Öncelikle çizgi roman severlere, bir soru: Süperman'in kenti hangisidir? Peki ya Batman'in...

Süperman'in kenti Metropolis'dir... Batman'inki Gotham... Peki bu kentlere ilham veren yer neresi? New York... DC Comics'in yayınlamaya başladığı yeni çizgi roman da New York'da geçiyormuş ama bu kez bu başka bir New-York'muş... Çünkü bu New York diğer çizgi romanlardan hem çok daha gerçekçi, hem de çok daha fantastikmiş... Neden daha gerçek? Çünkü çizgi romanın çizeri Kanadalı Stewart gidip New York'un fotoğraflarını kare kare çekip çizgi romanların desenlerini oluştururken bunlardan yararlanıyormuş... Neden daha fantastik? Çünkü romanın yaratıcısı İskoçyalı Morrison, ünlü mimarların tasarladığı ama bugüne kadar hayata geçmeyen anıtsal binaları varmış gibi hayal etmiş New York'u.

The New York Times'da konuyla ilgili olarak yayınlanan uzun bir incelemeyi Zeynep Aksoy çevirmiş... Yeni yayınlanmaya başlayan bu dizinin içinde hangi mimarların, hangi projelerinin olduğunu haberden okuyalım: "Cinderalla City'nin büyük bir bölümü günümüzün New York'u gibi görünüyor. Pis metro istasyonları, yüksek binalar, kalabalık caddeler... Fakat, 'Yedi Asker' adlı daha büyük bir çizgi roman serisinin bir bölümünü oluşturan 'Manhattan Guardian'ın yaratıcısı İskoç yazar Grant Morrison, hayali New York'unu, şehir için tasarlanan ancak hiçbir zaman inşa edilmeyen çeşitli mimari mucizelerle süslemekten de geri kalmamış... 'Yedi Asker'in geçen şubat ayında yayınlanan ilk bölümünde geniş Manhattan manzarasında, İspanyol mimar Gaudi tarafından 1908'de tasarlanan bir otel var... Otelin biraz uzağında Avusturyalı mimar Hans Hollein'in 1950'lerin sonunda Chase Manhattan Bankası'nın merkezi olarak önerdiği ama kabul edilmeyen, cephesi bir Rolls Royce ızgarasını andıran Rolls Royce Binası dikiliyor... Bu iki binanın etrafındaysa New York'un şehir plancılarından Robert Moses'in çok övündüğü projelerden, yükseltilmiş otoban 'Mid-Manhattan Express' yolu yılan gibi kıvrılıyor."

Tabii akıp gidecek olan bu yeni resimli romanda sadece sayılan mimarların projeleri yok... Dizi ilerledikçe devreye Frank Llyold Wright'ın ölmeden hemen önce tasarladığı kubbeli fütüristik bina kompleksi Ellis İsland Key de girecekmiş... Daha sonraları diğerleri de...

İskoçyalı yaratıcı Morrison'un, mucize mimarların yaşama geçmeyen projelerinden kendisine özel bir New York yaratması çok hoşuma gitti... Bu yeni New York'un adının Sinderalla Kent olmasının nedeni de biraz buradan kaynaklanıyor... Çünkü yazının başında söz ettiğim diğer çizgi romanlarda New York hep çirkin... Sinderalla Kent bunlardan ayrılıyor... Ne Süperman'in kenti Metropolis'e, ne de Batman'ın Gotham'ına benzemekte...

Günlük hayatın sığlığı içinde boğulurken bu tür yaratıcı örnekler insanı oksijenlendiriyor... Ekzantrik New York projelerinden yararlanarak farklı bir çizgi roman çıkarmak da bu yaratıcılıklardan biri... Üstelik New York gibi bu çağın simgesi olan bir metropolün alternatif ruhunun ortaya çıkarılması da bir başka heyecan konusu... Ben haberi okuyunca neşelendim, sevindim, keyiflendim... Mimarların, çizerlerin hayal gücünün içinde birkaç dakikalığına dolaşmak bile beni zenginleştirdi. En azından New York'a estetik mucizelerle dolu yeni bir New York eklendi aklımda.