Haberler

"13.000 Yıllık Geçmişi Olan Bir Ortamda İster İstemez Farklı Bir Tutum Bekleniyor"

Tarih: 15 Nisan 2008 Yazan: Gül Keskin

Kayseri Kent Merkezi ve İç Kale
Fotoğraflar: Arkitera Mimarlık Merkezi

 
Mimar Sinan'ın ölümünün 420. yıldönümü sebebiyle 09 - 13 Nisan 2008 tarihleri arasında "2008 Mimar Sinan Günleri" etkinliklerine evsahipliği yapan TMMOB Mimarlar Odası Kayseri Şubesi Başkanı Hakan Mahiroğlu ile Sinan’dan Bugüne Kamu Mimarlığı “Devlet ve Uygarlık” Konulu Afiş Yarışması’nın ödül töreninde, Kayseri’nin değerlerini, yapılan faaliyetleri ve yeni projeleri konuştuk.

Gül Keskin: Mimarlar Odası Kayseri Şubesi’nin örgütlenmesinden ve çalışmalarından bahseder misiniz?

Hakan Mahiroğlu: Mimarlar Odası Kayseri Şubesi, 1986 yılında göreve başladı. Yaklaşık 8 dönemdir bu görevine devam ediyor. Tabi ilk kurulduğunda taşra teşkilatı olarak küçük bir şubeydi, şimdiyse 401 üyesi bulunuyor. Bu üyelerden yaklaşık 220 tanesi serbest çalışan mimar, geriye kalanı kamuda ve özel sektörde ücretli çalışıyor. Mimarlık ortamını, mesleki anlamda temsil ediyoruz. Şu an yönetimde olan arkadaşlarla son 2 dönemdir görev yapıyoruz. Türkiye’de ilk defa geçen yıl en genç yönetim kadrosunu oluşturduk. Bu yıl artık ben öyle bir polemiğe girmek istemiyorum. 2 yıl geçti çünkü biraz yaşlandık (gülüşmeler). Ama tabi bu işin esprisi çünkü yaş göreceli bir kavram, insanın beyninde nihayetleniyor.

Mimarlık adına yaptığımız bir takım etkinlikler var. Bu etkinliklerin en başında da Mimar Sinan Günleri geliyor. Son iki yıldır bunu özellikle ön plana çıkarıyoruz. İlk göreve geldiğimizde Kayseri’de Genel Merkez ile işbirliği içinde, Türkiye’deki mimarlık kongrelerinin ilk ayağını oluşturan, “Mimarlık ve Turizm” başlıklı bir kongre düzenledik. Oldukça da başarılı geçti. Bu kongre bizden sonraki kongrelerin nasıl olacağına dair bir konsept oluşturdu. Herkes bu kongreyi örnek alarak bir şeyler yapmaya, en azından bizi geçmeye çalıştı. Yaptığımız her işte başarılı olduğumuzu düşünüyoruz, aldığımız tepkiler de bu doğrultuda. Bu süreçte şubemize, müstakil bir bina da kazandırdık, çok hoş bir mekan. Kendine özgü tavırları ve düşünceleri olan bir şubeyiz.

Geleceğe yönelik hedeflerimiz var, mimarlık ortamının, mimarlığın ve meslektaşlarımızın gelişmesine dair. Genel Merkez ve yakın diğer mimarlar odası şubeleriyle birlikte yapmayı düşündüğümüz bir takım projeler var. Başarı paylaşıldıkça büyür ilkesinden hareketle, biz her şeyi paylaşmak istiyoruz. Bu anlamda şubemizin faaliyetleri devam ediyor. Bugün de, yıllardır devam eden ama son iki yıldır “Mimar Sinan Günleri” olarak adlandırdığımız etkinliğin 2. Afiş Yarışması’nın ödül törenindeyiz. Yarışma artık gayet iyi bir noktaya geldi. İki yıldır Türkiye genelinden en az 120 kişi katılım gösteriyor. Siz de gördüğünüz, gayet güzel hoş eserler. Bu eserleri ve etkinliklerde alınan kayıtları yayın haline getireceğiz. Mimar Sinan Günleri hakkında bir basılı yayın oluşturmayı hedefliyoruz.

