Haberler

Nükleer Enerji'ye evet mi, hayır mı?

Tarih: 28 Nisan 2008 Kaynak: Sabah Yazan: İlhan Demircioğlu
Dün, Çernobil nükleer faciasının 22. yıldönümüydü. Peki yarın? 'Nükleer' hakkında olumlu veya olumsuz görüş bildirmek için, aslında onlarca kriteri gözden geçirmek gerekiyor.

Türkiye'de nükleer santral kurulması tekrar gündemde ve 24 Eylül'de son bulması beklenen ihale süreci devam ediyor. İlk nükleer santralın kurulması için düşünülen yerlerin başında Mersin'in Mut'a bağlı Akkuyu (Büyükeceli) beldesi ve Sinop yer alıyor. Yatırımcının Sinop'a oranla gözdesi Akkuyu, çünkü 25 yıl önce nükleer santral kurulması için alınmış bir yer lisansı var. O gün bugündür de, tellerle çevrili. Gerçi, bu lisansın bugün geçerli olup olmadığı, tartışmalı bir konu. Lisansı veren uzmanlardan Prof. Dr. Tolga Yarman, bunun artık geçerli olmadığını, bugünkü şartlarla 25 yıl öncesinin çok farklı olduğunu söylüyor. Mersin'den Alanya yönüne yaklaşık 170 km. gittiğinizde, kendinizi Akkuyu beldesinin önünde buluyorsunuz. Türkiye'nin Akdeniz sahil şeridinde en az betona rastladığınız noktalardan bir tanesi. Beldede yaşlı nüfus hakim, gençler iş bulmak için civar kentlere gitmiş. Kimileri 'Nükleer kurulsa işsiz kalmazdık,' kimileri ise 'Nükleer kurulacak diye yatırımların önü kesildi turizmden bile para kazanamadık,' diye yakınıyor. En can alıcı tartışmalardan biri de zaten turizm konusunda yaşanıyor. Akkuyu'nun bir ucu Alanya- Antalya, diğer ucu Mersin. Buraya kurulacak bir nükleer santralın Türkiye'nin en büyük ihracat kalemi olan turizmi nasıl etkileyeceği ciddi bir soru işareti. Turizmdeki rakibimiz Yunanistan'da bu konuda kampanya hazırlıkları başladı bile. Nükleer enerji sadece enerji politikalarını ilgilendiren bir sorun olmadığından, olumlu ya da olumsuz görüş bildirmek için aynı az önce dile getirdiğimiz turizm örneğinde olduğu gibi onlarca kriteri gözden geçirmek gerekiyor. Biz, bu gözden geçirmeyi rakamlar üzerinden yapalım ve son noktayı koyma işini size bırakalım. Önce küresel anlamda nükleer enerjinin durumuna bakmakta fayda var: 1978'de Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşanan Üç Mil Adası ve ardından gelen tarihin en büyük nükleer kazası, yani dün 22. yıldönümünü yaşadığımız Çernobil, nükleer enerjinin 'altın çağı'na noktayı koymuştu. Sadece kaza riski değil, artırılan güvenlik tedbirleri de maliyetleri yükseltti ve nükleer enerji gözden düştü.

Gecikmiş zorunluluk: Nükleer Enerji
Türkiye enerjisinin yüzde 73'ü, dışa bağımlı! 
- Türkiye 2007 yılında tükettiği genel enerjinin yüzde 73'ünü ithal kaynaklardan, 41 GW kurulu gücüyle ürettiği 191 GWh elektriğin yüzde 48'ini doğalgazdan sağlamış. Halbuki doğalgazın hemen tamamı ithal edilmekte ve fiyatı petrole endeksli olarak artıyor. Bu bağımlılığın frenlenip, oranının azaltılması lâzım. 

- Nükleer santrallar, yılın büyük bir kısmında 'emre amade' olup, yüzde 90'lara varan kapasite faktörleriyle çalışabildiklerinden, 'baz yükü' santralı olarak çalıştırılmaya yatkınlar. Ancak, devreye sokulup çıkarılmaları veya çalışmaları sırasında, güç düzeylerinin yükseltilip alçaltılması zaman aldığından, talebin gün içindeki kısa süreli değişimlerine ayak uydurmaları, pek mümkün değil. Halbuki doğalgaz santralları, yarım saat gibi kısa bir zamanda devreye sokulup çıkartılabilir ve yakıtın akış hızını değiştirmek suretiyle, güç düzeyleri değiştirilebilir. Yani, hem baz yükü santralı olarak, hem de 'talep izlemek' için çalıştırılmaları, görece kolay. Nükleer santrallar bu kapsamda, elektrik arzının genişletmenin yanında; doğalgaz santrallarının taşıdığı 'baz yükü' görevini kısmen devralarak, bu santralların bir kısmının 'yük izleme' işlevine yöneltilip, yenilenebilir enerji kaynaklarını yedekleme işlevinde kullanabilmeleri için serbest bırakılmalarını sağlamak üzere gündeme gelmiş durumda. Aksi halde, yenilenebilir enerji kaynaklarının; elektriğin temin güvenilirliği ve üretim-iletimdağıtım şebekesinin kararlılığı risklerini artırmaksızın, daha üst düzeyde devreye sokulabilmeleri mümkün değil.

