Rahmetli Erdal İnönü, Türkiye'nin bilim ve teknikte niye geri kaldığını çok güzel izah etmişti. Matbaanın 300 yıl sonra girmesinden, yüzyıllarca bilgi üretiminden uzak kalınmasına kadar nedenleri sıralamıştı. Türkiye'nin "bilgi ve teknik" üreten bir ülke olması gerektiğinin önemini açıklamıştı.
Başlangıçta Batı'dan çok önde olan İslam dünyasının, sonradan yanlış yorumlar ve hurafelerle, nasıl bilime ve tekniğe karşı durduğu biliniyor. Türkiye, birçok alanda olduğu gibi bu alanda bilim ve teknolojiyi yakalayarak, öncü olabilir.
Matbaadan iyi
Hızlı tren teknolojisine bakalım. Birçok alanda olduğu gibi hızlı trenin mucidi Japonlar. Japonya ilk hızlı tren seferini 1964 yılında gerçekleştirmiş. Hemen arkasında Fransızlar geliyor. Fransa da ilk seferi 1967'de yapmış. Türkiye'nin hızlı trene ulaşması 2009 yılında. Matbaanın geciktirilmesiyle kıyasladığımızda hızlı treni makul karşılamak lazım. Japonya'dan 45 yıl sonra.
Japonya ve Avrupa hızlı trende daha ileri teknolojiler kullanıyorlar. Türkiye de bu düzeyi yakalamak üzere yoluna devam etmeli. Avrupa hızlı trenle Londra-Paris arasını 2.5 saatte alıyor. Türkiye de Ankara-İstanbul arasında hızlı treni tamamlayacak. Keza İstanbul'un iki yakasını Boğaz'ın altında birleştiren tüp geçit projelerinin tamamlanmak üzere oluşu da takdir edilmeli. Türkiye teknolojinin peşini bırakmamalı.
Bilim ve teknikteki ilerlemelerin kaynağı kuşku yok ki doğa. Bilim adamları doğayı gözleyerek, onu çözerek bilgi ve teknoloji üretiyorlar. Doğanın mükemmelliğinde olmasa da ona yakın seyreden teknolojiler üretiyorlar.
Baykuşun katkısı
Uçakla kuş, gemiyle balık, trenle yılan arasındaki benzerlik gibi. Ankara-Eskişehir arasındaki ilk hızlı tren seferinde öğreniyoruz ki, bu kadar yüksek hızla ve bir uçak gibi sessizce yol alan hızlı trene "Baykuşun uçuşu" esin kaynağı olmuş. Hızlı trenin sürati başlangıçta çok yüksek bir ses sorunu yaratmış. Ses sorununu çözmek için Japon bilim adamları yıllarca uğraşmışlar ve çözümü "baykuş"ta bulmuşlar.
Nasıl mı? Bu sorunun yanıtı, TCDD'nin "Hızlı Tren Hakkında Her şey" adını taşıyan tanıtıcı yayınında şöyle veriliyor:
"Baykuş tüm kuşlar içinde en sessiz uçusu gerçekleştiren kuştur. Bunun ardındaki sırlardan birisi kanatlarındaki kıvrımlardır. Uçuş sırasında oluşan hava girdapları büyüdükçe çıkan ses de büyür. Baykuşun kanadında pek çok pürüzlü çıkıntılar olduğundan büyük girdaplar yerine küçük girdaplar oluşur ve baykuş son derece sessiz bir uçuş gerçekleştirir. Japon mühendis ve tasarımcılar, doldurulmuş bir baykuşu rüzgâr tünelinde teste tabi tuttuklarında, bu kuşun kanat yapısındaki mükemmelliği bir kez daha görmüşlerdir. Sonunda trenin üzerindeki gürültüyü baykuşun sahip olduğu düzensiz tüy prensibine benzeyen kanat şeklinde pantograflar kullanarak etkin biçimde azaltmayı başarmışlardır."
Ankara-Eskişehir arasında 250 kilometre hızla, ancak bir uçak sessizliğinde seyahat etmemizi baykuşa borçlu olduğumuzu böylece öğrendik. Doğanın en büyük öğretmen olduğuna bir kez daha tanık olduk.
Bütün yorumları forumda okuyun!Bütün yorumları forumda okuyun!