Kayseri, mimarlık adına binlerce yüzyıllık bir geçmişin, kültür medeniyetinin üzerinde yer alan bir şehir ve ortamla ister istemez bir takım sıkıntıları da var. Ama bugüne kadar idare edilir şekilde kabullenilmişti. Yani çok fazla mevcut dokuya aykırı yapılaşma olmamıştı. Ama bu son yıllardaki toplu konut gelişimi maalesef Kayseri’yi de etkileyerek standart, tip ve kimliksiz binalar yığını haline getirdi. Bununla ilgili mücadelemiz düşünsel anlamda var ama uygulama anlamında çok fazla birşey yok.

GK: Çoğu ilde ve onun etkileşim bölgesindeki ilçelerde, yerel yönetimlerin planları üretme aşamasında Mimarlar Odası gibi önemli meslek odalarını, sivil toplum örgütlerini sürece çok da dahil etmediklerini gözlemliyoruz. Bu konuda söz sahibi olması gereken kurumlar, üretilen projelerden çok geç haberdar oluyorlar. Kayseri’de yerel yönetimler ile olan diyalog nasıl?

HM: Planlama anlamında, 1/25000’lik planlar hazırlanırken özellikle bizim odamızı davet ettiler. Orada plancılar, Belediye Başkanı, diğer konuyla ilgisi olan katılımcılar ile birlikte, planlar hakkında kendi görüşlerimiz doğrultusunda öneriler sunduk. Mimarlar Odası olarak ilk önerimiz, Kayseri’deki inanılmaz inşaat yoğunluğunun düşürülmesine yönelikti. Plancılar da zaten yeni yerleşim bölgelerine yönelik olarak bu şekilde karar aldıklarını söylediler. Biz ilişkilerimizi genelde sadece yerel yönetimlerle değil, tüm kurumlarla sıcak tutmaya çalışıyoruz. Çünkü diyaloğa inanıyoruz. Sorunun çözülmesi aşamasında karşılıklı etkileşimin olması gerektiğini düşünüyoruz. Onun için de gerek yerel yönetimlerle olsun, gerekse de farklı disiplinlerle diyalog ortamını oluşturduk. Yani işi gererek değil, diyalogla çözmeye çalışıyoruz.


Kayseri Kent Merkezi

GK: Kayseri’nin tümüne hakim olan bir yapılaşma şekli değilse de, kent çeperlerinde yüksek katlı binaların gelişi güzel konumlandığı gözlemleniyor. Siz bu yapılaşmayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

HM: Bundan önceki yasama döneminde "etkileşim bölgesi (hinterland)" diye bir kavram geliştirildi. Bu yasa çıkmadan önce etkileşim bölgesi dışındaki ilçelerin, Büyükşehir Belediyesi’nden bağımsız karar almaları sonucunda böyle bir gelişim yaşandı. Şimdi Büyükşehir Belediyesi’nin etkileşim bölgesi içine girmesiyle biraz daha düzene girecek. Takdir edersiniz ki Büyükşehir’deki imar durumunun diğer ilçelere nazaran daha planlı olması gerekiyor, diğer ilçeler bunu daha az sağlayabiliyor. Bu nedenle il merkezinin etrafında sizin de bahsettiğiniz bir yapılaşma gerçekleşti. Tabi bununla ilgili artık iş işten geçti ama bu yasanın çıkmasından sonra onlar bir nebze daha azalacak diye düşünüyorum.

