Haberler

Türkiye Uygarlık Tarihini Değiştiriyor

Tarih: 3 Haziran 2008 Kaynak: Cumhuriyet Yazan: Özgen Acar
Birkaç yazıdır Ankara’da toplanan “30. Uluslararası Arkeoloji Çalıştayı’na” değiniyorum. Bazı okurlarım bu konuya neden önem verdiğimi yadırgamış olabilirler. İsterseniz, yabancı bilim insanları adına çalıştayın kapanış konuşmasını yapan İtalyan arkeoloji profesörü Marcella Frangipane’nin sözlerinden özetle şu alıntıyı yapalım:

“(…) dünyada tek olma özelliğine sahip uluslararası bu etkinlik gerçekten onur veren bir olay. Çalıştay, Türkiye topraklarında sürdürülen zengin arkeolojik çalışmaların istisnai bir vitrinidir. Bu tür bir girişimi arkeolojik zenginliklere sahip ve araştırma yapan tüm ülkelerin örnek almaları gerektiğine inanıyorum...”

Çalıştayın açış konuşmasını yapan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın ünlü ozanımızdan yaptığı alıntı, ülkemizin tarihsel, kültürel, dinsel mirasının zenginliğini vurgulaması açısından gerçekten anlamlıydı:

“Çok değerli bir toprak parçası üzerinde, dünyanın çok özel bir coğrafyası üzerinde olduğumuzu hepimiz biliyoruz. Ahmed Arif’in dizeleridir: ‘Beşikler vermişim Nuh’a salıncaklar, hamaklar. Havva Anan dünkü çocuk sayılır, Anadolu’yum ben, tanıyor musun?’ diyor.”

Türk bilim insanları adına bu yılki açılış konuşmasında arkeoloji profesörü Coşkun Özgünel, genç kuşaklara ve siyasal dünyada rolü olanlara şu anımsatmayı yaptı:

“Ulu Önder’in 1931 yılında Konya’dan Başbakan İsmet İnönü’ye çektiği telgrafın içeriğinin gerçekleşmesinde, adımların sağlıklı atıldığı ve sonunda arzulanan düzeye ulaştığı artık bir gerçek olarak karşımızda. Telgrafı anımsayalım: ‘Yurdumuzun hemen her tarafında paha biçilmez defineler halinde yatmakta olan eski uygarlık eserlerinin ileride tarafımızdan meydana çıkarılarak bilimsel bir surette korunma ve tasnifleri ve geçen çağların sürekli göz ardı yüzünden pek harap bir hale gelmiş olan anıtların korunmaları için daha fazla talebe yetiştirilmesi’...”

Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Orhan Düzgün geçen yıl yerli ve yabancı bilim insanlarınca Türkiye’de toplam 432 kazı ve yüzey araştırması yapıldığını, bütçeden 14.6 ve DÖSİM’den 10.8 milyon YTL ödenek ayrıldığını açıkladı. Düzgün, genel müdürlüğün neye önem verdiğini şu sözlerle kürsüye taşıdı:

“Yalnızca Bakanlığımız açısından değil, restorasyona (onarıma) ve konservasyona (korumaya) önem verilen, çevre düzenlemeleri gerçekleştirilen, öngörülen süre içerisinde yayın çalışmalarını tamamlayan kazı ve araştırmalar başarılı kabul edilmektedir.”

Beni en çok heyecanlandıran olay Günay’ın “Define avcılarından korumak için çok şey yapmamız gerekiyor” sözlerini, Genel Müdür Yardımcısı Abdullah Kocapınar’ın “Define avcılığında kullanılan metal dedektörlerin yasaklanması konusunda hazırladığımız yasa tasarısını ilgili bakanlıkların görüşlerine sunduk” demesi oluşturdu. Eğer Günay ve Genel Müdürlüğü, bu tasarıyı TBMM’den kuşa benzetmeden geçirirlerse tarihsel anıt konumuna yükseleceklerdir. Frangipane’nin şu sözleriyle çalıştayı noktalayalım:

“Şimdiye değin bilgilerimiz Türkiye dışındaki çalışmalara dayanmaktaydı. Yeni kazılar, eski bilgilerimizin ne kadar eksik ve hatta yanlış olduğunu gösterdi. Bu kazılarla yalnızca Türkiye’nin değil, tüm uygarlığın tarihi değişiyor. Bu durum Türkiye’yi arkeoloji alanında lider ülke konumuna getirdi. (…) Eğer tüm veriler saptanmaz, daha doğrusu incelenemezlerse, sayısız sit alanlarındaki arkeolojik ve tarihsel varlıklar yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakılacaktır.”

Eskiden Türkiye’de “Her köyün bir delisi var” denilirdi. Şimdilerde “Her köyün bir delisi, iki definecisi var” deniliyor. İşte bu tasarı ile bu alandaki terörün “Kalaşnikofları” olan “metal dedektörler” yasaklanabilecektir.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.