Haberler

Tek üzüntüm Antalya'nın kaybetmesi

Tarih: 6 Temmuz 2009 Kaynak: Sabah Yazan: Şirin Sever
Başbakan'ın bile sonuçları "Çok anormal," diyerek karşıladığı Antalya'daki yerel seçimlerde, başkanlık koltuğunu kaybeden Türel: "Halk pişman. Anketler, yarın seçim olsa yüzde 50 oy oranıyla kazanacağımı söylüyor.

Antalya yerel seçiminin en sürpriz, en şaşırtıcı sonuçlarına imza attı 29 Mart tarihinde; AK Parti'ye resmen şok yaşattı. Genç belediye başkanı Türel'in seçilmesine kesin gözüyle bakılırken, seçimin galibi CHP'li, Prof. Mustafa Akaydın oldu. Başbakan Erdoğan bile şaşkınlığını "Çok anormal," diyerek dile getirdi. O dakikadan sonra da bana düşen Menderes Türel'le sıkı bir söyleşi yapmaktı. Uzun süredir de peşindeydim Türel'in. Seçim sonrası konuşmak istedim, "Görelim bakalım neler diyorlar," gerekçesiyle istemedi. Üzerinden zaman geçti, bir hamle daha! Ama yine ikna edemedim. En sonunda, geçen hafta İstanbul'da yakaladım onu. İstedim ki seçimin dinamiklerini etkileyen neydi, konuşalım, masaya yatıralım: Antalya'da zafer bekleyen ve buna çok güvenen AKP neden kaybetti? Kente büyük yatırımlar yapan Türel'in hataları nelerdi? Antalya, CHP'li başkanı neden tercih etti? Yeni başkan Akaydın'ın da konuşmasını istedim elbette böyle bir dosya hazırlarken... Takvimlerimizi uyduramadık, "Sonra," dedi, başka bir tarihe kaldı röportaj. Türel ise söze, "Seçim kaybedip de bu kadar çok itibar gören başka bir siyasetçi oldu mu açıkçası merak ediyorum" diyerek başladı ancak siyasetten çok da uzak kalmadığının altını çizdi. Siyaset Akademisi programı nedeniyle şehir şehir gezip konferanslar veriyor, yeni görevler için adı geçiyor. Merak edenler, okumaya devam etsin lütfen..

- Yerel seçimlerin üzerinden üç ay geçti. Şoku üzerinizden atmışsınızdır herhalde ama o kaybettiğiniz ilk anı merak ediyorum: Ne hissettiniz?

- Kendimi hiç iyi hissetmedim, bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Ama halkın tercihine saygı göstermemiz lazım çünkü demokrasi, istenmeyen sonuçlara da katlanma sanatıdır!

- Ama bunu beklemediniz, aklınızın ucundan bile geçmedi değil mi?

- Evet beklemediğim bir sonuçtu. Çünkü taraflı tarafsız herkesin takdirine mazhar olan, belki 20-25 senelik çok önemli hizmetleri beş yıl içinde yaptık Antalya'da. Kimse 'Menderes Türel çalışmadı, yan geldi yattı ve seçimi kaybetti' diyemiyor...

- Siz de her zaman söylüyorsunuz, başkaları da... Yapmadıklarıyla değil yaptıklarıyla eleştirilen bir belediye başkanı oldunuz. Şimdi objektif olarak bakabiliyor musunuz, neden kaybettiniz?

- Bir seçimi kazanmak veya kaybetmek için bir tek faktör yeterli değildir, birçok nedeni olabilir bunun... Hepsini irdelemeye kalkarsak da saatler sürer. Ama şunu söyleyebilirim net olarak, stratejik bazı hatalarımız oldu.

- Neydi o stratejik hatalar?

- Biz anketlerde, yüzde 10 önde çıkıyorduk. Benim yaptırdığım anketlerde, özellikle yarın genel seçim olsa başka partilere oy verecek birçok kişi yerel seçimlerde bize oy vereceğini ifade ediyordu. Biz de hep 'kazanıyoruz, güçlüyüz, öndeyiz, bu işi götürdük' diye baktık. 'Kazanmak gibi bir derdimiz yok, şu saatten sonra bizi sandıkta güçlendirirseniz, demokratik gücümüzü ne kadar artırırsanız biz de Antalya'nın hakkını o kadar iyi savunuruz' düşüncesindeydik. Bunun meali şu: Biz kazandık zaten, bizi farklı bir sonuçla kazandırın.

