Haberler

Güncel sanat piyasaya direnmek zorunda

Tarih: 15 Eylül 2008 Kaynak: Radikal
Alman sanat piyasasının etkili isimlerinden Johannes Odenthal, Contemporary İstanbul konferanslarına katılmak üzere Türkiye’ye geliyor. Odenthal’a göre güncel sanat küresel piyasaya direnmek zorunda. 

Dünya sanat piyasasının otorite isimleri, İstanbul’da çağdaş sanatı tartışacak. Medya sponsorluğunu Doğan Medya Grubu’nun üstlendiği, Akbank Private Banking’in ana sponsorluğunda 16-19 Ekim tarihleri arasında üçüncüsü düzenlenecek Contemporary İstanbul çağdaş sanat fuarı kapsamındaki konferanslar dizisinin ilkine Almanya’daki ünlü Akademie der Künste Berlin’in sanat direktörü Johannes Odenthal ile prestijli Tagesspiegel gazetesi yazarlarından, sanat eleştirmeni, küratör ve editör Nicola Kuhn katılacak. 16 Eylül Salı günü The Sofa Hotel’deki konferansta Johannes Odenthal ‘Politikaların ve sanat endüstrisinin güncel sanattaki belirleyici rolü’ konulu bir konuşma yapacak. Sanat eleştirmeni Nicola Kuhn ise ‘Globalleşen dünyada sanat fuarlarının ve sanat galerilerinin eğilimleri’ konulu sunumunu gerçekleştirecek. Ardından İstanbul Modern’in şef küratörü Levent Çalıkoğlu’nun ‘Türkiye’de çağdaş sanatın toplumsal konumu’ konulu konuşmasının ardından, yerli ve yabancı birçok katılımcının yer aldığı kapanış paneline geçilecek.

Mail aracılığıyla Radikal’in sorularını yanıtlayan Alman sanat piyasanının etkili isimlerinden Dr. Johannes Odenthal, güncel sanatın küresel piyasaya direnmek zorunda olduğunu söylüyor.

Etkili sanat uzmanlarından biri olarak, küreselleşen dünyada çağdaş sanatın gidişatı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Güncel sanat Batı modernliğine güçlü bir cevap teşkil ediyor. Güncel sanatçılar yerel tarihsel ve kültürel arka planlarına derinden bağlılar ve modernleşmeyle gelen sosyal, siyasal ve kültürel değişimleri yansıtıyorlar. Bu anlamda, güncel sanat iki yönden eleştirel tutum takınmış oluyor: hem geleneğe hem de modernliğe karşı. Güncel sanat çeşitliliğe dayanıyor ve küresel piyasaya direnmek zorunda.

Giderek daha çok ilgi gören güncel sanat hâlâ sadece belirli bir coğrafyadaki elit bir gruba hitap eden bir sanatsal ifade tarzı mı?
Güncel sanatın bir uzmanlar grubuna hitap ettiğini kabul etmeliyiz. Ama bu grup dünya çapında birbiriyle bağlantılı. Modern sanat müzeleri, sanat fuarları ve tüm diğer sergiler toplumun eğitime, finansal kaynaklara ve eleştirel düşünceye erişimi olan bir kesimine bağlantılı. Bu kesim dünya çapında- sadece bir azınlık; önemli bir azınlık ama sonuçta azınlık. Fakat güncel sanattan ne anladığımız konusunda daha derin düşünmeliyiz. Mesela bu tanımı hip hop, pop müzik ya da yeni medyaları kapsayacak şekilde genişletirsek, karşımıza tamamen farklı bir resim çıkar. Bu farklı ‘sanat dünyalarını’ birbirine bağlamak ve özel değil daha açık sanat alanları üzerine düşünmek asıl zor olan mesele.

Medeniyetin beşiği antik toprakların (Çin, Mezopotamya, Anadolu, vs) sanat için yeni çekim merkezleri olacağını söyleyenler var. Sizce bu mümkün mü?
Kültürel hafızanın yeniden doğuşunun yaşandığını görüyorum. Bir unutkanlık döneminin ardından artık bir tarihsel bilinç dönemime giriyoruz. Ama antik dünyanın merkezleri ile geleceğin güncel sanat merkezleri arasında doğrudan bir bağlantı yok. Bu gelişme sosyal, ekonomik ve siyasal hareketlere, dönüşüm süreçlerine ve tartışmalara bağlı. 1960’ların Almanya’sı bunun çok iyi bir örneği. Savaş ve Yahudi Soykırımı felaketlerinin ardından ciddi bir değişim hareketi yaşadık ve sanat, sinema, görsel sanatlar, tiyatro ve edebiyatta ciddi gelişmeler oldu.

