Haberler

‘Hava kirliliği değerleri gelişmiş ülkelerin üstünde’

Tarih: 29 Ağustos 2008 Kaynak: Cumhuriyet Yazan: Alican Uludağ
Çevrenin insan hayatındaki yaşamsal önemi hiçbir zaman yadsınamaz. Çünkü insan yaşadığı çevreyle var olmaktadır. Çevre konusunda yaşanan küçük bir kriz direkt insan hayatını etkiliyor. Yaşanan herhangi bir sorun diğer bir sorunu tetikliyor ve katlanarak büyümesine sebeb oluyor. Bu nedenledir ki çevrenin korunmasının yanında iyi yönetilmesi ve planlanması da çok önemli. Bunun en basit örneğini geçen yıl yaşanılan su sıkıntısında gördük. Günlerce süren kesintiler, başkentliyi perişan etti. Cumhuriyet Ankara olarak geçen yıl yaşanan bu “su sorunu”nu anımsatmak ve Ankara’nın diğer çevre sorunlarını ele almak amacıyla TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Ankara Şube Başkanı Atilla Hışır ile bir söyleşi gerçekleştirdik.

Ankara geçen yıl büyük bir su sıkıntısı/krizi yaşadı. Fakat geçen yıl yaşananlar unutulmuş gibi görünüyor. Ne dersiniz ?

Aslında geçen yıl yaşanan su sıkıntısı “bekleyin geliyorum” diyen ve teknik değerlendirme yetisine sahip herkesin öngörebileceği bir olaydı. Nitekim su sorunu yaşanmadan yıllar öncesinden DSİ’nin Ankara Anakent Belediyesi’ne yapmış olduğu Ankara’nın susuz kalacağı uyarısı ve Gerede Projesi’nin acilen hayata geçirilmesi önerisi de bu söylediklerimi destekler nitelikte. Geçen yıl yaşanan ve her gün katlanarak artan su problemi Anakent Belediyesi yönetimince yaratıldı. Bu süreçte Ankara halkının karşı karşıya bırakıldığı panik ve korku dağı da olayın daha başka bir acı yüzüdür. Şu an biz Ankara halkının suya ve dolayısıyla da bu suyu yönetenlere karşı duyduğu güvensizliğin nedeni, “ben her şeyi daha iyi bilirim” zihniyetinin bir ürünü. Büyükşehir Belediyesi’nin bu inadı nihayetinde 2007 yılında Ankara’da susuzluk olarak patlak verdi. Aslında kent yöneticilerinin arkasına sığındığı küresel ısınma da insanların aklında “Türkiye’de sadece Ankara kentinin havası mı ısındı sayın Melih Gökçek” sorusunu da getirdi. Ankara’da su sıkıntısının baş göstermesiyle beraber su kesintileri oy kaygısıyla ertelenerek seçim sonrasına bırakıldı. Daha sonra başlayan su kesintileri Ankaralıları zor duruma soktu. Bazı bölgelerde 10 günü bulan su kesintileri ciddi problemlere yol açarken, kesintiler sırasında borularda oluşan patlamalar da altyapının kötü durumda olduğunu bir kez daha gösterdi. Bu süreçte yaşanan en utanılacak gelişme ise sorunun insanların tatille, köylerine giderek ya da şehri boşaltılarak çözüleceği açılımıydı. Yani Anakent Belediyesi “Ankara halkı olmadan kenti daha iyi yönetebilirim” demiştir. Su kesintisi yapılarak düşük gelir seviyesindeki insanların yaşama hakkının gasp edildiği de bu olayın diğer bir utanılacak yüzüdür. Çünkü sayın Belediye Başkanı da dahil parası olan insanlar söz konusu su kesintisinden çok fazla etkilenmemiş, yine olan garibana olmuştur.

Yaşanan bu krizin küresel ısınma dışındaki nedenleri neydi ?

Ankara’da yaşanan ve yaşanacak olan su sıkıntısının ana nedeni, Anakent Belediyesi’nin iddia ettiği gibi “2006’nın son 41 yılın en kurak yılı olması ve küresel ısınma” değil daha öncede bahsettiğim gibi Anakent Belediyesi’nin tüm uyarılara kulak tıkayarak sorunu görmezden gelmesidir. ASKİ gibi Ankara’nın su ve kanalizasyon idaresinden sorumlu bir kurumunun son yıllarda kuruluş kanunu dışındaki alanlarda çalıştırılıyor olması da belediyenin su idaresini sudan bir mesele olarak görmesinden kaynaklandığının göstergesidir.

