Haberler

"Köprüye hayır" kafası yine sahnede

Tarih: 2 Ekim 2009 Kaynak: Zaman Yazan: Sami Uslu
Boğaziçi, 1970'li yıllara üzerinde tek bir köprü olmadan girmişti. Avrupa ve Asya kıtaları arasındaki dünya harikası Boğaziçi'ni geçmenin tek yolu miadını çoktan doldurmuş gemiler ve motorlu teknelerdi.

Tıklım tıklım doldurulan bu deniz vasıtaları rahat ve konfor bir yana, yolcuların can güvenliğini sağlamaktan uzaktı. Lodos fırtınalarında seferler iptal edilir ve ikametgahı Kadıköy tarafında, işyeri ise Avrupa yakasında bulunanlar ya işlerine gidemez ya da evlerine dönemezdi. Bir Boğaz köprüsüne ihtiyaç kendini her bakımdan hissettiriyordu ve zamanın hükümeti köprüyü programına aldı. Bu proje önem ve büyüklük bakımından Türkiye'yi dünya klasmanına sokuyordu. Ülkesini seven her vatandaşın gurur duyması gereken bir iktisadi olay gündeme girmişti. Köprünün yerkürenin en önemli iki kıtasını birbirine bağlayacak olması meseleye duygusallık da katmaya yetmişti. İki ayrı kıta, birleşecek ve bunu Türkler başaracaktı. Avrupa ülkeleri olaya büyük ilgi gösterdi. Çünkü, köprü Avrupa'nın her yerinden kalkan kamyon ve TIR'ların Asya kıtasına geçişini çok kolaylaştırıyordu. Daha önce feribotların yetersiz kapasiteyle ve gecikmeli olarak sağladığı geçiş artık köprü üzerinden çağdaş tarzda sıfır gecikmeyle gerçekleştirilecekti. O sıralarda Almanya'da bulunduğumdan Almanların ve diğer Avrupalıların köprüye ne kadar büyük bir ilgi duyduklarını görme imkanını buldum. Turistlerin de en fazla konuştukları konu köprüydü. Kısaca, köprü projesi sayesinde Türkiye daha önce hiç olmadığı kadar dünyanın gündemine oturmuştu. Ancak, dünyanın gösterdiği olumlu tepkilere içeride katılmayanlar çoktu. Her olaya sol ideoloji gözlüğünden bakan CHP önderliğindeki çevreler Türkiye'nin bu ilk büyük projesine şiddetle karşı çıktılar. Sosyalizm fırtınasının çok hızlı estiği o yıllarda Türk solu fakir fukara edebiyatında pek mahirdi. Bu konudaki uzmanlığının en güzel (!) örneklerini köprü konusunda sergilemekten geri kalmadı. Aynı zamanda CHP milletvekili olan bir iktisat profesörü "Köprüye Hayır" sloganıyla projeyi durdurmaya çalıştı; slogan ve sahibi, köprüye muhalefetin sembolü oldular. Halbuki köprü, geçiş ücretleri sayesinde önce kendi maliyetini kurtaracak, sonra da devlete sürekli ve sağlam bir gelir kaynağı olacaktı. Ayrıca, iki yaka arasındaki insan ve araç trafiği sayesinde muazzam bir işgücü tasarrufu sağlayacaktı. Türkiye'nin tanıtımına ve itibarına yapılacak katkı da işin cabasıydı.

Köprü 1973 yılında büyük bir törenle hizmete açıldı. Muhalefet yalan yanlış propagandayla halkımızın keyfini kaçırmayı başarmış, ancak projenin hayata geçirilmesini engelleyememişti. Rahmetli Özal döneminde Türkiye 2. köprüye de kavuştu ve şimdilerde hükümetin icraat programında 3. köprü bulunuyor. İlginç ve acıdır ki, yine muhalif çevreler ön yargıyla ve tek yanlı olarak kamuoyunu yanıltma peşinde. Şöyle ki, meselenin sadece risklerine değinilmekte, araç sayısındaki artışın olumsuz sonuçları olacağı iddia edilmekte, rant kavgası vesaire gibi hayali mahzurlar ön plana çıkarılmaktadır.

Sözün doğrusu, 3. köprünün ülkemize çok büyük artılar kazandıracağıdır. Bu bağlamda, yaklaşık yarısı İstanbul'dan yapılan ve 2. köprünün lojistik açıdan yetersiz kaldığı ihracatımız büyük bir ivme kazanacak. Ayrıca, aşırı trafik yoğunluğu yüzünden milyarlarca doları bulan işgücü ve akaryakıt kayıpları son bulacaktır. Rahatlayan trafik İstanbul'da yaşayanları kesinlikle daha mutlu ve huzurlu yapacak.
YorumlarYorum Sayısı: Henüz hiç yorum yapılmamışBütün yorumları forumda okuyun!
Bütün yorumları forumda okuyun!
Takvim
<<Haziran 2011>>
Pzt Sal Çar Per Cum Cmt Paz
    1 2 3 4 5
6 7 8 9 10 11 12
13 14 15 16 17 18 19
20 21 22 23 24 25 26
27 28 29 30      
Haber Bölümleri
Haber Kategorileri
Yayınlanan haberlere günlük olarak yukarıdaki takvimden, haberlerin kategorilerine ise aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.