Ticaret odası bir süre önce İzmir’in yeni logosu üzerine yapmış olduğu çalışmaları güzel İzmirlilerin beğenisine sundu. Tabi bu sunuşla beraber hemen tartışma başladı. Bu tartışma beğeniye sunulan logolar üzerine değil, bu logo çalışmasını kimin yapması gerektiği üzerine oldu. Büyükşehir Belediyesi mi yoksa ticaret odası mı yapmalı? EXPO döneminde başlayan bu çekişme adaylık sürecinde aklın üstün gelmesiyle aşılmıştı. Seçimin kaybedilmesiyle beraber halı altına süprülen ne varsa yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı.

Kişisel düşüncem şudur; Böylesi bir konu için sadece bu iki kurumun değil tüm sivil toplum örgütlerinin katılımıyla ve valimizin koordinatörlüğünde oluşmalı. Valilik makamının liderliği tartışılamayacağı için bu sorunda kendiliğinden çözülmüş olur.

Peki sivil toplum örgütleri ne yapmalı? Hepsi kendi fikirlerini yansıtan çalışmaları yapıp bitirdikten sonra Valiliğe teslim etmeli. Toplanan bu çalışmaşlar bence hiç bir elemeye tabii tutulmadan halkın beğenisine sunulmalı.

Çalışma yapacak kurumlar noktasında benim kişisel fikrim biraz farklı. Bizim seçeceğimiz bu logo her halde bir yüzyıl güzel İzmirimize hizmet edecek. O zaman bu logoyu kim seçmeli sorusuna cevabım çocuklarımız olacak. Madem onların zamanına hizmet edecek o zaman onlar seçsin. Onların bakış açıları, yaklaşımları bizim algılarımızdan çok daha farklı. Mesela bizler yüz yüze görüşmeyi tercih ederken, onlar SMS ile ve hatta üç dört kelimeyle anlaşıyorlar. Çağdaş olduğumuzu iddia ettiğimiz bizler e-posta yazarken, onlar mesaj panolarında birbirleriyle çok kısa sürede iletişim kurup aynı hızla bitiriyorlar. Her okul döneminde bir çok konuda milli eğitim, sivil toplum kuruluşları, belediyeler bir çok konuda resim yarışmaları düzenliyorlar. O zaman bu konuda da bir yarışma açılsın ve her okul bu konuda bir anlamda çalışma yapmaya zorlansın. Bunu özellikle istiyorum çünkü biliyoruz ki İzmir’de daha denizi görmemiş bir çok kardeşimiz var. Bakalım onlar nasıl algılıyorlar güzel İzmir’i ya da şehrin tüm nimetlerinden yararlandığını düşündüklerimiz ne kadar algılamış acaba. Böyle olursa tüm hemşerilerimizin bu sürece dahil olmalarını sağlar ve bir uzlaşı sağlanmış aidiyet duygusu en üst düzeye taşınmış olur düşüncesindeyim. Ticaret odasının yapmış olduğu bu çalışma da kardeşlerimize bu tip bir çalışmanın nasıl yapılacağı konusunda da güzel bir ışık olacak nitelikte. Logo çalışması, hikayesi, promosyon çalışmaları ile bir bütün olarak ele alınması gerektiğini ve nasıl düşünüleceğiniz söylüyor.

İşte bu nedenden ötürü nasıl ki çoğumuz bir çok yerde yapılmış logo ve benzeri uygulamaları bizi ve çağımızı yansıtmadığını düşünüp değiştirilmesini düşünüyorsak bizde bu seçimi çocuklarımıza bırakmalıyız diye düşünüyorum. Bizlerin görevi onlara bu çalışmayı yapabilecekleri ortamı ve fırsatı yaratmak.

Okuyucularımıza bir not: Yeni döneme giren Akşam Ege’de yazılarımın bundan sonra yine cumaları fakat 15 günde bir çıkacağını bildirmek istiyorum.