Haberler

Kendi insanından kopmamak...

Tarih: 9 Eylül 2008 Kaynak: Evrensel Yazan: Cengiz Bektaş
Bir avuç genç insanın dokuz günlük mutluluklarının algısını paylaşmak istiyorum bu gün. Mimarlık öğrenimini tamamlamış ya da son yılına gelmiş gençlerle her yıl bir yaz okulu gerçekleştiriyorum: Makedonya’da, Manisa’da, Denizli’de, Afyon’da, en çok da Güre’de... Neredeyse yirmi yılı buluyor bu etkinliğimin süresi...

Amacım,
* Somut bir mimarlık sorunu üzerinde gençleri birlikte düşünmeğe alıştırmak,
* Onlara insanlarını, ülkelerinin bir köşesini tanıtmak,
* Paylaşmanın, karşısındakini anlamanın, sorumluluk duygusunun mutluluğunu duymalarını sağlamak,
* Üreterek öğrenmenin doyumunu yaşatmak...

Şunca yıldır bütün gençler için yaz okulunda geçirdikleri ortalama 10 gün mimarlığın coşkusunu yaşadıkları, unutamadıkları bir süreç oldu...

Bu yıl, Güre’nin Yassıçalı köyü (mahallesi) için çalıştık yaz okulunda. Günün başında köyün içine dağılan gençler oralılarla konuştukça, söyleştikçe onları yakından tanıdılar. Sorunlarını dinlediler... Gereksinimlerini saptadılar. Üzülecek nokta, bunu ilk kez yapıyor oluşlarıydı...

Akşam soframızda, her biri tek tek saptadıklarını, yorumlarını anlattı. Birbirlerinden duyduklarıyla içleri dışlarına sığmaz oldu...

Yassıçalılılar bir toplantı yeri istiyorlardı. Bu yerde hem sorunlarını tartışacaklardı hem dışarıdan çağırdıkları konuşmacıları dinleyeceklerdi. Bu oylumun duvarlarını “betiklik” olarak kullanacaklardı. Orada kurslar düzenlenecekti. TV olmayacaktı... Erkekler orayı kahvehaneye çevirmeyeceklerdi.

Bir başka küçük oylumda, örneğin bilgisayar öğrenmek istiyorlardı, el işleri üreteceklerdi... Ayrıca, bahçede bir alan ocağı, büyük yalaklı bir çeşme istiyorlardı. Orada düğün yemekleri, hayır yemekleri yapacaklardı hep birlikte... Çocuklar için oyun yeri olsundu. Yaz okulu da düzenlensindi... Gençler için meslek edindirme kursları da istiyorlardı... Bunları okuyunca abarttığımı sanacaksınız. Ama 12 tanığım var, bunların kendilerinin dillendirdikleri gereksinimleri olduğuna...

Gençlerle topluca tartışarak bu gereksinimin gerektirdiği oylumları, büyüklüklerini, yapı izlencesini saptadık önce... Sonra tasarım aşamasına geçtik...

Bireysel çalışılmadı...Takım çalışmasını öğrendiler genç mimarlar... Bunu da ilk kez denediler... Bunun güzelliğini de durmadan dile getirdiler...

Gönül Bektaş, bizden önce orada bir bez bebek üretim izlencesini yaşama geçirmişti. Yassıçalılı genç kızlar, hanımlar bez bebekler üretmişler. Bunları Güre Şenliği’nde satmışlar, para kazanmışlardı.

Güre belediye başkanı Sayın Kamil Saka’nın sağlayacağı yerde, bizim takım çalışmasıyla tasarladığımız yapının (ona Köy Evi diyelim) ilk taşları alınacak bu parayla...

Önceleri birlikte çalıştığımız, bu gün yapıcılıkla geçinen köyün erkekleriyle imeceyle gerçekleştireceğiz yapıyı... Mimarlığımız, anamalcılar için değil, uluslar arası pazarlamacılar için değil, kendi halkının gereksinimleri için çalıştıkça kimliğini bulacak. Kuşkusuz bütün öteki dallar için de bu böyle...

Yöneticiler,tasarımcılar, uzmanlar, insanını tanımadan, onun gerçekleri,olanakları içinde çalışmazsa toplumundan uzaklaşır gider, köklerini yitirir. Kendi insanımızdan, koşullarımızdan değer yargılarımızı oluşturmayı öğrenince göreceksiniz neler olacak...
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.