Arkeoloji Müzesi’nde Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın katılımıyla ilgi çekici bir projenin gerçekleştirilmesi tanıtıldı. Projeyi bakanlık ile TÜRSAB birlikte yaptılar.

20 YTL verip Müzekart’ı alanlar bir yıl boyunca Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı müzeler ve ören yerlerini ücret ödemeden gezebilecek.

Doğrusu, öğrenciler için desteklediğim bir çözüm.

Kart ile birlikte bir de Müze Müze Gezdiren Kart başlıklı bir kitapçık armağan ettiler.

Kitapçıkta, müzelerin adı, adresleri, telefon, faks numaraları, e-postaları, kapalı oldukları gün, açık olduğu saatler belirtiliyor.

Müzelerin giriş ücretlerinin yüksekliğinden yakınanlar için, iyi bir çözüm.

Tarihi yarımadayı canlandırmak, bir kültür merkezi adasına dönüştürmek için bazı düşüncelerimi yazacağım bugün.

O adadaki müzeler zaten kültür turizmini canlandırıyor. Báb-ı Áli Caddesi (Ankara Yokuşu) canlanıyor; iyi, büyük yayınevlerinden birçoğunun kitabevleri, birçok yayınevinin de yönetim yeri burada.

Bu adaya bir büyük kütüphane yapmak gerekiyor.

Eminönü’nden başlayıp Beyazıt’a, Aksaray’a kadar uzayan alanda bu kütüphane binası gerçekleştirilebilir. Beyazıt Devlet Kütüphanesi, onarılmalı, kadro verilmeli, merkezi önemine uygun yatırım yapılmalı. Ancak büyük, modern bir kütüphane binasına gereksinim var, bunu da bu adada inşa etmeliyiz.

Modern bir tiyatro, konser salonu gene bu adanın içinde yapılmalıdır.

Gelelim şehir müzesi projesine: Bir zamanlar Darphane-i Ámire için öyle bir projeden söz ediliyordu, hálá bence şehir müzesi için en uygun alan orası.

2010 yılına bu Şehir Müzesi yetiştirilmelidir.

Gerek bakanlığın gerek yerel yönetimin bir araya gelip, geleceğe dair buraya ait özel bir proje oluşturmaları zorunluluğunu görüyorum.

2010 için en çok yatırımın yapılması gereken alanı da bence burasıdır.

Nasıl Beyoğlu eğlence/kültür merkezi karışımını başarmak için çabalıyorsa, tarihi yarımada da turizm ve kültür merkezi odaklı bir kimlik kazanmalıdır.

Şehrin düzenlenmesi, biçimlenmesi için 2010 Kültür Başkenti bir fırsattır, onu iyi kullanalım.