Haberler

'Karaköy yayaların olsun'

Tarih: 23 Eylül 2005 Kaynak: Radikal Yazan: Efnan Atmaca

İstanbul, bienalle birlikte 'sergiler kenti'ne dönüştü. Bienal ile eşzamanlı açılan sergilerden biri de 'İstanbul Yaya Sergileri 2'. İlki Nişantaşı'nda 2002 yılında açılan Yaya Sergileri bu kez Karaköy'de. Tünel-Karaköy hattındaki 1 km'lik mesafede mekâna özel tasarlanan projeleri yerleştiren sergi, özellikle finans merkezlerinin Karaköy'ü terk etmesinin ardından yaşanan dönüşüm için öneriler sunuyor. 19 sanatçının yapıtlarının yer aldığı sergide kent mobilyalarından hat sanatı örneklerine kadar birçok öneri var.

Karaköy Meydanı'na kurulan 'Yaya Yolu' adlı proje, serginin en ilginç önerilerinden birini sunuyor. Bu sergiyle Karaköy'ü yayalaştırmayı önerdiklerini söyleyen serginin küratörlerinden Fulya Erdemci, "Madem arabalar gitmiyor. Biz de yaya yolunu trafiğin üzerinden geçirelim istedik" diyor. Erdemci'yle serginin önerilerini konuştuk. Serginin diğer küratörü Emre Baykal ise rahatsızlığı nedeniyle sohbetimize katılamadı.

'İstanbul Yaya Sergileri 2', bienalle aynı döneme denk geldi. Bienalin eski direktörlerinden biri olarak bu tarih çakışmasını planladınız mı?
Bienal zamanında İstanbul'da olan diğer etkinlikleri, bienale çerçeve etkinlikler olarak eklerdik. Çünkü bienale yaklaşık iki bin-üç bin kişi geliyor. Gelenler arasında müze müdürleri, yerli-yabancı basın mensupları var. Bienalin yanı sıra çevresindeki etkinlikleri de görmek isterler. Karşılıklı bir destek olarak düşündük bunu. Onun için aynı zamanda açıldı.
Sizin konseptinizle bienalin konsepti de örtüşüyor aslında...

Ama bizimki biraz daha farklı. Nişantaşı'ndaki Yaya Sergileri'nde de kent dönüşümü vardı ama biz mekânın kendisine bakıyoruz. O zaman Nişantaşı'na bakmıştık şimdi Karaköy'e bakıyoruz. Bienal biraz daha genel olarak İstanbul'a bakıyor anladığım kadarıyla.

Neden Karaköy'e bakıyorsunuz ve ne öneriyorsunuz?
Bu etkinlik için Karaköy'ü seçmemiz herkesi çok şaşırtıyor. Ancak Karaköy gerçekten çekici bir yer. Kentin ağzı, karşınızda tarihi yarımada var. Hem coğrafik hem kent içindeki stratejik konumu açısından önemli bir yer Karaköy. Bir taraftan Tünel'e Taksim'e bir taraftan tarihi yarımadaya bir taraftan da Anadolu yakasına bağlanıyor. Su ile tepenin buluşma noktası.
Yayanın kullandığı en önemli aks. Ama bu deneyimlenemiyor. Biz de kamusal alanın yaya lehine kullanımını öneriyoruz. Buradan San Marco gibi bir meydan çıkabileceğini düşünüyoruz. Belki ütopik bir şey ama burayı yayalaştıralım diyoruz.

Kentsel dönüşümden bahsediyorsunuz... Özellikle finans merkezleri taşındıktan sonraki dönüşümden...
Evet. Dönüşümün kültürden başlamasını öneriyoruz, turizm ya da finanstan değil. İstanbul'un AB sürecinde belli kurallar, dönüşümler geçirmesi lazım. Ama üstümüze uyacak bir elbise yapalım diyoruz. İkincisi burası bir liman kenti onu kaybetmememiz lazım. Üçüncüsü zorlukları olabilir ama çok değerli bir kent burası. Basitçe bir Rotterdam değil. Çok daha katmanlı, canlı. Hem burada yaşayanlar için yakınılan bir kent hem de Doğu'dan gelenler için bir çekim merkezi. Üstelik ikisi de doğru. Burada yapılacak eleştiride ölçüt olarak Batı'nın alınmaması gerektiğini düşünüyorum. Bunları aramızda tartışmamızı öneriyoruz.

Son yıllarda sanatla kamusal alanın buluşması söz konusu.
Bunu açıklamak için sergi kapsamında park içindeki Mimar Sinan Heykeli'nden örnek verebilirim. Genelde heykeller kaide üzerindedir ve siz alttan bakarsınız. Arkadaşımız Mimar Sinan Heykeli'ne merdiven yaptı. Siz çıkıyorsunuz heykelin yanına ve o nereye bakıyorsa oraya bakabiliyorsunuz. Aslında sanat, sokakla, varlıkla, insanla ve insanın sorunlarıyla ilişkili olmalı. Hatta sorun yaratmalı. Kimsenin söyleyemediğini, 'Kral çıplak'ı sanat söyleyebilir. Kentli olma bilincini sanat yoluyla artırmaya çalışıyoruz. Yaşadığımız yer üzerinde biz de fikrimizi söyleyelim istedik. Sadece biz değil bu şehirde yaşayanlar da düşünsün. Üstelik bu sergi aracılığıyla sadece görmüyor, deneyimleyebiliyorlar da. Birçok işin içine girilebiliyor.
Serginin anahtar cümlesi de mekâna özel tasarım galiba...

Kesinlikle. Bir proje dışında hepsi yeni. Sanatçılar geldi, gördü, düşündü, mekâna göre ürettiler.

Sergi 22 Ekim'e kadar görülebilir.

Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.