Yaşanan sorunlara örnekler verir misiniz?

Ankara’nın çevre sorunlarına örnek verecek olursak; Çevre ve Orman Bakanlığı verilerinde Türkiye’nin başkenti Ankara, düzenli depolama alanına sahip kentler arasında yer almıyor. Ankaralı için ciddi bir sorun da kent merkezine yakın olan Mamak vahşi depolama alanına çöp dökümünün hala devam etmesi konusudur. Düzenli depolama alanı olmayan, Mamak çöplüğüne Sincan ve Etimesgut belediyeleri hariç Ankara’nın tüm merkez ilçelerinin çöpleri gönderiliyor. Yerleşim bölgelerine yakın olan alanda koku, sinek vb. problemler ise hala devam ediyor. Ankara’da yaşanan bir diğer sorun, son yıllarda artan hava kirliliğidir. Hava kirliliğinin iki temel kaynağı vardır. Birincisi, ısınmada kullanılan yakıtlardan kaynaklanan hava kirliliğidir. Doğalgaz kullanımının henüz tam olarak kent içerisinde yaygınlaştırılmaması, doğal gazın kentliler için pahalı olması, doğal gaz ağına yeterli bakımın yapılmaması ve evlerdeki ısı kaybı ile tüketimin artması dolayısıyla, kükürdü, külü ve nemi yüksek fakat enerjisi düşük kömür kullanımı kent içerisindeki hava kirliliğinde büyük bir etkiye sahiptir. İkinci olarak, taşıtlardan kaynaklı hava kirliliğinde yoğunlaşma görülüyor. Katlı kavşak yapımı ve yol genişletme çalışmaları ile ulaşım sorununa geçici, kısa vadeli çözümler bulma çabası ve bu şekilde bireysel araba kullanımının teşvik edilmesi, ama öte yandan toplu taşımanın geliştirilmemesi ve ikinci, hatta üçüncü plana itilmesi Ankara’daki belediyecilik anlayışının genel politikası olarak açıkça ortaya konuluyor. Ölçüm istasyonlarının yetersiz sayıda olması Ankara’daki hava kirliliği konusunda sağlıklı verilerin bulunmamasının nedenleri arasında. Ankara’nın hava kirliliği değerleri, gelişmiş ülke kentlerinin değerlerinin ise çok üstünde.

‘Suda tek sorumlu Anakent Belediyesi’dir’
Bu konuda önlem alması gereken kurumlar hangileriydi ?

Daha önce de belirttiğim üzere ASKİ kuruluş kanunu ile bu yetki Anakent Belediyesi’ndedir. Ankara kentinde yaşanan su ile ilgili tüm sıkıntıların tek nedeni ve tek sorumlusu Anakent Belediyesi’dir. Tabii burada diğer bir sorumlu da gelecekte Anakent Belediyesi’ne talip olmayı planlayan muhalif partilerin bu konuda zamanında gerekli hassasiyetleri göstermemeleridir. Oysa kent yönetimine talip tüm adaylar bir önceki dönemden itibaren kenti kendileri yönetiyormuşcasına olaylara müdahil olabilmeliydiler. Aksi takdirde kent yönetiminin ehil ellerde yönetilmesi imkansız hale gelmektedir. Bir de bu sorun yaşandıktan sonra İçişleri Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı bu olayın sorumluları hakkında gerekli girişimlerde bulunmayarak görevlerini ihmal etmişleridir.

Peki Anakent Belediyesi ve Ankaralı susuzluktan gerekli dersi çıkardı mı ?

