Haberler

Koruma-kullanma dengesi...

Tarih: 4 Aralık 2008 Kaynak: Evrensel Yazan: Necati Uyar
Son yıllarda, özellikle endüstriyel gelişmelerin ve kentsel gelişmelerin konuşulduğu, yaşanan gelişmelerin koruma kararları ile çeliştiğinin anlaşıldığı ortamlarda önemli bir kavram, "koruma-kullanma dengesi" giderek daha çok öne çıkmaya ve daha çok dillendirilmeye başlandı. Ancak, bu kavram öylesine olur olmaz kullanılır hale geldi ki, pek çok koruma karşıtı uygulamanın, savunulmasında da söylem olarak yerini almaya başladı.

Ölçülebilirliği olanaklı olmayan, durduğunuz ve baktığınız noktaya göre anlamında önemli değişiklikler ortaya çıkan bir dengenin bu kadar yaygın biçimde kullanılması, yapılan yasal düzenlemelerin ve büyük bölümünün korumayla uzaktan ya da yakından ilgisi olmayan pek çok uygulamanın amaçları arasında kendisine yer bulması son derece şaşırtıcı.

Oysaki "koruma-kullanma dengesi" ve benzeri söylemlerle oluşturulan "bilimsel söylem kirliliği" içinde yaşanan gelişmelere bir bütün olarak bakıldığında; pek çok korunması gereken alanın elden çıkarıldığı, koruma bilincinin, gelişmeden yana "kapkaççı söylem" karşısında ezilip yok olduğu görülüyor.

Aslen koruma karşıtı olan bir anlayış, ülke topraklarının her noktasında "kalkınma", "gelişme", "sürdürülebilirlik", "denge" söylemleri arasında egemenliğini pekiştiriyor. Geçmişten günümüze ulaşan süreçte; Antik kentlerimizin barajlara, ormanlarımızın turizm tesislerine ve madenlere, tarım alanlarımızın sanayi tesislerine, toplu konutlara ve yazlık sitelere "koruma-kullanma dengesi" söylemleri arasında kolaylıkla feda edilmeye devam edildiği görülüyor.

Bu söylemi en çok dillendiren ve aldığı kararlarda kullananların başında ise devletin kurumları geliyor. Yerelde bilinçlenmenin arttığı, kimi kararlara karşı direniş ve karşı koyuşların oluştuğu alanlarda, merkezi konumdaki "koruma-kullanma dengesi" pazarlayıcısı kurumların yetkisi kısa sürede devreye sokuluyor ve koruma-kullanma dengesi söylemleri arasında, aslen koruma karşıtı olan uygulamalar hızla yaşama geçiriliyor.

Trakya'da, Sakarya'da, Kocaeli'nde, İzmir'de, Bursa'da oluşumu milyonlarca yıl süren, bir kez daha elde edilemeyecek nitelikli tarım toprakları "kalkınma", "gelişme" söylemleri arasında organize sanayi bölgelerine, sanayi tesislerine feda edilirken, ne yazık ki yaşanan talanı savunmaya çalışanların söylemlerinin başında da "koruma-kullanma dengesi" yer alıyor.

Yargı kararlarıyla birbiri ardına gelen "kamu yararı"na ve "koruma-kullanma dengesi"ne aykırılık gerekçeli iptal kararlarına rağmen, birinci sınıf topraklar üzerinde, bağ alanlarında, zeytinlik alanlarında kurulu tesisler, bıkmadan usanmadan alınan yeni merkezi kararlar ve yapılan yeni af düzenlemeleri ile çalışmalarını sürdürüyor. Hem de "koruma-kullanma dengesi" söylemleri arasında...

Akdeniz Bölgesi'nde, Ege Bölgesi'nde var olan orman alanlarımız, kıyılarımız "bacasız sanayi" nutukları arasında turizm tesislerine peşkeş çekilirken de kullanılan söylem dayanağını "koruma-kullanma dengesi"nden alıyor. Gün geçmiyor ki, tarım alanı olduğu ve bu amaçla binlerce yıldır kullanıldığı bilinen ve hatta plan kararlarıyla tarım alanı olarak korunan alanlarda bile yeni bir "Turizm Alanı", üstelik yine "koruma-kullanma dengesi" söylemi arkasına sığınarak ilan edilmesin.

Bergama, Eşme, Efemçukuru örneklerinde olduğu gibi zeytinlik alanlar, bağlar, bahçeler, Kaz Dağları örneğinde olduğu gibi, doğal özelliklerini milyonlarca yıllık birikimle oluşturmuş alanlar, ormanlar altın madenlerine feda edilirken, bu tür alanlarında oluşan yargı kararlarına rağmen talan sürdürülürken de öne çıkan söylemler arasında "koruma-kullanma dengesi" başköşede.

Yalnızca doğal değerlere karşı değil elbette, kültürel değerlerin talan edilmesinde de kullanılan bir söylem halini alıyor "koruma-kullanma dengesi", Hasankeyf ve Allianoi örneklerinde olduğu gibi. Antik çağdan günümüze binlerce yıldır direnerek ayakta kalmış kültürel değerlerimizi sular altında bırakmayı içine sindirenlerin de söylemlerinin vazgeçilmezi durumunda "koruma-kullanma dengesi".

Yaşanan gelişmelerin en can sıkıcı yanı, "koruma kullanma dengesi" söylemini diline dolayarak en çok kullanan ve aslen bu ülke topraklarında korunması gereken doğal ve kültürel değerlerin korunmasından sorumlu olan kurumların giderek bu söylemler eşliğinde yaratılan talanın baş sorumlusu durumuna gelmesi.

1980'li yıllarda, Turgut Özal iktidarında ayrıcalıklı imar hakları üretme aracı olarak geliştirilen "turizm alanı ve turizm merkezi" kararlarının, son yıllarda giderek talan yanlısı çizgiye daha çok yaklaştığı görülüyor. Turizm merkezi kararlarının, yapılaşmaya kapalı olması ve korunması gereken alanların yapılaşmaya açılmasının aracına dönüşmüş olması, üstelik bu işlevini "koruma-kullanma dengesi"ni sağlama söylemleri arasında yerine getiriyor olması, ülkemize özgü çelişkilerden.

Başta kültürel ve doğal değerlerin korunmasından sorumlu Bakanlık olmak üzere, devletin tüm kurumlarının hangi gerekçeyle olursa olsun ve hangi söylem arkasına gizlenirse gizlensin, aldığı kararları savunabilmesi gerekiyor.
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.