Haberler

'Doğru teknoloji seçilmezse nükleerde de dışa bağımlı oluruz'

Tarih: 24 Eylül 2008 Kaynak: Zaman Yazan: İsmail Altunsoy
Türkiye'nin 50 yıldır devam eden nükleer santral kurma projesinde sona gelindi. Daha önce dört defa gündeme gelmesine rağmen iptal edilen nükleer santral ihalesi bugün yapılıyor.

Mersin Akkuyu'da kurulacak santral, 3-5 bin megawat gücünde inşa edilecek ve elektrik üretimine 2015'te başlayacak. İhale gününün gelmesiyle birlikte, projeyle ilgili yıllardır devam eden tartışmalar da alevlendi. Nükleer enerjinin güvenliği ve atık meselesi eleştiri konusu olurken, İstanbul Teknik Üniversitesi Enerji Enstitüsü Nükleer Reaktör Müdürü Prof. Dr. Ahmet Bayülken, endişelerin yersiz olduğu görüşünde. Bayülken, "Ayrıca, yakıt olarak zenginleştirilmiş uranyum yerine doğal uranyum tercih edilirse Türkiye kendi yakıtını üretebilir, dışa bağımlı olmaz." diyor.

Türkiye, nükleer santral ihalesinde son viraja geldi. İhaleye ilgi duyan 13 firma veya konsorsiyum üç teklif zarfı hazırladı. İhaleyi düzenleyen Enerji Bakanlığı'na bağlı Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt Anonim Şirketi (TETAŞ), ilk teklif zarflarını saat 14.30'da açacak. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK)'nun tespit ettiği kriterlere uygunluk gösteren ikinci zarflar, açılmadan TAEK'e verilecek.

Kurum değerlendirme yaparken, fiyat tekliflerini içeren üçüncü zarflar TETAŞ'ta açılmadan saklanacak. TAEK'in değerlendirmesinden geçen şirketlerin fiyat teklifleri daha sonra yapılacak nihai oturumda açılacak. TETAŞ, yeterli teklifin yapılacağını tahmin ederken, şartname alan firmalardan hiç teklif gelmemesi halinde kamunun nükleer santral kurması gündeme gelebilecek.

Santralde üretilecek elektriği 15 yıl süreyle TETAŞ satın alacak. İhaleyi en düşük birim fiyatı veren firma kazanacak. Firmanın ismi, onay için Bakanlar Kurulu'na gönderilecek. İlk santral inşaatının 5-10 milyar dolara mal olacağı tahmin ediliyor. Ancak, ihalenin dünyada finansal krizin yaşandığı bir döneme denk gelmesi yatırımcıları endişelendiriyor.

Nükleer santral, elektrik üretmenin yanında tıbbî araştırmalardan uyuşturucu tespitine kadar çok geniş alanlara da hizmet verebiliyor. Nükleer elektrik üreten santrallerde pratik anlamda nükleer silah üretimi mümkün görülmüyor. Çünkü, elektrik üretimi için yüzde 5 civarında uranyum zenginleştirmesi söz konusu iken, nükleer silah için zenginleştirmenin yüzde 90'lara çıkması gerekiyor.

Türkiye, bir yandan nükleer santral kurma heyecanını yaşarken, diğer yandan insan ve çevre sağlığına zararları gerekçesiyle bazı sivil toplum kuruluşları tarafından eleştiriliyor. Başta çevre örgütü Greenpeace olmak üzere, Elektrik Mühendisleri Odası gibi sivil toplum kuruluşları insan ve çevre sağlığına zararlarını gerekçe göstererek santralin kurulmasına karşı çıkıyor.

Eleştirileri haksız bulan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Enerji Enstitüsü Nükleer Reaktör Müdürü Prof. Dr. Ahmet Bayülken'e göre, gerekli emniyet tedbirleri alındığı sürece nükleer santraller için tehlike söz konusu değil. Atıkların reaktörün içindeki havuzda tutulacağı için çevreye herhangi bir zararı olmayacak. Bayülken, atığın yeniden işleme tabi tutulmasının mecburi olmadığını belirterek, "Bu işlem ancak yurtdışına gönderilerek gerçekleştirilebilir. Zaten Türkiye'ye de bu iş için izin vermezler. İran, bu sorunu yaşıyor." diyor.

Bayülken'in dikkat çektiği bir diğer önemli konu da dışa bağımlılık. Doğal uranyumun yakıt olarak seçilmesi halinde Türkiye'nin dışa bağımlılığının olmayacağını vurgulayan Bayülken, şöyle konuşuyor: "Türkiye'de bol miktarda var. Kendi nükleer yakıtımızı üretebiliriz. Küçükçekmece Nükleer Araştırma Merkezi'nde 1980'li yıllarda bu yapıldı. O teknoloji fabrikasyona çevrilir, üretim başlar. Yakıt olarak zengin uranyum seçilirse yurtdışından alınması gerekiyor.

