Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), sürdürülebilir kalkınmada sektörler arası bir platform oluşturma konusunda pilot proje uyguladı. AB'nin de desteğiyle 3.8 milyon dolar bütçeyle yürütülen "Sürdürülebilir Kalkınmanın Sektörel Politikalara Entegrasyonu Projesi" ile ormancılık, balıkçılık, kentleşme, bilim ve teknoloji ile enerji sektörlerinin temsilcileri biraraya geldi. Sektör temsilcileri, birbirleriyle çatıştıkları ve birbirlerini destekledikleri tarafları konuştu.
Proje Yöneticisi Atilla Uras, her sektörün önce oldukça tutucu başlarken sonra birbirlerini dinlemek konusunda eksiklerini farkettiklerini belirterek, sürdürülebilirlik konusunda kapasite boşluğunu gözlediklerini kaydetti. "Kavramı anlamak, o kapasiteyi sağlamaktan geçiyor. Kavram hazmedilip anlaşıldığında da aslında siz ekstra bir eforda bulunmasanız bile örneğin kalkınma planı süreçlerinde de sürdürülebilir kalkınma devreye girer" diyen Uras, yerelde ise bunun için bir potansiyelin varlığına dikkat çekti.
Güneş evi projesi
Referans'ın sorularını yanıtlayan Uras, 24 ay süren projede, üzerinde çalışılacak sektörleri DPT'nin çeşitli kriterler kullanarak seçtiğini belirtirken; bu kriterler arasında sektörün önemi, iktisadi ve sosyal sektör olması ile benzer bir çalışmanın daha önce bu sektörde yapılmamış olması gibi noktaların olduğunu söyledi. Sürdürülebilir kalkınmanın politika, uygulama ve akademik araştırma aşamalarında birinci kriterin katılımcılık olduğunu vurgulayan Uras, "Projede neredeyse her sektöre ilişkin çalışmalara özel sektörden ya meslek örgütleri ya sivil toplum kuruluşları şeklinde katılım oldu. Kentleşme konusunda da şehir plancıları, belediyeler, valilikler çalışmalarda yer aldı" dedi.
Yereldeki kapasiteyi farketmelerinde yürüttükleri hibe programın ile 6 ilde yaptıkları toplantıların etkili olduğunu kaydeden Uras, 18 ilden 23 projenin hibelerden yararlandığını belirtti. Uras, kavramın uygulamalarla anlaşılması açısından bu çalışmanın önemi üzerinde dururken; 3-4 aydan 12 aya kadar değişen sürelerde yürüyen projeler arasında gezici organik tarım laboratuarından enerji verimliliğine, güneş evi demostrasyonundan sürdürülebilir turizm için yerel rehber eğitimine kadar çok farklı uygulamaların bulunduğunu söyledi. Uras, akademik alanda ise sürdürülebilir kalkınmaya ilişkin genel bakışta boşluk gözlediklerini söyledi.
DPT karar verecek
Çalışmayla sektörlerarası platformun geleceğe dönük bir umut olduğunu belirten Uras, "Örneğin turizmin domine ettiği dönemde hep turizm politikaları diğerlerinin üzerine çıkabiliyordu. Şimdi sektörlerin birbirini dinleyecek hissini taşıyoruz" dedi. Ancak bu entegrasyonun sistematik hale gelmesinin DPT'nin bundan sonra atacağı adımlarla ilgili olduğunu söyleyen Uras, projenin çıktılarının DPT'nin özellikle 10'uncu kalkınma planının hazırlanması sürecinde etkili olmasını beklediklerine işaret etti. Proje Yönetici Yardımcısı Alper Acar ise projeyle oluşturulan platformun Türkiye'nin 2002 yılında yapılan Johannesburg Sürdürülebilir Kalkınma Dünya Zirvesi'ndeki taahhütlerinden biri olduğunu söylerken, "Türkiye'nin 'ulusal sürdürülebilir kalkınma stratejisi' ile ilgili kurumlar arasında koordinasyon sağlayacak bir yapı oluşturması gerekiyor. Şu an biraz atıl olsa da biz bu yapıyı oluşturduk, ancak stratejimiz yok" dedi. Bu strateji yerine Türkiye'nin kalkınma planlarını "sürdürülebilir kalkınma planı" haline getirecek biçimde geliştirebileceğini vurgulayan Acar, bunu yapmak için bir ara strateji oluşturulabileceğini kaydetti.