'in, festivallerin, alternatif sanat etkinliklerinin yapıldığı İstanbul'da, bu etkinliklerin ve ürünlerinin belgelenmesi gerekli. Kurumsallaşmış sanat merkezlerinin yanı sıra bağımsız sanat mekânlarının, performansların, geçici etkinliklerin de İstanbul'un belleğinde yerini bulması lazım. Özellikle bağımsız mekânların ellerinde günden güne gelişmekte olan dijital ağırlıklı güncel sanat koleksiyonları var. Bir 'İstanbul Sanat Dijital Koleksiyonu' kurulmalı, kurumsal ve bağımsız tüm sanat çalışmaları künye veya içerikleriyle bu koleksiyonda yer almalı.

Ortak programlar
İstanbul bütün bu çalışmaları 2010 Kültür Başkenti stratejisi ile yaptığını unutmamalı. Bu arada kardeş kültür başkenti olan Pecs ve Essen ile ortak programlar geliştirmeli. Örneğin, Essen 2010 için kendi Ruhr bölgesindeki tüm üniversite, halk, özel konu kütüphanelerini bir bilgi ağında birleştiriyor. Tarihi değerleri olan tüm kitap ve dokümanları bir kültürel miras kaygısıyla bu bilgi ağında kamuoyuna ve topluma dijital ortamda sunuyor. Aynı zamanda Essen 2010 için diğer kardeş başkentlerle işbirliği yapacağını da belirtiyor.

Bir diğer örnek, 2009 Kültür başkenti Linz ise bambaşka bir programla karşımıza çıkıyor. Programın adı "yüz dilin kütüphanesi". Bu program Linz'te yaşayan göçmen veya kentli ve anadili Almanca olmayan kişiler için tasarlanmış. Kişiler programa kitap bağışlayıcı veya ödünç alıcı gibi iki pozisyonda katılıyorlar. Kişiler kendi anadillerindeki kitap veya benzer yazılı kaynakları kütüphaneye bağışlıyorlar. Böylece, en az 100 farklı dilde 1000 kitaptan oluşan bir kitaplık düşünülüyor. Bu iş için kullanılacak kütüphane de fiziksel olarak konteynırdan oluşacak ve merkez kütüphanenin önüne yerleştirilecek. Linz'in böylece başkent döneminde çok özel bir kütüphanesi olacak.

İstanbul yakaladığı bu şansla, aynı zamanda bir kütüphaneler başkenti olduğunu da ispat etmeli. Başkent olmak kalıcı altyapılar ve uzun erimli projelerle mümkündür. Sürükleyici olmalı. Gerçek ve gerçekçi olmalı. 

* İstanbul Bilgi Üniversitesi, Kütüphane ve e-kaynaklar Direktörü
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.