Ankara Anakent Belediyesi’nin biz meslek odaları ve demokratik kitle temsilcilerinin seslerine halen kulak tıkadıklarına bakınca sorundan ders almadıklarını düşünüyorum. Ankara halkının ders alıp almadığını ise bir sonraki kent yönetimini seçerken gösterecekleri hassasiyetler gösterecek. Tabiii bir de ASKİ, Ankara halkının tasarrufu bıraktığını söylerken kendisinin ne kadar tasarruf yaptığı konusunda kamuoyunu bilgilendirmesi gerekir. Aslında çok kolay bir hesap yöntemi olmasına rağmen: “Kayıp-kaçak su = üretilen su – faturalandırılan su.” Bizim yılardır medya aracılığı ile sorduğumuz kayıp kaçak oranları halktan gizleniyor. Bu sorunun cevabının verilmemesi, halktan alacakları “delik kovayla su taşırken bize hangi yüzle tasarruflu olun” diyorsunuz sorusunu da getirebilecektir. Tabii bir de burada yanlış anlaşılma olmasın biz çevre mühendisleri olarak “paran kadar değil ihtiyacın kadar tüket” sloganı ile tüm dünyanın daha yaşanabilir olması açısından hayatın her alanında tasarruf yapılması gerektiğini savunuyoruz. O yüzden Ankara halkı susuz kalacağı korkusu ile değil daha temiz bir dünya için su tasarrufu yapmalı. Ve Ankara halkına susuzluğu reva görenler konusunda da tasarruf yapmayı bilmeli.

Daha sağlıklı olduğu belirtilen Gerede Sistemi hakkında da bilgi verir misiniz ?

Işıklı-Gerede Projesi ile Ankara’ya getirilecek olan su, Kızılırmak öncesi mevcut su kaynaklarımıza çok benzer, 1. sınıf su kalitesine sahip, gönül rahatlığıyla musluktan içebileceğimiz bir suydu. Oysa Kızılırmak suyu, kirlilik yönünden Sıvas ilinden başlayarak yukarı Kızılırmak havzasındaki tüm kirlilik yükleri uzun yıllar boyunca Hirfanlı Baraj Gölü’nde biriktirdi. Sıvas, Kayseri, Kırşehir ve Kızılırmak üzerindeki tüm yerleşimlerin kanalizasyon ve sanayi atıkları bu suya veriliyor. Kızılırmak nehrinin doğal yapısından kaynaklanan sertlik, sülfat ve klorür değerleri çok yüksek. Özellikle sertlik ve sülfat, içme ve kullanma suyu açısından çok önemli ve ileri arıtma teknikleri kullanılmadan içme suyu standartları değerlerine düşürülmesi de mümkün değil. Ankara’nın İvedik’te bulunan mevcut içme suyu arıtma tesisi bu parametreleri arıtacak yöntemi barındırmıyor. Gerede’den gelecek su mevcut su kaynaklarımızla aynı özellikleri içerdiğinden ileri arıtma gerektirmeden İvedik Arıtma Tesisleri’nde arıtılabilecek özellikte. Ayrıca Gerede Projesi, işletme açısından da son derece ekonomik bir proje. Bir de insan psikolojisini düşünürsek başka şehirlerin kanalizasyon deşarjlarını alan bir suyu mecbur kalmadıkça kim içmek isteyebilir ki. Aslında belki de Ankara halkı bu soruyu sayın başkana sorarak bizim de bilmediğimiz tatmin edici cevapları almamızı sağlayabilir.

Eymir ve Mogan’da kirlilik arttı
Ankara’nın çevresel sorunları hakkında da bilgi verir misiniz ?

Başkent Ankara, uzun yıllardır hızlı nüfus artışı, plansız kentleşme ve rantçı belediyecilik anlayışının getirdiği bir dizi kentsel çevre sorunu ile yüz yüze. Gerek yerel yönetimlerin gerekse kamu kurumlarının bugüne kadar sorumluluklarını yerine getirmemiş olmasından kaynaklanan su sorunu, çöp ve hava kirliliği sorunları başta olmak üzere Ankara’nın en önemli çevre sorunlarının çözümünde maalesef yıllardır herhangi bir yol alınamadı. Diğer yandan, Ankara’nın ekolojik dengesini ciddi oranda belirleyen, etkileyen Ankara’nın gölleri ve akarsuları konusu var. Eymir ve Mogan göllerinde yaşanan kirlilik neredeyse geri dönüşü olmayan boyutlara ulaştı. Doğal yapılara sahip çıkmak, kentlinin sağlıklı bir çevrede yaşamasını sağlamak için politika geliştirmesi gereken kent yönetimi, yapay göller yaparak rant elde etmeye çalışmış ve Ankara Çayı gibi önemli bir değerin üstünü “örterek” bertaraf etmiştir.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.