Haberler

Meşhur defter geze geze geldi

Tarih: 25 Mayıs 2009 Kaynak: Radikal Yazan: Pınar Öğünç
200 yıllık geçmişin üzerine 11 yıl önce tekrar piyasaya çıkan Moleskine defterlerinin bağımlısı çoktur. Santralistanbul adresli 'Detour' sergisi dünyadan 30 meşhura ait 50 defteri ayağınıza getiriyor.

Altı üstü bir defter diyebilirsiniz, kuş mu kondurmuş diyebilirsiniz, ama bir Moleskine severi bu sözlerle ikna etmeniz zor. Hayatta başka hiçbir markaya böyle bir bağımlılık geliştirmemiş olabilirler; bunu gülünç, hatta ayıp buluyorlardır belki ama sanatçı, yazar, çizer, iş insanı, kısacası hayatta deftere ihtiyaç duyan birçok kişi için Moleskine defterlerinin ayrı bir yeri vardır. Picasso'yu, Hemingway'i, Van Gogh'u, Matisse'i, Oscar Wilde'ı kendine bağlamış bir kırtasiye malzemesinden söz ediyoruz.

200 yıllık bir geçmiş 1998'de tekrar hayata döndükten sonra, internetin de getirdiği sosyalleşme imkânlarıyla bambaşka bir yaratıcılık mecrasına dönüştü Moleskine dünyası. Defterlerinin sayfalarını iki günde bir güncelleyen sanatçıları takip etmeniz mümkün; bir defterin dünya üzerinde gezerek her sayfasını başkasının doldurduğu değiş dokuş sanat projeleri bir dolu... Şu aralar forum sayfalarında 'Kriz zamanı Moleskine lüks mü?' başlıklı tartışmalar yürüyor. Sonuçta sıradan bir defterden daha fazla para ödemeniz gerekiyor bir Moleskine için...

Moleskine yakın zamanda şehir defterlerine İstanbul'u da kattı ama daha büyük buluşma 'Detour' gezici sergisi. Ünlü moda tasarımcısı Karim Rashid'den İzlandalı müzik grubu Sigur Ros'unkine, farklı yaratıcılık alanlarından ürünlerle doldurulmuş 50 defter, 21 Haziran'a kadar Santralistanbul'da sergilenecek. Mimar Han Tümertekin, tasarımcı Erdem Akan, sanatçı Handan Börüteçene ve Ahmet Öğüt, buralardan sergiye dahil olan isimlerden.

Moleskine markasının tepesindeki ikinci isim, Başkan Yardımcısı Maria Sebregondi'ye bu işin sırrını sorduk.

Muhtemelen çok insan kendisine bu soruyu sormuştur: Bu Moleskine defterlerin sırrı ne? Bir sürü defterden daha pahalıyken niye gidip gidip bir Moleskine daha alıyorum? Sizin buna bulduğunuz bir cevap var mı?

Ben size bir sürü sebep sayabilirim ama asıl kullanıcıların yazdıklarına bakmak lazım... Hayatta başka defter kullanmayanlar, her daim çantada onu gördüklerinde kendilerini güvende hissedenler... Moleskine bir şekilde insanların hayatlarının, kişiliğinin bir parçası oluyor. Hem temel, hem işlevsel hem de entelektüel bir aksesuvar. Sonuçta ortaya enerji ve bir his veren, bir hikâyesi olan, sembolik ve pratik unsurların bir araya geldiği bir ürün çıkıyor.

Siz Moleskine'de bir üst düzey yöneticisiniz; bu fenomenleşme halini bir pazarlama başarısı mı saymak lazım yoksa Moleskine'e has bir durumla mı karşı karşıyayız?

Belki bizi ayıran, pazarlama stratejimizi gerçek ve paylaşılan hikâyeler üzerine kurmamız. Moleskine'e kişilik kazandıran, onun kullanıcıları çünkü. İnternette inanılmaz sayıda insan Moleskine üzerinden, spontan bir şekilde yaratıcılık macerasını paylaşıyor. Sadece Flickr ve benzeri sitelerde 1000'in üzerinde grup var.

Siz ilk kullandığınız Moleskine'i hatırlıyor musunuz? Genelde siz nasıl doldurusunuz defterlerinizi?