Sinop'ta ağaçlar da, ekmek de tehlikede mi?
Türkiye'nin en kuzey ucu Sinop İnceburun'da yapacağı nükleer santral nedeniyle binlerce ağaç kesilecek. Çünkü santralın yapılacağı alanın 20 bin dönümlük bölümü çam ormanı. Üstelik 20 bin dönümlük ormanlık alanın 8 bin dönümü de İzzet Koca isimli vatandaş ile devlet arasında mahkemelik. Koca, arazinin kendi tapulu malı olduğunu ancak devletin kendilerine ait olan ve her yıl devlet kontrolünde kesiminin yapıldığı alanın elinden almaya çalıştığını öne sürüyor. Bölge, İnceburun Feneri'nin hemen yanında denize kadar ulaşıyor. Santralın soğutma tesisi de fenerle bu tepe arasındaki koya yapılacak. Yaklaşık 5 bin dönümlük alanda bulunan iki köyün taşınması gündeme gelecek. Aynı zamanda yaban hayatı koruma alını da olan bölgedeki binlerce hayvan santraldan etkilenecek. Sinop'ta nükleer santralın kurulmasını isteyenler son dönemlerde oldukça artan işsizliğe bir nebze olsun katkı sağlar umudunu taşırken kurulmasını istemeyenler ise santralda çalışacak olan elemanların büyük çoğunluğunun fizik ya da nükleer mühendis olması gerektiğini ancak Sinop'ta bu özelliklerde işsiz bulunmadığını belirttiler. Nükleer karşıtları, santrala harcanacak paranın çok daha azının turizme yatırılması halinde aynı bölgede hem binlerce ağacın katledilmeyeceğini hem de yüzlerce işsizin bu hizmet sektöründe iş sahibi olacağını iddia ediyorlar.

Almila Yalçın (Öğrenci)
"Kurulmasına karşıyım. Çevremdeki insanların kanserden ölmesi beni mutlu etmez. Büyüklerimiz Çernobil patladığında neler olduğunu hâlâ anlatıyor. Ben yaşım küçük olduğu için o dönemi yaşamadım. Yaşamak da istemem!"

Sinan Koca (Esnaf)
"Santralın kurulmasındaki amaç elektrik üretmek ise buna alternatif olarak Sinop'ta rüzgâr santralları kurulabilir. Binlerce ağacın kesilmesine gerek yok. Küresel ısınma olduğu için bu ülkenin yağmura ve ağaca ihtiyacı olduğu için, buna bindiğimiz dalı kesmek denir. Sadece Sinop değil tüm Türkiye için de tehdit olabilir. Bölgemiz santrala açılacağına, turizme açılsa daha faydalı olacaktır."

Tahsin Yazıcı (Memur)
Bana göre bu ikilem arasında insanlar sıkıştı. Bugün Nükleer santrala karşıyım diyenler neden karşı olduklarını karşı olmayanlar da neden karşı olmadıklarını bilmiyor. Bu nükleer santral nedir hangi teknoloji ile kurulacak bilmiyor. Bu işin uzmanları gelip bu halkı bilinçlendirmediği sürece kurulmasını isteyenler de yavaş yavaş karşı olmaya başlayacak. Bana kalırsa, Devlet öncelikle bunu aşmalı.

Seda Kesim (Öğrenci)
"Nükleer santrala karşıyım. Bana göre Sinop'un nüfusunun az olması nedeniyle Sinop gözden çıkartıldı. Çernobil sonrası anormal doğumlar oldu. Sinop'ta her dönem rüzgâr olur. Neden rüzgâr santralları de düşünülmüyor?"

Hale Oğuz (Sinop Çevre Dostları Derneği Başkanı)
"Nükleer Santral 1994 yılından itibaren Sinop'un gündeminde. Ancak 2000 yılında bu gündemimizden çıkmıştı. 2005 yılında Sinop ve nükleer santral sanki birbirinden ayrılamaz iki sevgili gibi tekrar buluştu. Bir çevreci olarak tabii ki karşıyım. Sinop gibi doğa cenneti bir yer katledilecek ve ben karşı olmayacağım bu mümkün değil. Dünyada bunun çok kötü örnekleri var. Kanserli insanların sayısı artacak. Sinop'a nükleer santralın hiçbir faydası olmaz. Nükleer santrallarda uranyum kullanılır ve bunun artığı 450 yıl radyasyon saçar. Amerika bile hâlâ kendi atıklarını saklayacak yer bulamadı. Sinop dünyanın nükleer atık çöplüğü yapılmak isteniyor. Buralarda vasıfsız eleman çalışmaz. Nükleer santralın bekçileri bile İngilizce bilmeli. Bu santral kurulduğu zaman kimse buradaki üniversiteye okumak için çocuğunu yollamaz, kimse tatile gelmez. Nükleer atıkların soğutulacağı denizden çıkan balıkları da kimse yemez."

Şahin Kurt (Emekli)
"Ben zehirin her türlüsüne karşıyım. Burnumuzun dibindeki Çernobil'i çok çabuk unuttuk. Ya da bize unutturmaya çalışıyorlar. Sinop tatil cenneti bir yer. Burada insanların kanserden ölmesine gönlüm razı gelmez."

Zekeriye Aslan (Emekli)
"Benim eşim 2005 yılında kanserden öldü. Bu nedenle kanserden yeni birilerinin ölmesine benim izin vermem mümkün değil. Sinop'a nükleer santral kurulmasına izin verecek en son insan ben olurum. Benim canım yanmış bir kere. Bana kimse bu santralın ölüm saçmayacağını anlatamaz, bunu bana izah edemez."
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.