Haberler

SANAA'nın Yaz Pavyonu Parlayan Gün Işığını Serpentine'e Getiriyor

Tarih: 14 Temmuz 2009 Kaynak: Guardian Yazan: Jonathan Glancey Çeviren: Özgün Özçakır

Alüminyum çatı farklı yüksekliklere sahip. Bazı yerlerde göğe ulaşırken bazı yerlerde ise yeri neredeyse teğet geçiyor.

Serpentine Galleri'de serin, gri ve ıslak bir sabah, ama önemli değil. Galerinin yaz pavyonunun altındayım şimdi, binadan daha çok bir güneş şemsiyesini -tabii güneş kendini gösterdiği zamanlarda- hatırlatan keyif veren yapının altında. Kensington Bahçeleri'ndeki Serpentine Galleri'nin ağaçlarının arasında kıvrılarak yol alan bu yapı, parktaki gezintinin mimari ifadesi.

Ayna cila ile parlatılmış devasa alüminyum levhalardan yapılmış, ince paslanmaz çelik kolonlar ile desteklenmiş yapı yağmur damlalarını daha hoş gösteriyor, çünkü yapının parlak tavanı yağmur damlalarını düşerken yansıtıyor. Böylece damlalar dünyaya düşerken, aynı zamanda yukarıya, cennete gidiyormuş hissi uyandırıyor.


Mimarlar pavyonun yansıtıcı yüzeyini tanımlarken şunları söylüyor: "Arazi boyunca dalgalanarak park ile gökyüzünü genişleterek birbirine bağlıyor."

SANAA'nın geçenlerde tamamlanan yaz pavyonunu deneyimlemenin en iyi aracı biraz "trippy" müzik. SANAA'nın iki kurucu ortağından Ryue Nishizawa şöyle diyor: "Pavyon nesneleri göründüğünden fazlasıyla abartmak için tasarlandı." Görsel hilelerle beraber yerden yükselip ağaçların saçaklarına kadar uzanan ve tekrar aşağı inen üst örtü, kuş seslerini, İngiliz atların sert zeminde hareket ederken çıkarttıkları ayak seslerini ve trafikten gelen uğultuları da yükselterek farklılaştırıyor.

Pavyon, yukarıdan bakıldığında -örneğin Serpentine Galleri'nin çatı terasından veya yüksekten uçan bir uçağın içinden- diğer bir görsel hileyi de parlak alüminyum levhanın yüzeyinde yansıtıyor. Özellikle güneş parladığı zamanlarda büyük ve ışıltılı bir mücevher parçası gibi gözüken çatı, havuzu, hatta insan eliyle yapılmış bir gölü andırıyor. Bu ışıltılı yaz pavyonunun küçük modellerinin Serpentine Galleri'nin mağazasında ilgi göreceğini hayal etmek hiç de zor değil.

Her şeyden öte bu oyuncak, ziyaretçilerinin duyularında yarattığı tüm yanılsamalarla beraber, parkı kucaklayan bir tasarım. Oditoryum çevresindeki şeffaf bölmeler dışında, yapının sınırları çizilmemiş. Böylece pavyon, doğayı, ziyaretçilerini ve arkasındaki şehri sıcak bir şekilde içine almış.


SANAA'nın tasarladığı dokuzuncu Serpentine Galleri pavyonu park boyunca kesintisiz görüş sağlayan duvarsız bir etkinlik alanı tanımlıyor.

"İlk eskizleri çizmeye başladığımızda suyu, gökkuşağını ve yaprakları düşündük," diyor Nishizawa. Bunlar yaz pavyonunu tasarlarken mimarın ilk aklına gelen birkaç güzel şey. SANAA'nın pavyonunun -Zaha Hadid'in ilkini 2000'de tasarladığı pavyonlar serisinin dokuzuncusu- galerinin bir gün boyunca süren ve amatör şairlerin şiirlerini halkla paylaştıkları atölye çalışması olarak tanımlanan "Şiir Maratonu"na da gelecekte ev sahipliği yapması bekleniyor.

2004 yılını bir kenara bırakırsak -o yıl Hollandalı mimarlık ofisi MVRDV'nin galerinin üstünü dağa benzer bir yapı ile kaplama önerisi fazla iddialı bulunduğu için inşa edilmemişti- Serpentine yaz pavyonları her geçen yıl daha fazla merak uyandırıyor. Çünkü pavyonların hepsi yetenekleriyle beraber ünlü ve henüz Londra'da hiç binası olmayan mimarlar tarafından tasarlanıyor. 2008 yılında pavyonu tasarlayan Frank Gehry'nin Dundee'deki Meggie's Center dışında, bütün mimarların İngiltere'deki ilk yapıları bile diyebiliriz pavyonlar için. Aynı zamanda, pavyonların kalıcı binalar olmaması -SANAA'nın da bu yaz yaptığı gibi- mimarların deneysel, eğlenceli hatta rahatsız edici tasarımlar hayata geçirmesine olanak tanıyor, bu da izleyicilerin ilgisini çekiyor.


Sejima (solda) ve Nishizawa (sağda) İngiltere'de tasarladıkları ilk yapıdalar.