İlk siyah defterimi çok iyi hatırlıyorum; 80'lerin başıydı, Paris'teydim. O model defter, yıllar sonra, 1997'de Milanolu yayıncı Modo&Modo'nun kullandığı model oldu. Benim ilk defterim aslında Moleskine'in yeniden piyasaya sürülüşü üzerine fikirlerle doluydu. Şu aralar randevular ve notlar için 2009 ajandası elimde; kırmızı, haftalık olanı kullanıyorum. Ofiste günlük faaliyet için büyük düz siyah bir defterim var. Bir de 'Detour' macerası için, İstanbul'a dair hazırladığımız Moleskine elimde...

Siz bu gezici sergi fikrini üretenlerden birisiniz. Defter sahiplerini nasıl seçtiniz?

Fark ettik ki tanınmış birçok sanatçı, yazar, tasarımcı, mimar, müzisyen zaten kişisel ya da profesyonel nedenlerle Moleskine kullanıyor. Kâr amacı gütmeyen bir faaliyet için onları bir araya getirmek çok da zor değil. Moleskine değerlerine yakın olan, benzer hisleri paylaşan kullanıcılardan defterlerini doldurmalarını ve Lettera27 Vakfı'na bağışlamalarını istiyoruz. Moleskine'e de uyacak bir fikir olduğundan, sonra gezici bir grup kurarak dünyanın önemli şehirlerini gezme fikri doğdu. 'The Detour Archive' online olarak sürekli açık ve serginin yolculuğu sürdükçe de genişliyor.

Sizi hangisi daha fazla heyecanlandırır? Tertemiz, içi boş bir defter mi, görevini yapmış, bitmiş bir defter mi?

İkisi de diyebilir miyim? Boş sayfalar beni çok heyecanlandırır çünkü sadece defterin boyutu ve sayfa sayısıyla sınırlanarak istediğiniz her şeyi yapmayı mümkün kılar. Her şeye gücümün yeteceğine dair o çocukça his, yaratıcılığımı artırır. Diğer tarafta dolu bir defter ayrıca tatmin edicidir; sahibinin duygu ve düşünceleriyle bir Moleskine de büyür.

Trendlere karşı hikâyeyi korumak
'Detour' sergisinin küratörü, sanat eleştirmeni Rafaella Guidobono'nun hayatı da 10 yıldır Moleskine defterleri arasında geçiyor.

Moleskine'in bir fenomen olması biraz tarihi hikâyesinden, biraz da günümüzün trendlerinden besleniyor. Bir sanat eleştirmeni ve bu serginin küratörü olarak ticari bir üründen sanatsal bir aura, bir kişilik yaratma sürecini nasıl tarif edersiniz?

İşin içinde bir efsane varsa çalışırken çok dikkatli olmanız gerekir. Bir trend ve başarı sembolü haline geldiğinizde, o kültürel tarafı, o hikâyeyi de temiz tutmanız gerekir. Sanatçıları, tasarımcıları, yazarları ve müzisyenleri kapsayan bir defter sergisi fikri aklıma geldiğinde, asıl araştırmak istediğim, sanatsal yaratıcılık, zanaatkârlık ve pazarlama arasındaki sınırları aşan estetikti. Milano Trienali'nde 40 storyboard'luk ilk sergi 'Advertainment-Inc'den beri defter sergisi, düşünce üreten yeni bir mecra haline geldi. Son yıllarda sanatçıların ya da mimarların elinden çıkanlar daha fazla sanatsal işlere döndü. Onlara iki aylık bir süre veriyoruz ve bunun sonunda gittikçe daha güçlü seçkiler dönüyor bize.

1999'dan beri çok fazla defter görmüşsünüzdür. Sizi hiç şaşırtan ve asla unutamayacağınız bir tanesi oldu mu?

Her defterde çok tatlı bir şaşkınlık yaşarım. Her zaman sizi yakalayan, çok güzel ya da eğlendirici işler çıkar. Santralistanbul'da sergilenecek olan Kuhen Malvezzi mimarlarının kavramsal işleri örneğin... Bir favorim de New York'ta Art Director's Club'da sergilenen Tom Sachs'ınkidir. Ajandasını delerek zincirlerle iki asma kilit asmış, üzerine de 'Tom Sachs'ın sırları, 2007' yazmıştı...

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.