Haberler

Diploma Jürileri’nden İzlenimler - 6

Tarih: 12 Haziran 2008 Yazan: Pınar Seyrek

Fotoğraflar: Arkitera Mimarlık Merkezi

Bu yıl katıldığımız diploma jürilerinin sonuncusu Uludağ Üniversitesi (UÜ), Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü’ne aitti. Okuyacağınız izlenimler hem İstanbul dışından, hem de bir devlet üniversitesine ait olması bakımından farkı ile önce işlediğimiz iki jüri ile karşılaştırmalı bir değerlendirme yapmaya olanak sağlıyor.

Bu yılki jüriler sonunda 14. mezunlarını verecek olan UÜ Mimarlık Bölümü, ilk mezunlarını 1998 yılında, İTÜ Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü diploma jürileri ile yapılan paralel çalışma ile vermişti. Bunu takip eden yıllarda bu yaklaşım devam ettirilerek daha sonra başka okullarda da benimsenen bir sitem oluşturulmuş oldu. Bölümün öğretim görevlilerinin dışında diğer üniversitelerden öğretim görevlileri ve serbest çalışan mimarların katılımıyla gerçekleşen jürilerden hem öğrenciler hem de jüri üyeleri memnun görünüyor.

UÜ Mimarlık Bölümü’nün yıllık kapasitesi olan 40 öğrenci için, bir konuk üye ve bir danışman üye ve öğretim kadrosundan beş üyeden meydana gelen iki ayrı jüri oluşturulmuş. İki jüride eşit seviye yakalanması amacıyla öğrenciler, kura yönetimiyle fakat proje dersi not ortalamaları göz önünde bulundurularak bu iki jüriye dağıtılmışlar. Jüri kadroları ise şöyle: A Jürisi - Üyeler: Prof.Dr. Neslihan Dostoğlu, Öğr.Gör.Dr. Yusuf Civelek, Öğr.Gör.Dr. Arzu Çahantimur, Öğr.Gör. Çiğdem Yücel, Arş.Gör. Sibel Polat, Konuk: Y. Mimar Ersen Gürsel, Danışman: Y. Şehir Plancısı Hakan Koyunlular. B jürisi – Üyeler: Prof.Dr. Nilüfer Akıncıtürk, Öğr.Gör.Dr. Rengin Öztürk, Öğr.Gör.Dr. Yavuz Taneli, Öğr.Gör. Selay Yurtkuran Tok, Arş.Gör. Özge Tümer, Konuk: Y. Mimar Mehmet Konuralp, Danışman: Öğr.Gör.Dr. Murat Özyaba.

Süreç

Bitirme çalışmasının amacı “Mimarlık Bölümü’ndeki eğitim ve öğretimin bütününü oluşturan tüm disiplin alanlarında öğrencinin gerekli bilgi ve gelişime sahip olduğunu ve istenen mesleki düzeye ulaştığını kanıtlayan bir çalışmanın ortaya koyulması, diğer yandan da genel eleştiriler yolu ile öğrencinin yetişme olgusunun bu aşamada da gelişmesinin sağlanması” şeklinde ifade ediliyor.

İki ara jüri, bir eskiz sınavı ve son jüriden meydana gelen bitirme süreci içinde, proje dersi şeklindeki haftalık tashihlere yer verilmiyor. Bu şekilde hem öğrencilerin kendi başlarına proje sürecini yönlendirmeleri test ediliyor hem de projelerin -Prof.Dr. Nilüfer Akıncıtürk’ün deyimiyle- “güdümlü” olmasının engellenmesine çalışılıyor. Birinci sınıftan itibaren tüm jürilerde de olduğu gibi bitirme jürilerinin hepsi açık jüri şeklinde yapılıyor. Bu sayede öğrenciler kendi konularında arkadaşlarının çalışmalarını ve tashihlerini gözlemleyebildikleri gibi üst grupların çalışmalarından da faydalanabiliyorlar. Bölüm başkanı Prof.Dr. Neslihan Dostoğlu, öğretim kadrosu olarak bu açık jüri sisteminin faydalarına fazlasıyla inandıklarını, uygulamada da çok iyi sonuçlar aldıklarını belirtiyor. İTÜ’nün ardından Türkiye’de ikinci olarak Amerikan National Architectural Accrediting Board (NAAB) tarafından akredite olacaklarını belirtirken mezunlarının kazandıkları ödüller ve çalışma hayatındaki başarılarıyla da gurur duyduklarını söylüyor.