SANAA son yıllarda Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya'da, müze ve sanat galerilerini de kapsayan olağandışı binalar tasarlıyor. Bunların en bilineni 2007'de tamamlanan New York'taki New Museum of Contemporary Art. Altı kattan oluşan binanın birbiri üstüne yer değiştirerek oturan her bir katı, çelik ağla kaplanmış kutulara benziyor. Binanın büyük bir bölümünü kaplayan galerilere gün ışığı, kayarak birbiri üstüne oturan her bir katın arasındaki ışıklıklar sayesinde sızıyor. Bu durumun yarattığı etki önceki deneyimlere kıyasla çok yabancı: Ziyaretçiler sanki maskelenmiş bir hacimde hareket ediyorlar. Bazıları bu durumu klostrofobik bulsa da, ben çoğu geleneksel Japon yapısında olduğu gibi, yapının merak uyandırıcı bir karaktere sahip olduğunu düşünüyorum. SANAA'nın diğer kurucu ortağı Kazuyo Sejima, "Bilinçaltımızda geleneksel Japon mimarlığının izleri bulunuyor olabilir, ama biz kendimizi özellikle Japon mimarlar olarak görmüyoruz" diyor.


Sejima ve Nishizawa pavyonun açılışında röportaj veriyor.

SANAA, yere hafifçe dokunan ya da yerden çiçek açar gibi hassasça yükselen uhrevi binalar tasarlamaktan keyif alıyor gözüküyor. Nishizawa'nın söylediği gibi "Mimarlık kendini arka planda geri çektiği zaman olağanüstü iyi bir sonuç karşınıza çıkıyor. Hatta, binanın arka planı içine aldığı tasarımlar da mümkün. İki şekilde de tasarlanabilecek hafiflik kendini duygulara dönüştürebiliyor, diğer deyişle farklı atmosferlere". SANAA'nın dalgalanan parlak pavyonu için bu söylem özellikle geçerli.

Tokyo'nun en ünlü moda caddelerinden birinde yer alan Christian Dior mağazası, SANAA'nın tanınmış işlerinden bir diğeri. İlk bakışta, mağaza oldukça geleneksel şekilde tasarlanmış çelik, cam bir kule olarak görünüyor. Ancak, yaklaşınca her katın farklı yüksekliklere sahip olduğu fark ediliyor. Yarattığı etki şaşırtıcı, binanın her katında cepheyi kesintisizce kaplayan ipeksi perdeler gündüz ışıldıyor, geceleri ise kor gibi parlıyor.


Sejima ve Nishizawa "Yapının yansıtıcı malzemesi pavyonun yerle hiç bağlantısı yokmuşçasına havada asılıymış hissi uyandırmasını sağlıyor" diyor.

Almanya Essen'deki Zollverein İşletme ve Tasarım Okulu da SANAA'nın diğer tasarımları kadar dikkat çekici. Eğer geçirgen ve yarı saydam tasarımlar SANAA'nın en belirgin özelliği ise, Zollverein İşletme ve Tasarım Okulu bunu tamamen farklı bir biçimde gösteriyor. Okul beton bir küp olarak tasarlanmış, ancak küpe değişik boyutlarda kare pencerelerle rastgele açıklıklar açılmış. Bu açıklıklar, yapıya giren günışığına çeşitlilikler getiriyor. Devasa beton binalar tasarlarken bile, SANAA bu yapılara hafiflik katmayı başarıyor.

2009 yazının Serpentine Pavyonu tasarımı için seçilen Sejima ve Nishizawa'nın en doğru isimler oldukları açıkça görülmekte. Yapı üstü örtülmüş bir hacmin olup olabileceği en hafif tasarım. "İçerisi ile dışarısı arasındaki sınırları rahatlatmak ilgimizi çekiyor. Pavyon büyülü bir koru kadar sakin ve kafa karıştırıcı hissettirmeli," diyor Sejima. Fakat pavyonun kaçınılmaz popülaritesi, birkaç sakin dakikadan daha fazlasını yakalayabilmenizi hayli zorlaştırıyor.


Son olarak SANAA pavyonu şöyle tanımlıyor: "İnsanların güzel yaz günlerinde kitap okudukları ya da dinlendikleri parkın üstü örtülmüş bir uzantısı."

Bütün Serpentine Pavyon'ları arasında SANAA'nın önerisinin birinci sıraya yerleşmesinin nedeni sadece güzel olması değil, her ne kadar alüminyumdan yapılmış olsa da, ağaçların arasında dolaşan gölgelikten ne daha azını, ne de daha fazlasını sunması. SANAA hedefini tam on ikiden vuruyor.

SANAA bu günlerde çok yoğun. Lille yakınlarında tasarlamaya başladıkları Louvre benzeri bir yapı üzerinde çalışıyorlar. Bundan ötürü yakın zamanda daha büyük bir ofis yapılanmasına gidecek olmalarını öngörmek yanlış olmaz.


Çok sayıda ince kolonla desteklenen alüminyum örtü, altındaki insanların görüntüsünü yansıtıyor.

Ancak, ikili bu fikre pek sıcak bakmıyor. "Ofisimizde 30 kişi çalışıyoruz" diyor Sejima ve ekliyor, "Bu sayı çok makul görünüyor. Ofisimizi ve işimizi mümkün olduğu kadar özel tutmaya çalışıyoruz". Sejima, Serpentine Pavyonu'nun tasarımına nasıl başladıklarından da bahsediyor: "Kağıttan yapılmış basit maketler ve kurşun kalem çizimleriyle tasarıma başladık, hem de birçok kez".

SANAA, 2009 Serpentine Pavyonu tasarımıyla birçok farklı deneyimi, en hafif ve en çekici biçimde, hayata geçirmeyi başardı.

Yaz Pavyonu Londra W2'de 12 Temmuz - 18 Ekim arasında Serpentine Galeri'de.

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.