Haberler

Kent Yorum

Tarih: 15 Ağustos 2008 Kaynak: Birgün Yazan: Hade Türkmen
Dönüştürülen mekânlar, kaybedilen yaşamlar...

Yeni bir ülke bulamazsın,
başka bir deniz bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecektir.
Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,
aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
Başka bir şey umma-
Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
öyle tükettin demektir bütün yeryüzünü de.
Şehir-Konstantin Kavafis (Çev. Cevat Çapan)

Sürekli değişen bir kentte yaşamak, hele sonradan gelerek oralara alışmak kolay değildir. Geride bırakılan; adıyla, sanıyla, kokusuyla, sesiyle tüm hayatımızca peşimizden gelecek bir dünya. Yine de vardığımız yerleri gidişatta bir durak belleyip bir şekilde yeni dünyalar kurmaya çalışıyoruz, bu durağa alışmaya, orada zamanımızı geçirmeye çabalıyoruz. Aslında benzer hayatlar içinde farklı sıkıntılardan mustaribiz. Ama eninde sonunda yaşayıp gidiyoruz. Biricik babaannem “iyi demek âdetten olmuş” der hal hatır soranlara. Her birimiz böyle; bunca sıkıntının arasında iyi demek âdetten olmuş. Ama yine de iyiden iyiye fark var; bir tarafta geçip giden hayatı bir ucundan tutmaya çabalarken “iyi” demek bir de onca çabaya rağmen bir anda yerle bir olan hayatların içinden “iyiyim” demek.

Bugün, özellikle büyük kentlerimizde devam eden dönüştürme faaliyetleri içerisinde geldikleri ve hatta alıştıkları duraklarını kaybeden hayatlarla karşı karşıyayız. Henüz birçok mahallede dönüşüm çalışmaları tam olarak başlamadı ama spekülasyonlarla mülkiyetin el değiştirmesinden tutun da su kuyularının üzerine TOKİ konutları yapmaya varana dek kimi farklı uygulamalarla kentsel dönüşümün ucundan kıyısından başladığına tanığız. Bu arada yıkımlar da oldu, olmadı değil. Mesela hepimizin Sulukule olarak bildiği İstanbul Fatih ilçesine bağlı Hatice Sultan ve Neslişah mahallelerinde... Mesela Küçükçekmece Tepeüstü’ndeki Ayazma’da; hani olimpiyat stadının karşı yamacında kalan mahalle… Yıktılar bu mahalleleri dönüşüm yapacağız diyerek. Şimdi molozların arasında çocuk sesleri, kimi Yusuf, kimi Zeynep, kimi Romeo, kimi Juliet…

Rant Uğruna...
Hiç molozların arasında dolaştınız mı? Biliyor musunuz, oralarda dolaşırken aklınızın ucundan geçmiyor kültür başkenti, rezidanslar, finans merkezleri, dünya kentleri… Yok sayılan hayatlarla yüzleşiyorsunuz. “Buralarda İNSAN yaşadı” diyorsunuz. Yoksullukla ve yoksunlukla cebelleşen ama direnen, emeğinden başka satacak bir şeyi olmayan insanların şimdi nerede olduğunu, nasıl, ne yaptığını merak ediyorsunuz. Bir yandan düşünürken molozların arasında bırakılanları, öte yandan yıllardır oturdukları mahallelerden bir anda sürgün edilenlere gidiveriyor aklınız. Rahat mıdır gittiği yerde, yoksa darda mıdır? Dönüp dolaşır mı olduğu yerde, yoksa sefada mıdır?

Soruveriyorsunuz Ayazma’daki evi yıkıldığı ve devletin Anayasa’da da belirtilen sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkını yok saydığı için barakada yaşayan Birgül Abla’ya, ne eder TOKİ konutlarına giden komşuların? Senin derdin başından aşkın ve fakat ya gide(bile)nler?..

“Mutsuzlar; kadınlar dört duvar arasında, çocuklar sıkılıyor… Burada biz kapının önündeydik hep, komşuluk ederdik. Dile kolay 14 senedir bir aradaydık. Çocuklar koşturup dururlardı. Burada da sıkıntı çoktu ama bir arada yaşayıp giderdik. Geçenlerde dört yaşındaki çocuk balkondan düşmüş, ölmüş. İlk de değil bu haaa… Bir genç de intihar etmiş, hastanedeymiş. Evlerin parasını da ödeyemiyorlar, yarın olur oradan da yolcular.”

Ayazma’dan Bezirganbahçe toplu konutlarına savrulanların ağzından duymuştuk konutların sağlıksız, binaların beter olduğunu… Ama bu iş binaların kalitesi ile bitmiyor tabii; birçok kez dile getirdiğimiz üzere “kentsel dönüşüm” binaların belediye tarafından çevik kuvvet ekipleri ile yıkımı ve oralarda yaşayanların kalitesiz TOKİ konutlarına transferi demek değildir. Yaşama müdahaledir ve ona göre yapılması, planlanması, insan olmaktan kaynaklı hakların gözetilmesi gerekmektedir. Yıkılan/yıkılacak konutların olduğu yerlerde yaşam var(dı), oralarda kendi dünyalarını kurmak için emek harcayan insanlar var… Onlarca senedir aynı mahallede olmaktan doğan yaşanmışlıkları, alışkanlıkları var… Ve şimdi rant uğruna yok sayılıyor bu yaşamlar…

Son söz yerine:
Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir (…) Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler (T.C. Anayasası Md. 56). Devlet, şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde, konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır, ayrıca toplu konut teşebbüslerini destekler (T.C. Anayasası Md. 57).
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.