Bu nedenle yeni çıkan Belediyeler Kanunu’nu olumlu buluyorum aslında, çünkü tamam tarihi belediyelerimiz de var kapatılanlar arasında, bunları belki niteliksel olarak ayırmak mümkün müydü onu bilmiyorum ama bu 2000’den az nüfusa sahip olan yerler, kendi iç masraflarını karşılamaya çalışırken bir taraftan da imar planı kararları alıyor ve uyguluyor. İmar adına karar alıp uygulamaları, kendi bütçelerini, kendi prestijlerini koruyamazken mümkün değil bana göre. Tabi ki buna karşı çıkılabilir ki bu da zaten demokrasinin gereğidir ama ben olumlu görüyorum. Bu tabi benim kendi şahsi fikrim.

GK: Nüfusu 2.000’den az olan ilçelerin yanı sıra, bir de merkeze 15 km mesafede yer alan belediyeler de Büyükşehir Belediyesi'nin yönetimi sınırlarına içine alınıyor. Bununla ilgili ne düşünüyorsunuz?

HM: Plan bütünlüğü olması adına olumlu olduğunu düşünüyorum. Çünkü öyle durumlar oluşuyor ki, kimi zaman siyasi sebeplerle, kimi zaman da iş bilmezlikten çok farklı kararlar alınabiliyor. Yolların bile kesişmediği olabiliyor zaman zaman. Bunu önlemek ve plan bütünlüğü oluşturulması açısından bu kararın olumlu olduğu görüşündeyim.


Ağırnas

GK: Kayseri’de, kent merkezindeki tarihi dokuya odaklanan bir mimari yarışma süreci devam ediyor şu anda: Kayseri İç Kalesi'nin Korunarak Kültür ve Sanat Ortamına Dönüştürülmesi için İki Kademeli Ulusal Mimarlık Yarışması. Bundan da biraz bahsedebilir misiniz? Yarışmanın kente ne gibi katkılar sunması bekleniyor ve şimdiye kadarki katılım ne düzeyde?

HM: Tarihi İç Kale binlerce geçmişi olan bir alan. Bu alan zaman içerisinde farklı farklı fonksiyonlara bürünmüş. Tabi ilk olarak savunma amaçlı olarak inşa edilmiş daha sonrasında ise kimi zaman konut olarak kullanılmış, kimi zaman da boş kalmış. En son gelinen süreçte de çok niteliksiz, demir barakalarla kurulu bir ticari kimliğe sahip. Şehrin merkezinde böyle bir yapılaşma herkesi rahatsız ettiği gibi Büyükşehir Belediyesi’ni de rahatsız etti. İlk olarak burada bir kültür-sanat projesi yapılması fikriyle ortaya çıkıldı, biz de tabi bu konuda destek olduk kendilerine. Bu anlamda bir yarışma açılması önerildi. Bu yarışma sonucunda buraya Kültür ve Sanat Merkezi yapılması düşünülüyor. Tabi bu yarışma gerek jüri oluşumu açısından, gerekse de işleyiş açısından oldukça verimli çalışıyor. Şu ana kadar gayet güzel bir katılım var, alınan dosyalardan biliyoruz. İyi bir sonuç çıkacağını da umuyorum. Çünkü bu kadar tarihi bir çevrede kültür ve sanata odaklanarak işin ticaretten arındırılması zaten başlı başına hoş bir düşünce. Buna bir de mimari proje yarışması ile odaklanıp, bunun neticesinde çıkacak projeyi gerçekleştirmek bana inanılmaz büyük bir düşünce gibi geliyor.

GK: Bugünün Mimar Sinan'ı Anma Günü olması nedeniyle biraz da Ağırnas’ta yapılan çalışmalardan bahsedelim isterseniz. Bugünkü etkinliklere ciddi bir katılım vardı. Siz Ağırnas’ta yapılan etkinlikler ve ÇEKÜL Vakfı’nın verdiği destekle ilgili neler düşünüyorsunuz? Sürdürülen çalışmaların ileride Kayseri kenti ve mimarlık üzerinde ne gibi yansımaları olabilir?


