Bu köşede birkaç kez yazdım ve dedim ki; Antalya'yı bekleyen iki büyük tehlikeden biri otellerdeki olası çifte rezervasyon, diğeri ufukta görülen enerji sıkıntısı... Çifte rezervasyon konusunda turizm dernek ve birlikleri önlemlerini almış görünüyor. Başta Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkanı Ahmet Barut, olmak üzere tüm sektör yetkilileri, "Korkulan olmaz" dediler. Bekleyip göreceğiz. Ancak, elektrik sorununun hâlâ çözülemediğini söylemek için beklemeye gerek yok. Bu konuda bir tek sevindirici gelişme geçen hafta sonu yaşandı. Toprak Koruma Kurulu, inşaatını durdurduğu AKSA Enerji tarafından yapılmakta olan doğalgaz çevrim santralına sonunda izin verdi. Bu arada, çok önemli 1.5 ay heba oldu.
Alternatif enerji arayışı
Antalya Valisi Alaaddin Yüksel, enerji meselesini her fırsatta dile getiriyor. Kimi görse enerji yatırımından bahsediyor. Herkesi yatırıma çağırıyor. Çünkü, bugün Antalya'nın tükettiği elektrik enerjisi 1 Haziran'dan itibaren 6-7 kat artacak. Sadece, turizm sektörünün değil, Organize Sanayi Bölgesi'nde bulunan 118 fabrikanın da enerjiye ihtiyacı var. Akdeniz Üniversitesi de boş durmuyor. Akademisyenler, kente ne tür katkı sunarız diye kafa yoruyor. Bu akademisyenlerden biri de "alternatif enerji" olarak "güneş"i gören Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hikmet Rende... Almanya'dan getirttiği her biri birer metrekarelik 6 paneli fakültenin çatısına koyan Rende, küçük de olsa elektrik enerjisi üretiyor. Şimdi bunu Antalya çapına nasıl yayarızın planlarını yapıyor. Hazırladığı projeyi Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler'e götürecek. Güler'in, güneş enerjisi ile ilgili olumlu söylemleri Antalyalı profesörü cesaretlendirmiş anlaşılan...
Güneş paneli fabrikası şart
Prof. Dr. Rende, Bakan Güler'e, fakültedeki küçük çaplı santralı anlatıp güneş enerjisi üretimi ile ilgili yasal düzenlemeler de isteyecek. Öyle, hadi otelin, evin çatısına panelleri koyalım enerjiyi üretelim demekle olmuyor. Güneş bedava ama üretimi gerektiren paneller pahalı. Türkiye'de de üretimi yok. Öncelikle, güneş panelleri üretecek fabrikaların teşvik edilmesi gerekiyor. Ardından, bu enerjiyi otelinde, evinin çatısında kullananlara uygun koşullarda banka kredisi verilmesi de şart. İş bununla kalmıyor, tıpkı Almanya'da olduğu gibi üretilen enerjinin enterkonnekte sisteme aktarılması da lazım. Yani, vatandaşa evde ürettiği elektriği, gerekirse devlete de satmasının yolları açılmalı. Bunu Almanlar yapıyor. Hem de kendi ürettiğini devlete pahalı satıyor, tükettiğini ucuza alıyor. Amaç, vatandaşı üretime teşvik etmek. 365 günün 300 günü tepesinde güneş parlayan, yeraltı suları şelalelerinden denize dökülen Antalya, enerji korkusu yaşayan belki de en son kent olmalı. Ama yakın gelecek pek iç açıcı görünmüyor.