Bitirme ödevi sürecinin başında, konuk mimarların da katkılarıyla gerçekleştirilen seminer programlarıyla öğrencilere konunun farklı boyutları hakkında bilgi veriliyor. İlk ara jüride konu, arsa ve ihtiyaç programı gibi verilere hazır olarak ulaşan öğrencilerin analiz çalışmaları ve kavramsal yaklaşımları üzerinde durulurken, ikinci ara jüride sistem detayları gibi istenenlerde bu kavramsal yaklaşımların, hangi tasarımsal çözümlere ulaştığına bakılıyor. Son jüride ise öğrencilerin belirledikleri yolda ne kadar ilerleyebildikleri değerlendiriliyor. Eskiz sınavı ise daha birçok başka üniversitede de olduğu gibi, öğrencilerin verilen kısa süre içinde tasarım yapma yetilerini test etmek amacıyla yapılıyor.

Öğrencilerin başarısı sadece projelere bakılarak değil, tüm bu süreç değerlendirilerek ve oy çokluğu ile belirleniyor.



Konu
Mümkün olduğunca eşdeğer olmasına çalışılan iki jüride ele alınan konular da aynı: “Sürdürülebilir Kentsel Konut Yerleşmesi Tasarımı”. Bursa’nın yeni gelişim bölgelerinden Eski Merinos Fabrikası’nın batısında ve kuzeyinde yer alan iki arsadan biri üzerinde yapacakları tasarımlarla öğrencilerden, sürdürülebilirlik kavramını ekolojik, ekonomik ve sosyo-kültürel, boyutuyla ele almaları istendi. Dönem başında Prof.Dr. İhsan Bilgin, Prof.Dr. Atilla Yücel’in de aralarında bulunduğu konuk uzmanlar tarafından verilen seminerde konut tasarımı konusu ve sürdürülebilirlik kavramının farklı yorumları üzerinde duruldu, tartışmalar yapıldı. Bu konu başlığı altında öğrencilerden cevaplamaları beklenen soru “endüstrileşme ile birlikte başlayan hızlı kentleşme sürecinde karşı karşıya kalınan ve pek çok farklı boyutta yaşanan konut sorununa nasıl bir çözüm getirecekleri” şeklinde; istenenler ise şu şekilde ifade edilmiş: “Belirlenen arsada, öğrencilerin, farklı sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel seviyedeki kullanıcı gruplarına yönelik, daha iyi nitelikli yaşam sunan konut alanları ve bu alanları oluşturacak alternatif konut tipleri önermeleri beklenmektedir. Öğrenciler Bursa’da tarih boyunca konut mimarisini ve kent mekanını oluşturan değerlerin, mekan ve yaşama biçimi ilişkilerinin, 21. yüzyılda yeniden nasıl tanımlanabileceğini araştıracaklar, önerecekleri yeni mekan kullanımlarının, çevre ilişkilerinin, ölçek ve doku özelliklerinin, tipolojik ve teknolojik çözümlerin; Bursa kentindeki tarihsel gelişim çizgisiyle nasıl ve hangi düzeyde buluşabileceğini inceleyeceklerdir. Bu irdelemenin, sürdürülebilir kentsel gelişmenin sağlanmasında etkin rol alan kentsel konut alanları planlama ve konut birimleri tasarlama sürecine katkıda bulunacağı düşünülmektedir. Bu bağlamda, Bursa kentinin sürdürülebilir gelişmesi için stratejik öneme sahip alanlardan biri olan proje arsasında uygulanması öngörülecek kentsel yaşam alanları alternatiflerinin, yerel yönetimler tarafından bu amaçla yapılacak olan çalışmalara ışık tutacak nitelikte olması beklenmektedir.