- Peşin hükümlü davrandınız yani!

- Peşin hükümlü demeyelim, o hakikaten samimi bir söylemdi. Çünkü sandıktan ne kadar güçlü çıkarsak o kadar çok Antalya'nın hakkını savunabilecektik. Birçok yerde elimizi masaya vurduğumuzda, o el bizim elimiz değil, Antalyalıların eli olacaktı.

- Kaybetmenize dair yapılan yorumlarda tam da bu var: İktidar partisini arkanızda hissettiniz, buna güvenerek halkla iç içe olmadınız, onları hiç dinlemediniz... Bu eleştirileri kabul ediyor musunuz?

- Açıkçası kabul etmiyorum bunu. 'Yeteri kadar halkla beraber olabildik mi?' sorusu tartışılabilir belki ama onun için de şunu söylerim: Sürekli halkın içinde olsam bu kadar performansı nasıl ortaya koyacaktım? Ben gece 02.00'de mesaiyi bitiren, sabah 07,00'de mesaiye başlayan bir performansla çalıştım. Ya hizmet vermeye konsantre olacaktım ya da hizmetten taviz verip siyasi çalışmalara eğilecektim...

- 'Yatırımcı belediyecilik tamam, sosyal belediyecilik sıfır' söylemleri doğru mu yani?

- Buna da katılmıyorum. Bizim açtığımız meslek edindirme kurslarında 50 bin kişi ücretsiz yararlandı.

- Kastedilen o değil ama!

- Antalya'da yaptığımız sosyal yardımların haddi hesabı yok.

- O da değil, mesela şunu söylüyorlardı sizin için: Kaleiçi'ne gidip de bir tabure atıp insanların arasında çay içmeyen belediye başkanına Antalyalılar oy vermez!

- Şirin Hanım, bu eleştirileri çürütmem çok kolay! Ben o Kaleiçi'ne altı ayda, Antalya'nın tarihi boyunca yapılmayan hizmeti yaptım. Ben her gün sabah ve akşam şantiyeleri adımlıyordum. Antalya'da her hafta birçok yoksul evine giderdim. Ama bunları yaparken yanıma bir tane bile basın mensubu almıyordum! Çünkü sosyal belediyecilik reklam amaçlı yapılmaz bana göre. Başa dönecek olursak, hizmetlerimiz nedeniyle, kişisel sempatimiz nedeniyle bize oy verecek ama gönlü başka partide olan insanlar şöyle bir eğilime girdiler; 'Menderes nasılsa kazandı, biz kendi partimizin oyunu yükseltelim, iktidara da bir sarı kart göstersek fena olmaz!' O sarı kartlar kırmızı karta dönüşünce çok büyük pişmanlık söz konusu oldu ama iş işten geçti.

- Pişman oldular mı sizce?

- Bunu ziyadesiyle hissediyorum. Hatta bu konuda bir anketin var olduğu da söyleniyor; yarın seçim olsa yüzde 50'nin üzerinde bir oy oranıyla kazanacağımı söylüyor herkes. Çünkü biz Antalya'nın bir dünya şehri olması yolunda çok önemli hizmetler yaptık. Ama beş senemiz daha çok altyapıyı kurmakla geçti.

- Halk, Antalya'nın bu 'inşaat şehri' görüntüsünden hoşlanmadı mı acaba?

- Evet, işte bu da kaybetme nedenlerimizden bir tanesidir. Antalya altyapıdan mahrumdu. Kanalizasyon diye, kavşaklar diye, yağmur suyu kanalı diye, raylı sistem diye kazmaya başladım. Bu da bir belediye başkanı için çok cazip değildir. Çünkü yapılırken halka ciddi sıkıntı verir. Bittiğinde, o kazdığınız yerlerin üstünü kapattığınızda da bir şey gözükmediği için hizmetiniz çok çabuk unutulur. Ama biz seçimden önce de söylüyorduk; biz bu hizmetleri Antalya'nın geleceği için yapmak zorundayız. Bunun için kaybedeceksek dünden razıyız.

- Bu da çok popülist bir söylem değil mi?