Bu da rahatlıkla bulunabilir." Prof. Dr. Ahmet Bayülken, "Nükleer enerji, elektrik açığını kapatmaya yetmez." eleştirilerine de açıklık getiriyor. Türkiye'nin su, rüzgâr, kömür, jeotermal gibi bütün enerji kaynaklarının harekete geçirilmesi halinde bile elektrik açığının süreceğini ifade eden Bayülken, doğalgaza ağırlık verilmesi halinde dışa bağımlılığın artacağına işaret ediyor. Elektriğin yüzde 5-8'inin nükleer santralden karşılanması halinde ise enerji açığı kapatılabilir.

Türkiye'de 1953'ten bu yana uranyum aramaları yürütülüyor. MTA tarafından yapılan aramalarda Salihli-Köprübaşı, Yozgat-Sorgun, Uşak-Fakılı, Aydın-Demirtepe ve Küçükçavdar sahalarında ekonomik olabilecek 9 bin 129 ton uranyum rezervi bulundu. Ayrıca yapılan araştırmalarda özellikle Batı Anadolu'da çok sayıda radyoaktif anomalinin varlığı tespit edildi. Bu işaretlerin bir kısmının uranyum, bir kısmının ise toryum yatakları olduğu belirtiliyor. Türkiye, toryumda dünyanın ikinci büyük rezervine sahip. Bu madenin yoğunlaştığı bölge ise Eskişehir Beylikahır civarı.

Nükleer Santrale Evet, Çünkü:
- Türkiye'nin enerji açığı ancak nükleer santralle kapatılabilir. 
- Nükleer santraller için hammadde sorunu yaşanmaz. 
- Çevreye olumsuz etkisi yok. Santral etrafında tabii hayat devam ediyor.
- Santraller, depremler dahil her türlü afetlere dayanacak şekilde inşa ediliyor.
- Dünya, yeniden nükleer enerjiye ilgi duymaya başladı.
- Santrallerin verimi yüksek, üretim maliyeti çok düşüktür. 
- Nükleer santrallerin inşasında en son teknoloji kullanılıyor.
- Dünyada nükleer atık sorunu yaşanmıyor, bu işe talipli ülkeler var.
- Kuruluş maliyeti yüksek, ancak enerji üretim maliyeti çok düşüktür.
- İnşası halinde Türkiye'nin enerjide dışa bağımlılığını azaltır.

Nükleer Santrale Hayır, Çünkü:
- Kuruluş ve işletme maliyetleri yüksektir.
- Nükleer santral Türkiye'nin elektrik sorununu çözmez.
- İnsan ve çevre sağlığı için ciddi tehlike söz konusu.
- Söylenenlerin aksine hammadde sorunu var ve sınırlı.
- Deprem, sel gibi afetlere karşı büyük risk söz konusu.
- Nükleer atıkların saklanması çok ciddi problem.
- Dünya, nükleer santralleri terk ediyor.
- Türkiye'nin nükleer teknolojisi ve tecrübesi yok.
- Yakıt dışarıdan alınacağı için enerjide dışa bağımlılık sürecek.

48 yıl gizli bir el engel oldu
Türkiye'nin nükleer serüveni 1960'lı yıllara dayanıyor. İlk adım İstanbul Küçükçekmece'de ABD'nin desteğiyle kurulan araştırma reaktörüyle atıldı. Sonrasında, Türkiye'nin nükleer santral kurması gündeme geldi. Yavaş yürüyen çalışmalar 1970'li yıllarda rafa kaldırıldı. 1983, 1992 ve 1998'de gündeme alınsa da yine bir sonuç alınamadı. Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Rahmi Koç'un tabiriyle "Her defasında tam ihale aşamasına gelinen nükleer konusu 'görünmez bir el' tarafından durduruldu." Mücadeleyi bırakmayan Türkiye, önce kanuni düzenlemeyi yaptı, ardından ise ihale sürecini başlattı. Türkiye'nin bir türlü başarılı olamadığı nükleer enerji konusunda dünya bir hayli mesafe aldı. Haziran 2008 itibarıyla 31 ülkedeki 439 nükleer reaktörün toplam kapasitesi 372 GW. Dünyada, elektrik talebinin yüzde 16'sı nükleerden karşılanıyor.

Enerji Devleri Nükleer İhalesine Büyük İlgi Gösterdi
- AECL Atomic Energy Of Canada Limited-Kanada 
- Itochu Corporation-Japonya 
- Vinci Construction Grand Projets-Fransa 
- Suez Tractebel Fransa-Belçika 
- Atostroyexport-Rusya 
- KEPCO-Güney Kore-Türkiye 
- China Nuclear Power Components Co.-Çin 
- Unit Investment N.V.-Hollanda 
- Hacı Ömer Sabancı Holding-Türkiye 
- Alsim-Alarko Sanayi Tesisleri-Türkiye 
- Hattat Holding-Türkiye 
- RWE-Almanya 
- AK Enerji-Türkiye

Hangi Yakıttan Ne Kadar Elektrik Elde Ediliyor
- 1 kg odun 1 kWh 
- 1 kg kömür 3 kWh 
- 1 kg petrol 4 kWh 
- 1 kg uranyum 50 bin kWh 
- 1 kg plütonyum 6 milyon kWh
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.