Mimar Sinan Evi

HM: Zaten düşünüldüğünde, Türkiye’nin dünyaca bilinen çok fazla ismi yok. Ağırnas ise dünyaca bilinen isimlerden birini çıkarmış kendi halinde küçük bir kasaba. Fakat bugün de gördünüz, altı binlerce yıllık geçmişe sahip yeraltı şehirlerinden kurulu, üstü de son zamanlarda burada geliştirilen taş ustalığı sebebiyle yapılan yapılaşma ile var olmuş bir yer. Sanırım Oktay Ekinci demişti bu sözü: “Böyle bir yerde yaşayıp da mimar olmamak mümkün değil”. Karşınızda Erciyes, evinizin altında binlerce odalardan oluşabilecek bir yeraltı şehri, üstünde inanılmaz bir taş ustalığı ile yapılmış evler. Şimdi burada Mimar Sinan olunmaz da ne olunur?! Ama biz bunu işleyemiyoruz. Çağımız teknoloji çağı ve bu çağda insanlar artık teknolojiye son derece doymuş durumdalar, artık sonu yok gibi geliyor. Bundan sonra ne yapılabilir ki soruları sorulmaya başladı. Bu soruların sorulduğu anda da, insanlar artık geriye dönüp bakmaya başladılar. Geçmişe duyulan özlem ya da merak dersiniz ama sonuç itibariyle böyle bir değerimiz var. İnsanlar bu soruyu sorduklarında, bu sorunun karşılığı olarak Ağınas’ı koruyabilirsek inanılmaz bir sinerji yaratabileceğiz. Bunun reklamının yapılması gerekli. Ağırnas bizim elimizde bulunan bir değer, sadece Ağırnas değil Kapadokya bölgesi zaten bir değer, Anadolu uygarlıklar beşiği. Bugünkü konuşmasında Oktay (Ekinci) Bey de ifade etti, bizim geçmişimiz 13.000 yıl. En bildiğimiz Amerika 400 yıl önce keşfedildi, 300 yıl önce uygarlık oluşmaya başladı. 13.000 yıllık geçmişi olan bir ortamda ister istemez farklı bir tutum bekleniyor. Ama maalesef biz bu değerlerin kıymetini bilmiyoruz. Umuyoruz ki bir gün bu değerlerin kıymeti anlaşılır, dünyaya da bunlar anlatılarak burda bir paylaşıma açılır, çünkü bunlar dünya değerleri.

Geçtiğimiz günlerde Nafi Çil hocamız da bizi ziyarete geldi, Ağırnas’a götürdüm kendisini, hayran kaldı. Dünyada neredeyse gezmediği yer kalmamış, Anadolu’ya yeni açılmış, diyecek kelime bulamadı. Bu bağlamda umarım Ağırnas ve Anadolu hakettiği değeri görür ve dünyaya açılır.

GK: Mimarlar Odası Kayseri Şubesi olarak ileride gerçekleştirmek istediğiniz projelerden de biraz bahseder misiniz?

Tabi ki sonsuza kadar hayal kurmak mümkün. Kayseri Mimarlar Odası olarak bugüne kadar iyi şeyler gerçekleştirdiğimizi düşünüyoruz, en başta iyi niyetliyiz. Mimarlık adına her şeyi gerçekleştirmeye çalışıyoruz Tabi ki bazı eksik yanlarımız da var. Bir taraftan bunları gidermeye çalışırken, bir taraftan da yeni ufuklara doğru yol almak istiyoruz ama önemli olan mimarlığın bir noktaya gelmesi. Bizim yapmış olduğumuz etkinlikler ile mimarlık bir yol alıyorsa, bizim için önemli olan bu. Yaptığımız çalışmalarla da sanırım bunu sağlıyoruz, yeni açılımlar yaratıyoruz. Bunun neticesinde de üyelerimizden ve çevreden aldığımız tepkiler de oldukça olumlu.
YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.