İstanbul’daki konuşmanızda güncel sanatla ilgili devlet politikalarından bahsedeceksiniz. Türkiye gibi sanata devlet yardımının güncel sanatçıların teşvikinden ziyade tarihi mirasın korunmasına yönelik olduğu ülkelerdeki durum hakkında fikirlerinizi duymak isteriz. Burada neler yapılabilir?
Her halükârda güncel sanat bağımsızlıkla bağlantılı. Siyasal güç ve güncel sanat üretimi arasındaki ilişki aynı zamanda sanattaki siyasal yapılar sorununa da bağlantılı. Sanat üretimi ve sponsorluk arasındaki ilişki için de benzer şeyler söylenebilir. Bu konuyu açıklamak için size Doğu ve Batı Almanya’daki sanat akademilerinin hikâyesini anlatabilirim. Ama kısa bir cevap vermek gerekirse: Kültürel miras kültür politikalarının önemli bir kısmını oluşturur. Ama canlı bir güncel kültür ortamı üretim, sunum, eleştiri ve arşivleme için de devlet tarafından desteklenen mekânlara ihtiyaç duyar. Bu mekanlar kültür politikalarında bağımsız olmalı ve sanatçılar ve günümüz sanat hareketleriyle kuvvetli bağları olan insanlar tarafından yönetilmelidir.

Son dönemde pek çok sanatçının işlerinin odağına çevre sorunları gibi konular oturdu. Sanatın hepimizi ilgilendiren konularda toplumun farkındalığını artıracak bir araç haline geleceğini ümit edebilir miyiz? Sanat bu anlamda önemli bir iletişim aracı haline gelebilir mi?
Benim inancım bu yönde. Güncel sanat sosyal, entelektüel ve siyasal özgürleşme için çok önemli bir araç; modernleşmenin etkileri, küreselleşme ve gelenekler hakkında, birey ile aile ve kadın ile erkek arasındaki ilişkiler hakkında eleştirel düşünmemizi sağlayacak bir araç. Ve bu sanatçılar toplumun büyük çoğunluğuna ulaşamıyorsa da bu seslerin var olması ve toplumun çatışmalı alanlarında yorum yapması ve başkaldırması çok önemli.

‘İstanbul Bienali, Erkmen, Ataman sergileri gümdemdir’
1991’den beri prestijli Alman gazetesi Tagesspiel’da sanat eleştirmenliği yapan Nicola Kuhn, İstanbul Bienali ile Ayşe Erkmen ve Kutluğ Ataman sergilerinin Almanya’da hep gündem olduğunu belirtiyor.

Küreselleşmenin sanat üzerindeki etkisi nasıl?
Elbette sanat üretimi üzerinde çok büyük etkisi var. Bunu bienallerde, sanat fuarlarında ve uluslararası sergilerde görebilirsiniz. Sanatçılar resim, video sanatı ve heykelde sözde ‘uluslararası tarz’a ayak uydurmaya çalışırsa, sanat giderek daha çok birbirine benzer. Diğer yandan, sanatçının kültürel geçmişiyle birleştiğinde küreselleşme sanat üretimi konusunda daha fazla çoğulculuk sağlar.

Çağdaş sanat yavaş yavaş müzayede, fuar ve galerilerde değer olarak modern sanatı geçmekte. Bu olguyu nasıl açıklarsınız?
Çağdaş sanatın duruşu açıklık, modernlik ve hoşgörüdür. Çağdaş sanatın alıcıları da, özellikle kendi koleksiyonu olan kuruluşlar, bunu bilir ve bu kalitelerin, bu özelliklerin mesajını vermek ister. Çağdaş sanat yarışmanın yeni alanı haline geldi. Bu yüzden çağdaş sanatın kişisel koleksiyonerler arasındaki başarısı, bunun diğer lüks objeleri satın almaktan daha fazla prestij getiriyor olmasıyla ilgili olabilir.

Almanya’daki sanat ortamı İstanbul’da olup bitenlerle ne kadar ilgili?
Sanat dünyası çok enternasyonel ve açık fikirli gibi görünse de, sanat kurumu genel olarak sadece bilinen isim ve mekânlarla ilgilenir. İstanbul, bienal düzenlenirken veya Ayşe Erkmen, Kutluğ Ataman gibi sanatçılar sergi açtığında her zaman gündemdedir. Ayrıca geçen sonbaharda Berlin’de, bir Vehbi Koç Vakfı insiyatifi olan sanat alanı Tanas açıldığı ve burada Türk sanatından örnekler devamlı sergilendiği için, Almanya’da Türkiye sanatı hakkındaki bilgi seviyesi giderek artıyor.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.