Beyoğlu İstiklal Caddesi, İstanbul'un buluşma noktası. Aslında sadece İstanbul'un değil belki de dünyanın en ilginç caddelerinden biri. Ama Beyoğlu, sadece o caddeden ibaret değil. Beyoğlu'nun arka sokaklarında, öteki mahallelerinde hem farklı bir yaşam, hem de farklı mekanlar var.

Son yirmi yılda göreve gelen tüm yerel yöneticilerin gündeminde 'Beyoğlu'nun öteki yüzü' diyebileceğimiz bu farklı 'mekanlar'ın değiştirilmesi projesi var. Bir anlamda adı konmamış 'Bir Beyoğlu Düşü.' söz konusu. Çünkü 'öteki Beyoğlu' metruk, bakımsız ve 'yaşanabilir bir kente' yakışmayan binalardan oluşuyor. Her gelen yönetici bu bölgeyi tarihi kimliğine kavuşturmayı, hatta turizme açmayı düşündü ama bugüne kadar 'düş' olmaktan öteye geçmedi. Ve neredeyse eski Pera yok olmaya terk edildi.

'Makus talih' değişiyor!
Tam da bu noktada genç bir turizmci, Ahmet Misbah Demircan Beyoğlu Belediye Başkanı oldu. Ve Beyoğlu'nun 'makus talihi' değişmeye başladı. Değişimin ana eksenini ise bir yasa oluşturuyor; 'İmar Yasası'.

Türkiye henüz ciddi bir imar yasasına sahip değilken Beyoğlu bu konuda önemli bir adım attı ve tüm Türkiye'de tarihi alanların dönüşümünü öngören bir yasanın çıkmasına öncülük etti. Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan yeni yasayı şöyle anlatıyor:

"Bu kanun, Türkiye'nin neresinde olursa olsun SİT alanı ilan edilmiş mekanlarda geçerli. Olay şu, diyelim siz bir bölgeyi aldınız ve onarmak istiyorsunuz. Tabi ki yine Anıtlar Kurulu var. Siz projenizi yaparken ne olması gerektiğine karar verdiğinizde, maliklere daha bunu danışmadan bu projeyi çizdirme hakkına sahipsiniz.."

'Yapmazsan el konulur'
Yani yasanın özü şu; tarihi alanlarla ilgili dönüşümler artık yasal bir zorunluluk. Ya siz yapacaksınız ya da buna yerel belediye öncülük edecek.

Peki bu nasıl olacak? Beyoğlu Belediye Başkanı Demircan bu süreci şöyle anlatıyor:

"Vatandaşı çağırıyorsunuz. Buranın korunması gerektiğini, şehrin merkezinde bir SİT alanı olduğunu söylüyorsunuz. 'Bunu bu şekilde yapacaksın, al sana projesi, sadece bu proje çerçevesinde bu binayı yap' Eğer 'Param yok' derse 'Kredi alalım ya da kat karşılığı anlaş ama biz bu işi yapalım' diyoruz. Ona da yok derse bu sefer kamulaştırma izni alıyorsun."

Bu çabanın asıl önemli yanı ise uygulama. Yönetmelik hazırlıklarının sürdüğünü belirten Demircan uygulama için şunları söylüyor:

"2006'da Tarlabaşı Projesi gibi projelerle hazır olacağız ve maliklerle görüşmelere başlayacağız. İstanbul'da turizm sadece otel yapmakla gelişmiyor. Turistin hoşuna gidecek o tarihi dokuyu ortaya çıkarmak istiyoruz. Hiçbir şey yapmayarak olanlara dur diyemezsiniz. Biz aslında bu şekilde Avrupa modelini benimsiyoruz."

Kısaca önümüzdeki yıl, Beyoğlu'nun tümünü kapsayan 'dönüşüm' projeleriyle yılların 'Beyoğlu Düşü' gerçeğe dönüşecek.