Haberler

Kötü yönetilen bir ‘proje’

Tarih: 4 Ağustos 2008 Kaynak: Radikal Yazan: Uğur Gürses
Hükümetin ‘reçeteyi yazarım, teşhis sonraya’ şiarlı yaklaşımına bir başka örnek; ‘İstanbul finans merkezi olacak’ projesidir. ‘Nasıl?’ sorusunun yanıtı ise ciddiyeti sorgulatıyor. Hükümetin, ‘İstanbul finans merkezi olacak’, ‘Merkez için herkesi taşı’ kararından başka hiçbir karar ve planı yok ortada; ilgili kurumların bile fikri sorulmamış çünkü!

Hükümete finansal konularda danışmanlık verebilecek nitelikte olan kamu otoriteleri ve bankalar dinlenmeden, görüş sorulmadan, hâttâ kendilerinden çalışma yapılması talep edilen Bankalar Birliği’nin hazırladığı rapor dikkate alınmadan; finansal ve parasal otoritelerin, birkaç kamu bankasının İstanbul’a taşınarak bu işin olacağı düşüncesi ‘sabit fikir’ halini almış durumda.

İstanbul’da yapılan, kamu ve özel sektör temsilcilerinin katıldığı Ekonomik ve Sosyal Konsey toplantısı sonrasında öğreniyoruz ki, bu işin başında görüşlerinin sorulmadığı çok açık olan Merkez Bankası, BDDK ve kamu bankalarından birkaçı görüşlerini açıklamışlar.

Bu konuda en başta görüşlerinin alınması gereken finansal ve parasal otorite yetkilileri, bu kurumları Ankara’dan İstanbul’a taşıyarak finansal merkez yaratma fikrinin ‘gayrimenkul geliştirme projesi olarak ’ algılandığını ve bu algının değiştirilmesi gerektiğini vurgula mışlar, yeterince rekabet ortamı yaratılmasıyla İstanbul’un finans merkezi olabileceğini anlat mışlar. Bir kamu bankası genel müdürü de, ‘bankaların belli bir yere kümelenmesiyle oranın finans merkezi olmayacağını; aracılık maliyetlerinin düşürülmesi ve işlem maliyetinin en az rakipleri düzeyinde ya da altında olması gerektiğini ’ vurgula mış.

Hükümetin ‘İstanbul’u finans merkezi yapma’ fikri; Merkez Bankası’nı, BDDK’yı, SPK’yı ve kamu bankalarını İstanbul’a taşımaya, buna ‘gayrimenkul geliştirme’ misyonu yüklenerek TOKİ başkanına emanet edildiği için en baştan sakatlanmış bir nitelik taşıyordu. Öyle ya, Merkez Bankası ve kamu bankaları gibi kurumlar ‘taşınma görev emrini’ ve taşınacakları yeri TOKİ idaresinden öğrendiler!

Taşınmadan da olurdu. Daha doğrusu, bu kurumları İstanbul’a taşıma çok tali bir karar. Hâttâ maliyeti ve getirisi çok iyi analiz edilmeliydi. Asıl başlanması gereken alanlar fiziksel unsurlarla ilgili değil, iş yapılan alanlardaki ‘çevre koşulları’ ile ilgiliydi. Ama bunlara ilişkin hiçbir öncelik ve takvim konuşulmadı.

Hem bir yandan ‘finansal merkezden’ bahsedip, hem de serbest rekabet ve bir finans merkezinde uzaktan dahi olsa ilgisi olmayan, hâttâ ‘rahatsız edici’ ne kadar girişim varsa bunlara tanıklık etmeye devam ettik. Çok yakın zamana değin; ardı ardına rekabet dışı ve ekonomik ahlâkı bozan girişimlerin ortalığa döküldüğü ‘merkez’ bizim ülkemiz oldu. Kredi kartı faizini sınırlama girişimi, prim afları, hâttâ KEY ödemelerinde alacaklıların haciz kararı alamayacaklarına ilişkin yasal düzenleme girişimlerinden bahsedilen ve bir Hükümet yetkilisinin de ‘hayır böyle bir saçmalık olur mu’ demediği ‘merkez’ yine bizim ülkemizdi. Hukuk ve yargı reformu, sadece ve sadece iktidar partisine kapatma davası açılınca akla gelen, alacak-verecek davalarının birkaç yıldan fazla bir sürede sonuçlandığı ‘merkez’ de bizim ülkemizdi.

Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, İstanbul ’un finans merkezi olma projesine ilişkin olarak “Amerika ’daki mortgage krizinden sonra böyle bir proje ile Türk toplumunun önüne çıkmak, zamanlama açısından son derece doğru ” de miş. Peki ‘fiziksel taşıma’ planından başka hangi unsurdan bahsedebiliyoruz? Sekiz aydır Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu tasarılarının neden Meclis’te bekletildiğini kimse anlatmıyor. Ne zaman gündemde görüşüleceği de belli değil. Bir proje var; ama içi doldurulmamış, takvimi bile yok. İçine konulan plan ise çok güzel tanımlandığı gibi ‘gayrimenkul geliştirme projesinden’ öteye gidemiyor!

Hükümetin fiziksel taşıma ya da fiziksel erişim boyutunda ele aldığı bu proje, zaman geçtikçe ciddiye alınma düzeyini de kaybediyor. En başta bu projenin içinde ‘sürüye katılmaya çalışılan’ ama başlangıçta görüşleri bile sorulmayan kurumlar ‘nasıl olacak?’ sorusunu soruyorlar. Oysa ‘finansal merkez’ oluşturma hedefi; fiziksel konumlandırmadan çok hukuksal altyapı, süreç ve mali koşulların bir reform programı içinde ele alınarak ortaya koyulması gerekiyordu. Ama karar oluşturma ve başlatılan süreç o kadar kötü yönetildi ki; Hükümet bu hedefin ciddiye alınması konusundaki erozyonun bile farkında görünmüyor.
YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.