- Hayatım boyunca inanmadığım hiçbir şey söylemedim. Kesinlikle inanarak söylüyorum. Bakın özeleştiri de yapıyorum ben; 800 kilometre kanalizasyon değil de 400 kilometre mi kanalizasyon yapsaydım acaba? Siyasi çalışmalara mı konsantre olsaydım acaba? 11 tane kavşak yapmışız, beş tane mi yapsaydık? Hafif metroyu şehrin içine sokmasa mıydık acaba? Düşünüyorum... Ama, daha az hizmet yaparak yeniden seçim kazansaydım bugünkü kadar mutlu olmazdım!

- Peki bütün bu hizmetlere rağmen neden seçilemediniz? Sadece iktidara sarı kart göstermek istedikleri için mi?

- Bakın, raylı sistemin bana seçim kaybettirdiğini söylüyor herkes. Peki raylı sistemi Antalya'ya getirmeyecek miydim? Doğrudur, raylı sistem yapılırken esnaf çok tedirgin oldu, işleri sekteye uğradı ama bunlar hep Antalya'nın geleceğiyle ilgili. İnşallah yanılırım ama bu beş yıl içerisinde Antalya'ya hizmet konusunda, bizim yanımızdan bile geçeceklerine ihtimal vermiyorum.

- Şu noktaya mı geliyoruz o zaman: Hizmetlerinizi, dolayısıyla kendinizi iyi anlatamadınız mı acaba?

- Hayır, hizmetlerimizin algılanabilmesi için yeterli zaman olmadı. Raylı sistemde 11 kilometre hattı bir biçik senede tamamlamış, dünya rekoru kırmış bir belediye başkanıyım. Ama ne zaman bitti? Seçimden bir ay önce! Halkımız, orada sıkıntı görmüş esnafımız onun nimetini yaşayamadı. Onun için şimdi siyaset akademisine gittiğimde diyorum ki, 'Aranızdan belediye başkanları çıkacaktır, büyük projelerinizi seçim tarihinden bir sene önce bitirin mutlaka.'

Yarın Görevi Devralsam O Muameleyi Onlara Yapmam
- Seçimlerde Mustafa Akaydın'ın reklam kampanyasını yürüten kişi, kaplumbağa ve tavşan hikâyesine gönderme yaparak sizi 'Kibirli Tavşan' olarak gösterdi. Sizin Ankara'ya, tribünlere oynadığınızı, Başbakan'a yakınlığınızdan dolayı çalışma ihtiyacı duymadığınızı, kendilerinin de bu durumdan istifade ettiklerini anlattı. Bunlara yorumunuz ne?


- Hiçbir yorum yapmıyorum. Çünkü seçimi kazanmak için her yolu mubah gören bir anlayışı kabul etmem mümkün değil. Benim için sayfa sayfa, iftira dolu ilanlar düzenleyip, benim kişilik haklarıma, yaşam biçimime dil uzatma cesaretini gösteren insanları muhatap kabul etmem.

- Devir teslim töreninde de sizi Yuh şarkılarıyla uğurladılar. Nedir bu nefretin sebebi?

- Demokrasiyi içimize sindirmemiş olmamız! Ben de bir CHP'li belediyeden görevi devraldım. O dönemki belediye başkanımızı kapıda alkışlarla karşıladık, görevi teslim aldık, bizzat makam arabamı vererek yolcu ettik. Yarın ben belediye başkanı olsam, bu talihsiz olaya maruz kalmama rağmen yine aynısını yaparım. Belediyenin üzerindeki göndere Türk Bayrağı'nı indirip CHP bayrağı asılıyor, benim için Yuh Yuh şarkısı çalınıyor, başkan 'Haberim yok,' diyor. Mümkün mu? İnsanlar orada, arabamın üstüne çıktı, yakamdan paçamdan çekiştirerek tartaklamaya kalktılar...

Tek Üzüntüm Antalya'nın Kaybetmesi
- Kırgınlığınız var mı vatandaşa?


- Hayır, hiç yok.

- Gerçekten mi? 'Yaptıklarımı anlayamadılar,' diye geçirmiyor musunuz içinizden hiç?

- Bu hiçbir şekilde söz konusu değil. Başkanlığı kaybetmiş birisi olarak bir tek üzüntüm olur sadece, mesele Antalya'nın kaybetmesidir.

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.