Bu anlamda mevcut plan ve imar tanımlarının değil; sürdürülebilir kentsel gelişme kriterlerinin, çalışılacak çevreye ait silüet, topografya ve yakın çevre ilişkilerinin ele alınması beklenmektedir. Öngörülecek sürdürülebilir yaşam alanlarını oluşturacak program ve bu alanların temel öğesi olan konut kavramı, Bursa’nın doğal ve kültürel verilerinin tarihsel/güncel analizinden kaynaklanan yeni yorumlar, yapılacak tasarıma esas olmalıdır. Ekolojik, ekonomik ve sosyo-kültürel sürdürülebilirlik, kentsel gelişme, yüksek yaşam kalitesi, insan-çevre ilişkileri, kent kimliği, aidiyet, paylaşım ve katılım bu çalışmanın temel kavramlarıdır.”

Öğrencilerin oluşturacakları senaryolar doğrultusunda farklılaştırılabilecek olan ihtiyaç programının kapsamında farklı büyüklüklerdeki konut birimleri ve gruplarının yanında ticari tesisler, sosyal ve kültürel tesisler, açık spor alanları ve bunlara hizmet eden tesisler ve rekreasyon alanları var.



Sonuçlar ve İzlenimler:
Sunumlar sırasında öğrencilerin genelde heyecanlı jüri üyelerinin ise ilgili ve projelere hakim oldukları gözleniyordu. B Jürisi’nde projelerin kavramsal niteliklerinin yanında, makette ve çizimlerde ifade ve imla gibi detaylar ile taşıyıcıya dair sorular da sık sık gündeme geldi. Projelerin sürdürülebilirlik boyutunun daha iyi ele alınmasını sağlamak amacıyla önceki senelerden farklı olarak bu konunun işlendiği bir eskiz sınavı yaptıklarını ve seminerleri daha kapsamlı hale getirdiklerini vurgulayan Prof.Dr. Nilüfer Akıncıtürk “Fakat sürdürülebilirlikle ilgili bize dönen ne derseniz, bence çok zayıf. Çoğunlukla bu kavram bir söylem olarak var, projelerde görünür hale geçemedi,” dedi. 

A Jürisi’nde ise yapıcı eleştiriler dikkat çekiyordu. Bu konu hakkında yönelttiğimiz soru karşısında A Jürisi konuk jüri üyesi Y. Mimar Ersen Gürsel “Hepimizin mimarlıkla ilgili dünya görüşü var ama jüri üyesi olunca durum çok farklılaşıyor. Burada projeleri anlamak, düşünceleri iyi kavramak lazım. Başlangıçta kafanızda olan ölçütlerin dışında bir değerlendirme yapmak durumunda kalabiliyorsunuz. Mesela bir öğrenci istenenleri yerine getirmemiş olabiliyor. Ama önerisinin kendine ait bir düşünce yapısı olduğunu görebiliyorsunuz. Bunu ifade edebiliyor. O zaman bu öneriyi olumlu değerlendiriyorsunuz. Çünkü bitirme ödevi bir sınav değil, eğitimin son eşiği. Bu eşikten atlayanlar meslek hayatına adım atarlar,” dedi.

Bir gün süren sunumların hemen ardından aynı gün yapılan değerlendirmeler sonucu iki jüride toplam 25 kişi bitirme ödevi sürecini başarılı olarak tamamlamış oldu. Projelerini teslim eden 34 kişi olsa da toplam 40 öğrenci için bu sayı %62’lik bir başarı oranına işaret ediyor. Bitirme ödevi konu ve süreciyle ilgili görüşlerini aldığımız öğrenciler, bu başarı oranı hakkında gayet olumlu. Bitirmeden önceki proje derslerinde daha çok tökezlediklerini, bitirmeye geldiklerinde artik jürilere alışkın olduklarını ve daha rahat olabildiklerini anlattılar. Bu seneki ödev konusu hakkında ise görüşler çeşitli. Çoğu çalışmak durumunda kaldıkları ölçeğin alışkın olduklarından büyük olduğunu söylerken, konut tasarımı konusunu faydalı ve nispeten kolay bulduklarını ifade ettiler. Projelerin sürdürülebilirlik boyutunu ise zorlayıcı unsurlardan biri olarak gördüklerini söylediler.
YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.